Çözüm: Bölge ülkelerinin birliği

Programda konuşan Filistin Büyükelçisi Dr. Faed Mustafa, 'Filistin halkı tam bağımsız demokratik özgür bir Filistin istiyor. Bunu yapmak için elimizden gelen her şeyi yaptık, yapmaya da devam edeceğiz' dedi.

Filistin mücadelesinin tarihi ve geleceği Ulusal Strateji Merkezi (USMER)’in düzenlediği etkinlikte konuşuldu. Teori Dergisi’nin Youtube kanalında canlı yayınlanan programda konuşmacılar, İsrail’in Kudüs işgali nedeniyle ertelenen seçimleri ve İsrail’in Ramazan ayındaki zulümlerini anlattı, çözüm için bölge ülkelerinin birlik olmasını işaret etti.

USMER Başkanı Utku Reyhan’ın moderatörlüğünü yaptığı programda Filistin Büyükelçisi Dr. Faed Mustafa, İran Büyükelçisi Mohammad Farazmand, Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Ak Parti Milletvekili Hasan Turan ve Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ercan Enç, Filistin’in Bağımsızlık Mücadelesini anlattı.

Filistin Büyükelçisi Dr. Faed Mustafa konuşmasında son dönemde Kudüs’te yaşanan gelişmeleri anlattı. Halka karşı uygulanan Siyonist saldırıları aktaran Mustafa, Ramazan ayında uygulanan müdahaleleri de anlattı. Vatan Partisi’ne teşekkür eden Büyükelçi, İsrail’in Kudüs’ün İslam kimliğini değiştirmek istediğini vurguladı. Büyükelçi şunları söyledi:

ZULÜM RAMAZAN AYINDA ARTTI

“Halkımız mübarek Ramazan günlerinde bu adıma karşı mücadele vermeye başladılar. Amud Kapısı’nın sembolik önemine vurgu yaptılar ve zaferlerimize bir yeni zafer kaydettiler. Halkımız Kudüs’te çok büyük bir mücadele vererek bu başarıyı elde etmiştir. Siyonist çeteler ve işgalin polis güçleri ve sağ teröristler Kudüs’te terör estirdiler. Ramazan ayında ezanı engelleme çabalarına girdiler. Halkımızın faaliyetlerini engellemeye yönelik adımlar attılar. Çok büyük sayıda barikatlar kuruldu ve Mescid-i Aksa’ya insanlarımızın girişi, namaz kılması engellendi. Defalarca baskınlar yapıldı. Batı Şeria’dan gelen insanlarımızın girmesi engellendi. Mescidi Aksa’da ve Kudüs’te din adamlarımızın girmemesi için talimatlar verildi. Kudüs’te Şeyh Cerrah bölgesinde insanların evlerinden göçe zorladı.

Kudüs aslında Filistin’in bir özetidir. İsrail’in hedefi Kudüs’te olduğu gibi bütün Filistin topraklarında aynıdır. Bu da en fazla Filistin toprağını işgal etmek ve Filistinlileri göçe zorlamak. Bu nedenle milyonlarca Filistinli izole şekilde yaşamaktadır kendi topraklarında yaşamları engellenmektedir.

Filistin halkı BM’nin tanıdığı bütün halklarda olan haklarını talep etmekte, tam bağımsız demokratik özgür bir Filistin istiyor. Bunu yapmak için elimizden gelen her şeyi yaptık yapmaya da devam edeceğiz.

Başkanımız Mahmut Abbas hem meclis hem de başkanlık seçimlerine karar verdi. İsrail’in Kudüs’teki baskıları nedeniyle erteleme kararı aldık. Kudüssüz seçim yapmak istemiyoruz. Kudüssüz seçim yaparsak Kudüs’ün İsrail toprağı olduğunu kabul etmiş oluruz. Biz bunu kabul etmiyoruz.”

FİLİSTİN DEĞİL İSRAİL SORUNU

Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Ak Parti Milletvekili Hasan Turan, şöyle konuştu:

“Önce kavramlarımızı değiştirdiler sonra topraklarımızı işgal etti batılı emperyalistler. Filistin meselesi değildir mesele. Mesele İsrail meselesidir. Yahudi konferansıyla başlayan süreç sonrasında bugün milyonlarca Filistinli topraklarından çıkarılmış mülteci konumuna sürüklenmiş binlercesi katledilmiştir. Bu acı bugün de devam etmektedir.

Türkiye’nin siyasi tarihinde yaşanan önemli gelişmelere birçoğunun altında Filistin konusundaki politikalarının da etkisini görürüz. Ne zaman ayakları üzerinde durmaya başlasa, kendi kararlarını kendi halkının çıkarları için almaya kalksa, Ortadoğu’da varlık gösterse içeride darbeler planlanır.

2002 sonrası her şey bu anlamda değişti. Ak Parti iktidarıyla Amerikancı yapı gittikçe zayıflatıldı. Bu çizgiye gelmek kolay olmadı. PKK FETÖ üzerinden yapılan saldırılar, patlatılan bombalar bu eksen değişikliğini önlemek için yapılan toplumsal kışkırtmalar, her biri Türkiye’nin karşısına çıkartıldı. Aba altından sopa gösterilmek ve Türkiye bu eksene çekilmeye gayret gösteriliyor. Türkiye bütün güçleriyle buna karşı direniyor.

Filistin topraklarının önemi tarihinden coğrafyasından öte insanlık tarihinin bir özetidir. Kudüs ve Mescid-i Aksa’dan ibaret değildir. Kudüs’e hakim olanlar dünyaya da hakim olmuşlardır. Bu emperyal bir projedir. Farklı coğrafyalardan Yahudilerin getirilmesi İslam coğrafyasının ortasına hançer gibi gelmiştir. Emperyalist batılılar orda da bir karakol gibi yerleştirmişlerdir. Stratejik ve güvenlikle ilgili bir boyutu vardır. Yayılmacı ve ırkçı bir yapıya sahip Siyonist İsrail bölgenin güvenliğini sürekli bozmaktadır. Bütün İslam toplumunun güvenliği buradaki savaşın ve sıkıntının ortadan kalkmasıyla sağlanır.”

100 YILIN PLANI DEĞİL PAÇAVRASI

Turan sözlerine şöyle devam etti: “İsrailli yöneticiler her açıklamasında Filistin topraklarını işgal etmelerini kendilerinin hakkı gibi göstermektedir. İsrail’in hamiliğini yapan ABD bu pervasız uygulamalara destek vermektedir. İsrail işgal ettiği topraklardan çekilmelidir. Bunun haricindeki hiçbir çözüm bu topraklara barış ve huzur getirmeyecektir.

Bize göre 100 yılın planı değil 100 yılın palavrası paçavrası hükmündeydi. Planla çizilen harita, siyonizmin ilk kongresinden Balfour Deklarasyonu’na yüz yıldır peşinde koştuğu hayallerin itirafıdır. Cetvelle harita çizmeye alışkın Siyonist evanjelistler insanlığın en büyük baş belasıdır. Nerede bir işgal, zulüm ve akan kan varsa ardından çıkan ülke ABD’dir. ABD’nin Kudüs’ü İsrail’e vererek barışın sağlanacağı sözleri ve beklentisi bir kandırmacadan ibarettir. Cumhurbaşkanımız bu hayalin gerçekleşmesine asla müsaade etmeyeceğiz diyerek ülkemizin tepkisini çok net bir şekilde ortaya koymuştur.

Ülkemize karşı sözde Ermeni soykırımını tanıyan çevrelerin İsrail’in yaptığı bu açık zulmü görmemesini de ibretle izliyor ve not ediyoruz. Tehcir sürgün ve zor kullanarak evlerin yıkılmasının uluslararası hukukun ve Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğunu, Kudüs’ün statüsünü ihlal edildiğini ilan ediyoruz. BM, ABD, AB ve Rusya’dan oluşan dörtlünün İsrail’e dur demesini bekliyoruz. Filistin’e barış sağlanmadıkça dünyaya da barış gelmesi mümkün değildir.

22 Mayıs’ta yapılması planlanan seçimlerin İsrail’in Kudüsteki uygulamaları nedeniyle ertelenmesinin Filistin’deki grupların uzlaşma sürecini olumsuz etkilememesini istiyoruz. Seçimlerin en kısa sürede yapılması en büyük arzumuzdur. Türkiye olarak bütün grupların tek çatı altında bir olarak hareket etmelerinin mücadelenin başarıya ulaşmasında olmazsa olmaz olduğunu söylüyoruz. Kudüssüz seçim olamaz. Kudüssüz seçim buranın Yahudi toprağı olduğunu kabul etmektir.

Bizim dağınıklığımızdan almaktadır İsrail gücünü. İslam topraklarının arasına sürekli fitne fesat tohumları atmaktadır. Bu oyunlara gelmemeliyiz. Ankara’nın İstanbul’un Diyarbakır’ın güvenliği Trablus’un Ramallah’ın Kudüs’ün Gazze’nin güvenliğinden bağımsız değildir. Bu tehditten kurtulmak hepimizin milli bir görevidir. Bir vatan borcu vatan müdafaasıdır.”

BİRLİK VE DAYANIŞMA VURGUSU

İran Büyükelçisi Mohammad Farazmand İran’ın 1940’lı yıllardan bu yana Filistin’in geleceğinin demokratik şekilde belirlenmesine verdiği desteği anlattı. Farazmand konuşmasında bölgede yaşanan sorunların kaynağı olarak başta ABD olmak üzere batı ülkelerinin siyonizme verdiği destek olduğunu belirti. Sorunun çözülmesi için İslam ülkelerinin dayanışmasının önemine vurgu yapan Farazmand şunları söyledi:

“Biz bölgemizdeki tüm krizlerinin ana kaynağının Siyonist rejiminden kaynaklandığına, özellikle ABD ve batıdan aldığı destekle sağladığına inanıyoruz. İslam aleminin birlik ve dayanışması Filistinli kardeşlerimizin haklarını kazanmasında ana unsur olmaktadır. Bu birlik ve dayanışma hiçbir zaman baltalanmamalıdır. Yayılmacı ve işgali politikalar karşısındaki direniş bölge milletlerinin hakkıdır ve direniş canlı tutulmalıdır.”

'PARTİ ÜYELERİMİZ FİLİSTİN’DE ŞEHİT OLDU'

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ercan Enç gençlik yıllarında Filistin davasına destek için El Fetih kamplarındaki faaliyetlerini aktardı. ABD emperyalizminin gerilemesinin siyonizmin de gerilemesine yol açacağını vurgulayan Enç şunları söyledi:

“Üniversitede öğrencilik yıllarımda Filistinlilerle silah arkadaşlığı yaparak özgürlük bağımsızlık aşklarına çok yakından şahidiyim. Gördüğüm o özgürlük bağımsızlık tutkusu er geç başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin’in kurulacağının teminatıdır. Türkiye’nin dış politikasına baktığımızı zaman 60’lı yıllara kadar Arap ülkelerini görmez bir politik tutum vardı. Sonrasında Türkiye’nin Kıbrıs sorunuyla yüz yüze geldiği ortamda Türk hükümetleri Araplarla yakın ilişkiler kurmak ihtiyacını hissetmiştir.

Ben Filistin dönüşünde arkadaşlarımla birlikte Diyarbakır’da yakalanıp cezaevine konmuştum. Savcılık El Fetih’in siyasi durumuyla ilgili Dışişleri Bakanlığı’na soru yöneltmişti. Dışişleri bakanından gelen yazı üzerine mahkemeden tahliye olduk. 69’larda Türk Dışişleri El Fetih’i haklı bir mücadele veren bir örgüt olarak tanımlamıştır.”

60’lara 70’lere baktığımız zaman devrimci çevreler Filistin davasına sahip çıkmıştır. İsrail’le siyonizmi ABD emperyalizminin bir kolu olarak görmüşler, Filistinliler’in yanında olmak gereği hissetmişlerdir. Partimizin üyeleri Lübnan’da İsrailliler’in yaptığı nokta operasyonlarla, doğrudan bizim arkadaşlarımızın bulunduğu kampa yapılan saldırıyla şehit düşmüşlerdir. Vatan Partisi şehitler vermiş bir partidir.

Emperyalizmle çatışmaya başlanınca İsrail’den uzaklaşıyor Filistin halkıyla daha sıkı dayanışma içerisinde oluyorsunuz. Filistin halkının mücadelesi yaklaşmaktadır. Çünkü ABD çöken bir güçtür. Müslüman halkların sadece İsrail’le idare edemeyeceğini gördüğü için Suriye Irak ve İran ve Türkiye sınırlarını da içeren 2. İsrail devletini kurmak istemişti. Ama hep beraber bu ülkeler ABD’ye müsaade etmemiştir. Gücü artık yetmemektedir. Son çırpınışlardır. ABD‘nin bu çöküşü onun peşinden giden Arap ilkelerinin de aklını başına getirecektir. Zafer yakındır.”

Sonraki Haber