Erdoğan’dan 'sokak hayvanları' açıklaması: Uyutmaya değinmedi, Kanuna sahip çıktı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Birileri ısrarla görmezden gelse de, Türkiye’de bir başıboş köpek sorunu var' dedi. Meclis'te komisyon görüşmelerini protesto eden kurum temsilcilerini de eleştiren Erdoğan, 'Biz, bu densizliğe, bu şımarıklığa pabuç bırakacak, boyun eğecek bir grup değiliz.' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Komisyondan geçen "sokak hayvanları" düzenlemesini değerlendiren Erdoğan, "Bugün bazı şeyleri açık açık konuşmamız gerekiyor: Birileri ısrarla görmezden gelse de, Türkiye’de bir başıboş köpek sorunu var. Daha önce de ifade ettim: Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde, modern şehrinde göremeyeceğiniz, bir sokak köpeği popülasyonuyla karşı karşıyayız." dedi.

Düzenlemede yer alan "sokak hayvanlarını uyutma" gündemine değinmeyen Erdoğan, düzenlenmenin TBMM'de kanunlaşması için çağrıda bulundu. Erdoğan, "Bu meseleyi, Meclis tatile girmeden önce inşallah Genel Kurul’un da takdirine sunacak; orada da taşkınlıklara prim vermeden, inanıyorum ki Cumhur İttifakı olarak, teklifi yasalaştırarak sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz. Bu konuda tüm gurubumuzdan, milletin vekili olarak bu yüce çatı altında bulunan her bir arkadaşımdan kararlı bir duruş bekliyorum." ifadelerini kullandı.

Meclis'te görüşülen sokak hayvanlarına ilişkin yasa tasarısını protesto eden kurum temsilcilerini de eleştiren Erdoğan, "Ayrıca birileri kalkıp geliyor, daha doğrusu buraya, Meclis’e taşınıyor, Meclis koridorlarını işgal ediyor; utanmadan sıkılmadan Meclis çatısı altında milletvekillerine katil diye bağırabiliyor. Biz, üç-beş marjinal karakterin çığırtkanlık yaparak, bağırarak, çağırarak Meclisi çalışamaz hale getirmesine eyvallah etmeyiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

'GAZZE GİBİ KIBRIS'I DA UZAKTAN İZLEDİLER'

Kıbrıs Türk halkı 1960'lardan beri neredeyse üç çeyrek asırdır haksızlığa, hukuksuzluğa ve ayrımcılığa maruz kalıyor. 1963 ile 1974 yılları arasında yaşanan katliamları birçoğumuz daha dün gibi hatırlıyoruz. Yakılan köyleri, öldürülen çocukları adanın sadece yüzde 3'lük bölümüne sıkıştırılmak istenen Kıbrıslı kardeşlerimizin dramlarını asla unutamayız. Tüm bu zulümler işlenirken batılı kurum ve kuruluşlar hiçbir şey yapmadı. Bugün Gazze Soykırımı'nı seyrettikleri gibi Kıbrıs Türk halkına yönelik etnik temizlik teşebbüslerini de uzaktan izlediler.

'FEDERALİZM TEKLİFİNE KIBRIS TÜRKÜ'NÜN KARNI TOK'

20 Temmuz 1974 Barış Harekatı'yla Türkiye, Kıbrıs Türk halkının varlığına uzanan kirli ve kanlı elleri kırmıştır. 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanıyla Barış Harekatı taçlandırılmıştır. Ancak Kıbrıs Türkü'nün bağımsızlık iradesini kırmaya yönelik politikalar o günden bu yana artarak devam etti. Son olarak 2004 yılında Annan Planı'na evet diyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti cezalandırılırken plana hayır diyen Rum kesimi Avrupa Birliği'ne tam üye yapılarak ödüllendirildi. Daha sonra oturulan müzakere masalarından ne yazık ki hiçbir sonuç çıkmadı. Eski yöntemlerle bir yere varılamayacağını artık görmüş durumdayız. Federalizme dayalı tekliflere bizim de Kıbrıs Türkü'nün de karnı tok.

'KKTC'NİN BAĞIMSIZLIĞINI TÜM DÜNYAYA İLAN ETTİK'

Anavatan ve garantör ülke olarak duruşumuzu Barış Harekatı'nın 50'inci yıl dönümünde çok net biçimde tekrar ortaya koyduk. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nı ülkemizden geniş bir heyetin de katılımıyla Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle beraber büyük bir coşkuyla kutladık. Kıbrıs davasına ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına verdiğimiz önemi böylece bir kez daha tüm dünyaya ilan etmiş olduk.

'HEDEFİMİZ KIBRIS'IN TANINIRLIĞINI ARTTIRMAK'

Hedefimiz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınırlığını artırmaktır. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde attığımız adımların devamını getirmekte kararlıyız. Aynı şekilde Kıbrıs Türk Halkının kendi ayakları üzerinde durması için de desteklerimizi, yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Bu vesileyle Barış Harekatı’nda şehit olan Mehmetçik ve Mücahitleri tekrar rahmetle, kahraman gazilerimizi şükranla yad ediyorum. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramına iştirak etmek suretiyle Kıbrıs Türk halkına varlıklarıyla destek olan; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Numan Kurtulmuş’a, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye, Cumhur İttifakı’nda beraber yol yürüdüğümüz ortaklarımıza, siyasi partilerin genel başkanlarına ve milletvekillerine hassaten teşekkür ediyorum.

'MUHALEFET ESKİ SİYASETLERİNİ TERK ETTİ'

Özellikle muhalefetin, Türkiye’yi yabancılara şikayet eden eski siyasetini terk etmeye başlamasını önemsiyoruz. Hatırlanacağı üzere “Sâbık Genel Başkan” döneminde Cumhuriyet Halk Partisi’nin dış politikada yaşadığı savrulmalar, siyasi rekabet kavramıyla açıklanamayacak boyutlara ulaşmıştı. Kimi CHP milletvekilleri, Avrupa’da ülke ülke dolaşıp, PKK’nın Suriye’deki uzantılarının gönüllü avukatlığını yapıyorlardı. Geçen hafta 8’inci yıldönümünü geride bıraktığımız 15 Temmuz ihanetinin faillerini aklama görevini de yine CHP yönetimi üstlenmişti.

'MUHALEFETİN NORMALLEŞMESİNİ KAYDADEĞER BULUYORUZ'

Milletin, bir gecede 252 evladını şehit vererek yazdığı milli irade destanına, “kontrollü darbe” yaftası vuranlar da, bu kifayetsizlerden başkası değildi. Türkiye’ye ve Türk siyasetine yakışmayan bu tavrın değişim işaretleri göstermesini, açık söyleyeyim, “muhalefetin normalleşmesi” adına kaydadeğer buluyoruz. Lefkoşe’de sergilenen birlikteliğin, başta terörle mücadele olmak üzere milli meselelerde istikrarlı bir şekilde sürdürülmesini temenni ediyorum. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın şahsında Kıbrıs Türk halkına samimi ev sahiplikleri için buradan ayrıca şükranlarımı sunuyorum.

'UZATILAN HİÇBİR ELİ HAVADA BIRAKMAYIZ'

Burada şunu da ifade etmek isterim. Biz, komşularımızla ilişkilerimizde gerilim peşinde asla değiliz. Yakın çevremizden başlayarak tüm ülkelerle dostluğumuzu ilerletmeye, bölgemizde ve dünyada dostlarımızın sayısını artırmaya bakıyoruz. Bu politikamızda da son derece samimiyiz, kararlıyız, iyi niyetliyiz. Tokalaşmak amacıyla uzatılan hiçbir eli havada bırakmayız. Ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde hareket edildiği takdirde aşılamayacak hiçbir engel görmüyoruz. Nitekim son bir yılda bu yönde önemli adımlar attık. Komşularımızın yanı sıra, pek çok uluslararası kuruluşla işbirliğimizi ilerlettik. Artan güvenlik tehditleri karşısında Türkiye’nin manevra alanını genişletmek için gayretlerimizi inşallah daha da yoğunlaştıracağız.

'HAVANDA SU DÖVMEKTİR'

Her gün yeni bir vaatle arz-ı endam eden muhalefet, bize göre havanda su dövmektedir. Bunlar, aynı riyakarlığa seçim döneminde de başvurdular. Lütfen 4-5 ay öncesini şöyle bir hatırlayın. Suyu ucuzlatmaktan bahsediyorlardı; şimdi suya yüzde 400-500 oranında zam yapıyorlar. Liyakatten bahsediyorlardı; şimdi belediyeleri akraba çiftliğine çeviriyorlar. Ortalıkla boş gezen ne kadar eş, dost, hısım, tanıdık varsa; eğitimine bakmadan, hepsini belediyelere üst düzey yönetici olarak atadılar. Otoparkından toplu taşımaya belediye bünyesinde hangi hizmetler sunuluyorsa, hiç sektirmeden hepsinin ücretlerinde fahiş artışa gittiler. Emeklilere verdikleri sözleri zaten hatırlamak bile istemiyorlar. Daha 4 ay öncesinde meydanlarda bol keseden para dağıtıyorlardı, şimdi emeklilerimizi kapılarına dahi yaklaştırmıyorlar. Seçim bitti, sandıklar kapandı, verilen sözlerin tamamı rafa kalktı.

'HİZMETLERİN FİYATINI DÜŞÜRÜN'

CHP’li belediyelerin alamet-i farikası olan “çöp, çamur, çukur, yolsuzluk, hırsızlık” girdabına vatandaşlarımız tekrar sürüklendi. Vals ve dans gösterisi düzenlemeyi belediyecilik zannediyorlar. Beceriksizlik, iş bilmezlik, ideolojik bağnazlık adeta bunların paçalarından akıyor. Buradan Sayın CHP Genel Başkanına şunu söylemek isterim: Dürüst siyaset verilen sözlerin arkasında durmayı gerektirir. Tutmadığınız sözlerin mahcubiyetini, daha büyük vaatlerde bulunarak gizleyemezsiniz. Gücünüz yetiyorsa, belediye başkanlarınıza söyleyin, “bedava” yapacağız diyerek milletten oy istedikleri, ancak 3 ayda 3-4 kez zam yaptıkları hizmetlerin fiyatlarını düşürsünler. “Emeklilere faydanız dokunsun” istiyorsanız, talimat verin, belediyeleriniz Sosyal Güvenlik Kurumuna olan birikmiş borçlarını ödesinler. Meydanlarda “oy verene bedava traktör vereceğiz” demek kolaydır; zor olan sözünün eri olmaktır, ahdine sadık kalmaktır.

'SOKAK KÖPEĞİ POPÜLASYONUYLA KARŞI KARŞIYAYIZ'

Bugün bazı şeyleri açık açık konuşmamız gerekiyor: Birileri ısrarla görmezden gelse de, Türkiye’de bir başıboş köpek sorunu var. Daha önce de ifade ettim: Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde, modern şehrinde göremeyeceğiniz, bir sokak köpeği popülasyonuyla karşı karşıyayız. Maalesef bu sayı, her yıl asimetrik bir şekilde katlanarak artıyor. Üstelik bu başıboş köpekler; çocuklara, yetişkinlere, yaşlılara, başka hayvanlara, koyun sürülerine, keçilere saldırıyorlar. Trafik kazalarına sebep oluyor; en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı parçalamak suretiyle bizden kopartıyorlar. Artan kuduz vakalarını, yabancı ülkelerin Türkiye’ye gelen vatandaşlarına yaptığı uyarıları burada saymıyorum bile. Müdahale edilmedikçe sorun daha da büyüyor; kötüleşiyor, mesele tam anlamıyla çığırından çıkıyor. Milletimiz bizden bu sorunu çözmemizi istiyor. Halkımız, sokakların güvenli hale gelmesini istiyor.

'TİMSAH GÖZYAŞLARI MERHAMETTEN DEĞİLDİR'

Çocuklarımız, gönül rahatlığıyla okula gitmek, parkta oynamak istiyor. Vatandaşımız, hem şiddetin, hem sağlımıza yönelik tehdidin, hem de istismarın sona ermesini arzuluyor. Bizim bu isteklere, bu arzulara, ülkemizin dört bir yanından yükselen feryatlara sessiz, tepkisiz, bigâne kalmamız düşünülemez. Daha önce de ifade ettim: Hayvanlar konusunda kimse bize merhamet dersi vermeye kalkışmasın. Hele hele, bölücü terör örgütünün beşikteki bebeği katletmesine, canlı bombaların şehirlerimizde masum sivilleri aramızdan almasına, Gazze’de, şu anda sayısı 16 bini bulan masum çocuğun, sayısı 40 bini geçen masum insanın katledilmesine ses çıkarmayanlar, kalkıp da bize merhametten bahsetmesin. Dağdaki eli kanlı katil sürülerine methiyeler düzenler, kimse kusura bakmasın ama, bize vicdan ve merhamet nutku çekemez. Timsahın gözyaşları merhametten değildir.

'İNSAN SEVMİYORLAR, KÖPEĞİ NASIL SEVECEKLER'

Komisyon çalışmaları sırasında, köpek yüzünden hayatını kaybetmiş 10 yaşındaki kızının acısını yüreğinde taşıyan annenin, 10 yaşındaki oğlu parçalanmış babanın üzerine yürüyen bir karakter fukarasının diline en son alacağı kelime merhamettir. Değil insana, değil masum çocuklara, herhangi bir canlıya karşı, yüreğinde zerre miskal merhamet olan biri, kalkıp da o densizliği yapmaz. Ciğerparesini kaybetmiş yüreği yaralı bir anneyle empati kuramayan, başka canlılarla nasıl kursun? Eşrefi mahlukat olan insana sevgi göstermeyen, başka canlılara nasıl sevgi beslesin? İnsan sevmiyorlar ki, bir köpeği nasıl sevecekler?

'BU DENSİZLİĞE BOYUN EĞECEK GRUP DEĞİLİZ'

Ayrıca birileri kalkıp geliyor, daha doğrusu buraya, Meclis’e taşınıyor, Meclis koridorlarını işgal ediyor; utanmadan sıkılmadan Meclis çatısı altında milletvekillerine katil diye bağırabiliyor. Milletvekili, milletin temsilcisidir. Milletvekili, sadece kendisini seçenlerin değil, tüm Türkiye’nin, 85 milyonun tamamının vekilidir. Milletvekiline, hem de Yüce Meclis çatısı altında katil diye bağıran da, onu oraya getirip o cesareti veren de, bütün millete karşı saygısızlık yapmıştır, edepsizlik yapmıştır. Biz, bu densizliğe, bu edepsizliğe, bu şımarıklığa pabuç bırakacak, boyun eğecek bir grup değiliz. Biz, üç-beş marjinal karakterin çığırtkanlık yaparak, bağırarak, çağırarak Meclisi çalışamaz hale getirmesine eyvallah etmeyiz. Burası, Gazi bir Meclis’tir, milletin meclisidir, milli iradenin tecelligahıdır. Kimse Gazi Meclis’in şanına ve konumuna gölge düşüremez.

'HAYVANSEVERLERDEN DESTEK BEKLİYORUZ'

Meclis Başkanımız, Meclis İdare Amirlerimiz, böyle bir edepsizliğin tekrar yaşanmaması için gerekli tedbirleri almalıdır. Utanç verici tüm sahnelere rağmen yasa teklifi dün komisyonda kabul edildi. Sadece insanları değil, sokak hayvanlarını da yaşatmayı amaçlayan kanun teklifimize “evet” diyen tüm milletvekillerini tebrik ediyorum. Bu meseleyi, Meclis tatile girmeden önce inşallah Genel Kurul’un da takdirine sunacak; orada da taşkınlıklara prim vermeden, inanıyorum ki Cumhur İttifakı olarak, teklifi yasalaştırarak sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz. Bu konuda tüm gurubumuzdan, milletin vekili olarak bu yüce çatı altında bulunan her bir arkadaşımdan kararlı bir duruş bekliyorum. Tabii teklifin yasalaşması sadece bir başlangıçtır. Bundan sonra esas önemli olan sahiplenme kampanyasıdır. Son bir haftadır ortalığı ayağa kaldıran sanatçılar, dernekler, medya mensupları başta olmak üzere tüm hayvanseverlerden “başıboş köpekleri sahiplenme kampanyamıza” güçlü destek bekliyoruz. Burada sergilenen yüksek hassasiyetin çok daha fazlasını, sahiplenme sürecinde de göreceğimize inanıyorum.

Sonraki Haber