Cumhurbaşkanı Erdoğan: Aşı milliyetçiliğine fırsat verilmemeli
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Salgın döneminde yapılan hataların tekrar etmemesi için aşı milliyetçiliğine fırsat verilmemesi önemlidir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle;
Bugün ilkini icra ettiğimiz forum ile şehrimizin bu özelliğine yeni bir boyut daha kazandırmış oluyoruz. Buradan vereceğimiz dostluk, diyalog ve iş birliği mesajları tüm dünyaya dalga dalga yayılacaktır. Geçen sene başlattığımız bu program sayesinde 2020 yılında 16 milyon turisti sıkıntısız bir şekilde ülkemizde ağırladık. 2021 senesinde sistemin kapsamını daha da genişleterek. Misafirlerimizin ülkemizin her köşesinde tatilini yapabilmesini sağladık. Diplomasi insanlığın toplu halde yaşamaya başladığı dönem başlayan bir alandır. Savaş ve barış güçleri arasındaki dengeyi oluşturan diplomasi önleyicilik vasfıyla önemini sürekli artırmıştır.
Bugün diplomasi deyince sadece devlet ve hükümet yetkilileri arasında kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerden bahsetmiyoruz. Çok geniş bir yelpazede yürütülen çalışmaları da kastediyoruz. Dijital diplomasi de yine bu dönemin kazanımlarından biridir. Diplomasinin alanının bu kadar genişlemesi gerilimlerin azaltılmasında insanlığa büyük fırsatlar sunuyor. Diplomasi sanatının önümüze açtığı yeni kulvarlara olan ihtiyacımız artıyor. Dönem sorunların suhuletle çözümünde diplomasiyi, diplomasinin inceliklerini dışlama değil daha fazla devreye alma dönemidir.
ASYALI, AFRİKALI KARDEŞLERİMİZ KADERLERİNE TERK EDİLDİ
Karşı karşıya olduğumuz tehditlerin büyüklüğü uluslararası alanda iş birliğini zaruri kılıyor. Salgın sürecinde hepimiz bu ihtiyacı bir kez daha hissettik. Uluslararası toplum salgının yıkıcı etkilerini yönetmede iyi bir imtihan veremedi. BM Güvenlik Konseyi tarihin en büyük sağlık krizini 100 gün sonra gündemine alabildi. Milyarlarca insanın yükü sadece dayanışma ile hafifleyecekken, Asyalı, Afrikalı kardeşlerimiz kaderine terk edildi.
Salgın sürecinde Türkiye olarak dost kötü günde çağırılmadan gidendir inancıyla dünyanın dört bir yanındaki dostlarımızın imdadına koşmaya çalıştık. 158 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa sağlık malzemesi gönderdik.
AŞI MİLLİYETÇİLİĞİNE FIRSAT VERMEMEK ÖNEMLİ
Salgın döneminde yapılan hataların tekrar etmemesi için aşı milliyetçiliğine fırsat verilmemesi önemlidir. Yıl sonundan önce bitirmeyi planladığımız yerli aşı çalışmalarımızı insan ve evrensel bir odakla sürdürüyoruz. Yerli aşımızı inşallah tüm insanlıkla paylaşacağız.
DEAŞ'IN YAKLAŞIK 4 BİN 500 MENSUBUNU ETKİSİZ HALE GETİRDİK
Sadece siyasetçiler sadece diplomatlar olarak değil akademisyenler, öğrenciler, iş adamları olarak topyekün yeni şeyler söylememiz gereken bir dönemdeyiz. Eskinin alışkanlıklarıyla günümüzün sorunlarına çözüm bulamayacağımız açık. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere küresel sistemin üzerine inşa edildiği ana yapılar çözümün değil sorunun bir parçası. Bu kurumsal yapılarla 21. yüzyıldaki yolculuğumuzu sürdüremeyiz. Yaklaşık 8 milyar insanın kaderi BMGK daimi üyesi 5 ülkenin insafına bırakılamaz. 190 ülkeye bir süreliğine masada oturma hakkı veren ancak kendi kaderiyle ilgili söz hakkı vermeyen sistem adalet üretemez. Adaletin olmadığı yerde çatışma, gerilim ve şiddet eksik olmaz. Hakkı ve adaleti savunmaya devam ediyoruz devam edeceğiz.
Türkiye 252 dış temsilciliği ile dünyanın en geniş 5. diplomatik ağına sahip ülkedir.
Suriye'de faaliyet gösteren PKK, YPG, DEAŞ gibi terör örgütlerine sahada varlık göszteren ilk ülke biz olduk. DEAŞ'ın 4 bin 500 mensubunu biz etkisiz hale getirdik. Bugüne kadar 430 bin Suriyeli'nin topraklarına dönüşünü biz sağladık. Onları çadırlardan kurtarıyoruz. Biriket ev gibi projelere destek veriyoruz. Ülkemizde sivilleri katleden caniler siyasi statü verilerek yıllarca kollandı. Güney sınırımız boyunca bir terör devleti kurulmaya çalışıldı. Suriye'de barış ve istikrarın sağlanması sadece Türkiye'nin değil hepimizin sorumluluğudur.
KKTC'nin iki devletli çözüm önerisini destekliyoruz. Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarının cepheleşme yerine iş birliğine vesile olması bizlerin elindedir.