Cumhurbaşkanı Erdoğan: Farklı bir Türkiye ile karşı karşıyalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Bizi yeniden yapılanan küresel düzenden dışlamak için var güçleriyle çalışıyorlar. Ama bu defa farklı bir Türkiye ile karşı karşıyalar. Artık sosyal dinamiklerini diledikleri gibi yönlendirebilecekleri bir Türkiye olmadığını gördüler.’ dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Medya Özel Ödülleri kapsamında son yıllarda kaybettiğimiz değerlerin isimlerinin yaşatılıyor olması da önemli bir vefa örneğidir. Tüm medya mensuplarımızı rahmetle yad ediyorum. Özgür, sorumlu ve milli basın milletimizin aydınlık yarınlara ulaşma mücadelesinin en önemli destekçilerinden biridir.

Ülkemizin dört yanında dişini tırnağına takarak çeşitli mecralarda görevlerini yürüten tüm medya mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Hakikatin, hakkın, hukukun, özgürlüğün, insana dair her özlemin savunucusu olarak gördüğüm medya mensuplarımızın her birine başarılar diliyorum.

Siyasi hayatımız boyunca hep yakın mesai içinde olduğumuz basınımızla inşallah daha nice yolları birlikte yürüyeceğiz.

Anadolu basını demokrasinin beslenmesi ve sağlıklı işlemesi bakımından hayati öneme sahiptir. Hem halkımızın vaktinde ve doğru bilgilenmesi hem de idarecilerin halkın gündemini sağlıklı takip edebilmesi bakımından medyamız yeri doldurulamayacak bir görev ifa ediyor.

Genel olarak basın özellikle de Anadolu basını işte bu yönüyle mutlaka desteklenmesi ve teşvik edilmesi gereken bir vazife görüyor. Tüm bu misyonların hakkıyla ifası, meslek ahlakından taviz vermeden ve sorumluluk bilinci içerisinde yürütmesine bağlıdır.

‘BİR MİLYON İNSANIN ÖLÜMÜNÜ İSTATİSTİK OLARAK GÖREN ZİHNİYET’

Her şeyin küreselleştiği, dijitalleştiği, teknolojik mecralara evrildiği bir dönemde insanın sosyal çevresiyle hala merkezde tutan sahiciliğin son kalesi, işte bu anlayışla çalışan basın olacaktır. Bir insanın ölümünü trajedi, bir milyon insanın ölümünü istatistik olarak gören zihniyetin dünyamızı istila etmeye başladığı dönemde siz her bir insanı ayrı bir değer gören yaklaşımla farkınızı ortaya koyabilirsiniz. Sosyal medya gibi sinsiliğin çıkarcılıkla karıştığı mecraları zapturapt altına alacak olan da yine sizin gayretinizdir.

Gücünü insandan alan, malzemesi de muhattabı da insan olan Anadolu basınımız kendini bu doğrultuda ne kadar geliştirirse geleceğine o derece güvenle bakabilir. Medyamızın yüz hatları, tüm değerleri, tarihi, kültürüyle milleti aşağılayan mankurtlar değil, bu millete hizmet etmeyi en büyük şeref kabul edenlerdir.

Tartışmanın bir tarafında icraatlarının eleştirilmesinden hoşlanmayan yönetimler, diğer tarafında ise belli çıkar çevrelerinin aparatı olmakla itham edilen basın vardır. Avrupa ve Amerika'daki basının ortaya çıkış ve gelişme süreciyle bizdeki serencanmı arasındaki keskin fark açıkça görülmektedir.

Basının önemli bir kısmının sergilediği onurlu yaklaşım tarihimize şanla, şerefle kaydedilmiştir. Aynı şekilde, 27 Mayıs, Yassıada yargılamaları, muhtıralar,12 Eylül, 28 Şubat gibi dönemlerde darbecinin yanında saf tutanlar da milli hafızamızın kara kaplı defterine mimlenerek işlenmiştir.

Milletimiz darbecilere ve onların yaptığı insanlık dışı işlere kılıf bulmaya çalışanları unutmadı, unutmayacak. Her türlü riski göze alarak mücadele eden gazetecileri de bu millet unutmadı, unutmayacak. Türkiye'nin son 2 asrı sadece basın değil, her alanda arayışlarla, keskin yol ayrımlarıyla geçmiştir.

Topraklarımıza sahip olamayanlar, ruhumuzu işgal etmek, bizi biz yapan her şeyi elimizden almak için dışarıdan ve içeriden nice yollara, yöntemlere başvurdular. Tek parti faşizmi, darbeler, vesayet, siyasi, sosyal ve ekonomik krizler bu zorlu mücadelenin farklı dönemlerdeki tezahürleridir.

‘SÖZ SAHİBİ BİR TÜRKİYE OLDUĞUNU YAŞAYARAK KABULLENDİLER’

Bizi yeniden yapılanan küresel düzenden dışlamak için var güçleriyle çalışıyorlar. Ama bu defa farklı bir Türkiye ile karşı karşıyalar. Artık sosyal dinamiklerini diledikleri gibi yönlendirebilecekleri bir Türkiye olmadığını gördüler.

Bölgesinde hem sahadaki varlığıyla, hem masadaki gücüyle söz sahibi bir Türkiye olduğunu yaşayarak kabullendiler. Haksızlıklara, adaletsizliklere meydan okuyan, mazlumların ve mağdurların umudu bir Türkiye fotoğrafının yükseldiğini fark ettiler. Altyapısını tamamlamış, yatırım, istihdam, büyüme hedefiyle 2023'e yürüyen bir Türkiye hakikati attıkları her adımda karşılarına çıktı.

‘TUZAKLARIN TAMAMINI BOZDUK’

Ekonomisi birkaç milyar dolarlık spekülasyonlarla yerle yeksan olan, siyaseti birkaç ihtiraslı aktörle kaosa sürüklenebilen, güvenliği 3-5 teröristle tehlikeye düşürülebilen, sanayisi dışa bağımlı, ticareti hacimsiz, turizmi kısır, toplumsal fay hatları faal, her tarafı lime lime dökülen bir Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanlar elbette hala mevcut. Son 7-8 yıldır buldukları her fırsata sarıldılar. Ama milletimizin yardımıyla bu tuzakların tamamını bozduk.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş gibi önemi ve anlamı ileride çok daha iyi anlaşılacak olan tarihi bir yönetim reformunu hayata geçirdik. Demokrasinin, hukuk devletinin, özgürlüklerin kurallarını kendi çıkarları doğrultusunda eğip bükenlerin, buram buram riyakarlık kokan sözleri ve tavırları artık işe yaramıyor.

Göçten iklim değişikliğine, terörden salgın krizine kadar dünyanın ve insanın tamamını ilgilendiren her yeni sınamada kendilerini gelişmiş olarak nitelendirenlerin aslında ne kadar zayıf oldukları anlaşıldı. Türkiye olarak bu sınamalar karşısında verdiğimiz başarı imtihanla hesaplar sürekli yeniden yapılmaya başlandı. Bugün, büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolundaki en önemli durağımız 2023'ün eşiğindeyiz.

Sonraki Haber