Cumhurbaşkanı Erdoğan BM kürsüsünde

Cumhurbaşkanı Erdoğan Birleşmiş Milletler kürsüsünden katılımcılara hitap etti. Erdoğan'ın konuşmasında Gazze'ye dair mesajlar öne çıktı. Erdoğan, acil ateşkes çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında düzenlenen Geleceğin Zirvesi'nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması katılımcıların alkışlarıyla sık sık kesildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

Filistin'i tanımayan diğer devletleri de biran evvel tanımaya davet ediyorum. Buradaki dostlarımın çoğunu ekranlarda seyrettiği krizleri biz anbean yaşıyor ve yönetmeye çalışıyoruz.

Birileri rahatsız olsa da birileri şahsımı yine hedef alsa da gerçekleri açık açık konuşmak istiyorum.

Üzülerek görüyoruz ki son yıllarda BM kuruluş misyonunu ifa etmekte yetersiz kalıyor, giderek hantal bir yapıya dönüşüyor.

ERDOĞAN'DAN İNSAN HAKLARI ÖRGÜTLERİNE ÇAĞRI

Çoğu çocuk ve kadın 41 bin can, 41 bin insan hem de acımasız bir şekilde hayattan koparıldı. Çoğu çocuk 10 binden fazla Gazzelinin nerede olduğunu kimse bilmiyor. 100 binden fazla insan yaralandı veya sakat kaldı. 172 gazeteci öldürüldü. 500'ü aşkın sağlık görevlisi öldürüldü. Savaşta dahi dokunulmaması gereken camileri ve kiliseleri vurdular.

BM kürsüsünden, BM şartını parçalayarak bir de utanmadan tüm dünyaya vicdan sahibi tüm insanlara bu kürsüden meydan okudular.

Sızan görüntüler nasıl bir zulümle karşı karşıya olduğumuzu çok net biçimde gösteriyor. 17 binden fazla çocuk İsrail'in kurşunlarının, bombalarının hedefi oldu. Henüz 6 yaşındaki bir kız çocuğunu, gözlerimizin önünde çırpınan yaralı bir serçeyi maalesef kurtaramadık. Bir yudum kuru ekmek bulamadığı için bugüne kadar yüzlerce Gazzeli çocuk öldü, hala da ölüyor. Sadece Gazze değil, BM ölüyor, Batı'nın sahip olduğu değerler ölüyor. İnsanların daha adil bir dünyada yaşama umutları teker teker ölüyor.

Ey insan hakları örgütleri, Gazze'dekiler, Batı Şeria'dakiler insan değil mi? Filistinli çocukların yaşama, sokakta oynama hakkı yok mu? Ey uluslararası basın kuruluşları, İsrail'in canlı yayınlarını bastığı gazeteciler sizin meslektaşlarınız değil mi? Bu barbarlığa dur demek için daha neyi bekliyorsunuz? Katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz? Ey İsrail'e kayıtsız şartsız destek verenler bu vahşete ortak olmanın utancını daha ne kadar taşıyacaksınız?

Filistin'de yaşanan çok büyük bir ahlaki çöküşün göstergesidir. İsrail yönetimi temel insan haklarını hiçe sayarak bir millete, bir halka karşı etnik temizlik, apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını adım adım işgal etmektedir.

BM KÜRSÜSÜNDEN FİLİSTİNE SELAM

Filistinliler ise son derece haklı biçimde meşru direniş haklarını kullanmaktadır. Filistin halkının topraklarını işgal edilen topraklarını direnme hakkı asildir, onurludur, kahramancadır.

Canları pahasına vatanlarını savunan Filistinli kardeşlerimi buradan bir kere daha yürekten selamlıyorum. İsrail üzerinde etki sahibi ülkeler, tavşana kaç tazıya tut politikasıyla bu katliama açıkça ortak oluyor. Sahnede ateşkes için uğraşanlar arka planda katliam için İsrail'e silah ve mühimmat göndermeye devam ediyor.

HAMAS ateşkes teklifini kabul ettiğini defalarca kabul etti ama İsrail hükümeti sürekli bir bahane bularak muhatabını kalleşçe öldürerek barışı istemeyen taraf olduğunu çok net biçimde gösterdi.

İsrail'in oyalama ve aldatma hamlelerine daha fazla prim verilmemelidir. İsrail'e yönelik zorlayıcı tedbirler gündeme alınmalıdır.

Uluslararası toplumun Filistinlilere yönelik koruma mekanizması geliştirmesi zaruridir. Nasıl Hitler insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa Netanyahu şebekesi de durdurulmalıdır.

Rehine-mahkum takası gerçekleştirilmeli, insani yardımlar kesintisiz olarak Gazze'ye ulaştırılmalıdır. Şartların çok daha kötüleşeceği çok zor şartlar altındaki Gazze halkına yardım eli uzatmamız şarttır.

Su kaynakların ve fırınlar, sağlık merkezleri zarar gördü. Konutlar yıkıldı. Çocuk felci ve Hepatit - B salgınları arttı. Gazze halkı yardımların 4'te birine ancak ulaşabiliyor.

60 bin tonu aşan yardım miktarıyla Türkiye Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülke konumundadır.

İsrail'in son günlerde saldırılarını artırdığı Lübnan halkının ve hükümetinin de yanındayız.

Artık hepimiz şu gerçeği görebiliyoruz. 41 bin insanı katledenler, talimatı verenden tetiği çekene kadar işledikleri suçların hesabını vermeden vicdanlara rahata kavuşamaz. Milyonlarca dolarlık zararın faturası mutlaka tazmin edilmelidir.

'ASIL SORUN FİLİSTİN TOPRAKLARININ İŞGAL EDİLMESİ'

Asıl sorun Filistin topraklarının işgal edilmesidir. Başkenti Doğu Kudüs olan egemen bir Filistin devletinin vücut bulması artık daha fazla ertelenemez. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'ya ve Harem-i Kübra'ya yönelik saldırıları da yakından takip ettiğimizin bilinmesini isteriz.

Biz tarih boyunca mazlumun yanında, zalimin ve zulmün karşısında olmuş bir milletiz. Bundan 500 yıl önce engizisyondan kaçanlara da Hitler'in zulmünden kaçan Yahudilere de kucak açtık. Müslümanların sırf inançlarından dolayı hedef alınmasına nasıl karşıysak antisemitizme de aynı şekilde karşıyız. Sorunumuz İsrail hükümetinin katliam politikalarıyla.

Biz hakkı haykırmaktan çekinmeyiz. Birileri rahatsız olsa da doğruları söylemekten korkmayız. Sonuna kadar haklının yanında durmaya doğru bildiklerimizi acı da olsa söylemeye devam edeceğiz. Burada inanç, ülke, dil, din ayrımı yapmadan Filistin halkıyla dayanışma gösteren, hemen her hafta meydanları dolduran tüm insanlara özellikle üniversitelere gençlere teşekkür etmek isterim.

Siyasi sürecin ilerletilmesini ve milli uzlaşılmanın sağlanmasını temenni ediyoruz. Gerçekçi bir diyalogdan yana olan tutumumuzu devam ettireceğiz.

'DOĞU AKDENİZ'İ REFAH BÖLGESİ OLARAK GÖRMEK İSTİYORUZ'

Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni titizlikle uygulamaya devam edeceğiz.

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış sürecini destekliyor ve çalışmaların kısa sürede neticelenmesini temenni ediyoruz.

Ayrılmaz bir parçası olduğumuz Balkanların refah ve huzuru için yapıcı bir rol oynuyoruz. Bosna Hersek'in egemenliği ve toprak bütünlüğünün önemini her platformda uyguluyoruz.

Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'i ilgili tüm tarafların meşru menfaatlerine saygı duyulan bir istikrar ve refah bölgesi olarak görmek istiyoruz. Deniz yetki alanlarının uluslararası hukuka göre sınırlandırılması, seyrü sefer serbestisi ve emniyetiyle deniz ticareti konuları başta olmak üzere işbirliğinin geliştirilmesi tüm bölgenin müşterek menfaatinedir.

Türkiye enerji ve çevre başta olmak üzere her konuda yapıcı işbirliğine hazırdır. Komşularımızdan aynı yaklaşımı bekliyoruz.

Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'nin anahtar rolü yadsınamaz. Kıbrıs adasının kuzeyi ve batısında ilan edilmiş kıta sahanlığında Türkiye'nin adanın tümünün etrafında ise Kıbrıs Türklerinin hakları vardır.

DÜNYAYA KKTC ÇAĞRISI

Kıbrıs Barış Harekatı'nın üzerinden 50 yıl, Rumların ortaklık devletini gasp etmesi sonucunda Kıbrıs meselesinin ortaya çıkmasının üzerinden ise 61 yıl geçti. O günden bugüne kadar adada barış ve sükunet hakim oldu. Kıbrıs meselesine adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm getirilebilmesi için samimi taraf her zaman Kıbrıs Türkleri ve Türkiye'dir. Federasyon modeli artık geçerliliğini tamamen yitirmiştir. Adada iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türklerinin müptesep hakları olan egemen eşitlik ve uluslararası statüleri yeniden teslim edilmeli ve tecrit artık son bulmalıdır. Bugün uluslararası toplumun bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya ve diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum.

CUMHURBAŞKANI IRAK'LA İŞBİRLİĞİNİ VURGULADI

Komşumuz Irak, terörle mücadelesini sürdürürken, kalkınma, yeniden imar ve bölgesiyle yeniden bütünleşme yolunda kararlı adımlar atıyor. Uluslararası toplum Irak'ın bu gayretlerine destek vermelidir. Kalkınma Yolu projesi gibi tüm bölgeye fayda sağlayacak girişimlerin hayata geçirilmesi bu bağlamda çok ama çok önemlidir. Tüm bu çabaların başarısı, PKK başta olmak üzere Irak'taki terör tehdidinin bertaraf edilmesine bağlıdır.

Bir diğer komşumuz İran'la kapsamlı ortak eylem planını canlandırma yolunda adımlar atılmasını, bölgede güven ve istikrar ortamının tesisine katkı sağlayacağına inanıyorum.

Çatışmalar sebebiyle yerlerinden edilmiş binlerce Sudanlıya insani yardım ulaştırılması konusunda hepimize iş düşüyor.

Yükselen ekonomileri bir bir araya getiren BRICS'le ilişkilerimizi geliştirme irademizi canlı tutuyoruz.

Türk devletleri teşkilatımız giderek büyük bir cazibe haline dönüşüyor. Teşkilat örnek bir işbirliği modeli haline geliyor. Birlik ve beraberliğimizi daha fazla geliştireceğiz.

Latin Amerika ve Karayipler'deki tüm ülkelerle kurduğumuz dostane ilişkileri daha ileriki aşamaya getirmek istiyoruz.

BASIN MENSUPLARININ SORULARINI YANITLADI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulunda yaptığı konuşmanın ardından Türkevi'ne giderken basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

BM konuşmasında verdiği mesajlara ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Söylediğimin arkasında aynen duruyorum. Bütün bu konularda da özellikle cinsiyetsizleştirme olayını da asla tasvip etmiyoruz, bütün bunlara karşı da kutsal aile yapısını hep birlikte sahiplenmeye diyoruz, el ele verelim. Bu şekilde kutsal aile yapımızı kutsayalım." şeklinde yanıt verdi.

ABD'YE TARAFINI SEÇ UYARISI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizden önce Biden, 'İkinci bir Gazze istemiyoruz.' dedi. (Necip) Mikati de buraya gelemedi. Lübnan'a da konuşmanızda bir yer verdiniz. Fakat bir yandan da bakıyoruz, ABD arka planda İsrail'i desteklemeye devam ediyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, "ABD burada kesinlikle tavrını açık, net ortaya koymalı ve İsrail'in yanında değil karşısında yerini almalı." diye konuştu.

ABD'li bir basın mensubunun, F-35 programıyla ilgili bir gelişme olup olmadığı yönündeki sorusu üzerine Erdoğan'ın, "Şu an bir gelişme yok" yanıtını verdiği öğrenildi.

Sonraki Haber