TBMM açılışı, CHP'de 'ayağa kalkma' genelgesi... Erdoğan'dan önemli konuşma: İsrail gözünü Anadolu'ya dikecek!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de yeni yasama yılının açılış töreninde konuştu. Erdoğan, 'Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer açık söylüyorum bizim vatan topraklarımız olacaktır. Netanyahu hayallerine Anadolu'yu da katıyor.' ifadelerini kullandı.

Meclis 28. Dönem 3. Yasama Yılı saat 15.00’da açıldı. TBMM Genel Kurul salonuna milletvekilleri gelmeye başladı. MHP lideri Devlet Bahçeli de salonda yerini aldı.

CHP'DEN 'AYAĞA KALKMA' GENELGESİ

Öte yandan CHP milletvekillerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın salona girdiği sırada ayağa kalkmalarına yönelik genelge gönderildiği bildirildi. Genelgeye CHP’li bazı milletvekillerinin tepki gösterdiği için oturuma katılmama kararı alabileceği belirtildi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Genel Kurul salonunda yerini aldı.

KURTULMUŞ AÇILIŞI YAPTI

TBMM Genel Başkanı Numan Kurtulmuş açılışı yaptı.

Kurtulmuş'un konuşmasından satır başları şöyle:

"İsrail’in saldırgan tutumunun devam ettiği durumda, daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Bütün siyasi parti grupları ve farklı kimliklerin bu beraberliğe katkı sunacağına inanıyorum. Çivisi çıkmış dünya sisteminin yeni çatışma ortamlarına gebe olduğu ortaya konulmaktadır.

"Gözü dönmüş çetenin hedefinde bulunan ülkelerden birisi de Türkiye’dir. İsrail’in saldırgan tavırlarını önleyecek programların ortaya konması şart.

"Abbas’ın tarihe not düşen konuşmasına şahitlik ettik. Filistin davasına sahip çıktığımızı gösterdik. Filistin davası bütün bölge halkların ortak davası haline gelmiştir. TBMM olarak bu vahşete karşı mücadeleye kararlıyız. Artık çok kutuplu dünya sistemi kuruluyor. Farklı güç denklemleri ortaya çıkıyor. Türkiye bu yeni dünya şartları içinde önemi ve gücü artan bir ülke olarak ortaya çıkmaktadır. TBMM güçlü ve etkin bir parlamento olarak Türkiye’nin gelişimine katkıda bulunacaktır. TBMM geçen sene büyük sorumluluk duygusuyla nezaketli ve tartışmaların yapıldığı bri ortam oldu. Geçen yıl TBMM Genel Kurul ve komisyon çalışmalarında 5 bin 512 saat çalışmıştır.

"Yeri gelmiş iktidar partisi söz hakkından vazgeçmiş, yeri gelmiş muhalefet partisi önergesini çekmiştir. Ama ne yazık ki bir kaç oturumda ortaya çıkan kaba sözler ve kavga görüntüleri TBMM’ye yakışmamış bu kadar fedakar çalışmalara gölge düşürmüştür. Yeni dönemde faaliyetlerimizi daha nezih bir üslupla sürdürmemiz mümkün olsun. Yeni anayasa çalışmalarıyla da demokrat, güçler ayrımını esas alan bir anayasa ile Türkiye’ye nefes aldırmak mümkün olacaktır. Meclisin çalışmalarını ilerleteceğini düşündüğümüz bir çağdaş içtüzük için bir araya geleceğiz."

ÖZEL AYAĞA KALKTI

Kurtulmuş'un konuşmasının ardından Erdoğan salona girdi. Özgür Özel ayağa kalktı. Ardından CHP’li diğer vekiller de ayağa kalktı. Birkaçının ise oturduğu görüldü.

Erdoğan, Meclis açılışında yaptığı konuşmada Lübnan'a yayılan savaştan, iç gündeme birçok konuya değindi. Erdoğan'ın en önemli çıkışı İsrail'in hedefi konusunda oldu. İsrail'in Lübnan'dan sonraki hedefinin Türkiye ve Anadolu toprakları olduğunu söyleyen Erdoğan, coğrafyadaki mesafelerin kısalığına dikkat çekti.

Erdoğan şunları söyledi:

"Milletimiz Selçuklu'dan bu yana devlet tecrübesiyle dünya üzerindeki istisnai milletlerdendir. Devletimiz baki kalacaktır. Meclisimiz milletimizin hürriyetinin somu nişanesi olarak, daima açık kalacak ebedi olarak var olacaktır. Kurtuluş Savaşımız sırasında düşman kuvveti yaklaşsa da Meclisimiz çalışmalarını sarsılmadan yapmıştır.

YENİ ANAYASA ÇIKIŞI

"Bu Meclis çözüm yolu bulmayı hep başarmıştır. Bu Meclis milletimizin ufkunu genişletecek, Cumhuriyet tarihimizin en kuşatıcı anayasayı yapma bilgi ve kudretine haizdir. 12 Eylül Darbesi sonrası dayatılan anayasa dar bir gömlektir. Yamalı bohçaya dönen 82 anayasasının miladı dolmuştur. Türkiye’nin 21. Yüzyılda hedeflerini gerçekleştirmesi ancak sivil, uzlaşmacı bir anayasa ile mümkündür. Kendi hazırlıklarımızı yapıyoruz, bu demek değil diğer fikirlere kapı kapatıyoruz. Her fikre saygı duyarız. Yeni anayasanın kutuplaştırıcı değil uzlaştırıcı, yasakçı değil özgürlükçü olması temel ve sarsılmaz ilkemizdir. Millet ve devleti birbirinden ayrı düşünemeyiz. Millet varsa devlet vardır. Devlet milletin üzerinde değildir. Ne devletin zayıflatılması ne milletin ayrıştırılmasına eyvallah etmeyiz.

'ADALET SARSILIRSA, DEVLET SARSILIR'

"Tıpkı tabiat gibi, toplumlar ve devletler de bir düzene, nizama, bir sisteme sahiptir. Esasen, düzen, devletin ve milletin temel direğidir. Düzeni sağlayan kanundur. Kanunun ruhu ise adalettir. Adalet mülkün temelidir. Bir devleti var eden ve ayakta tutan adalettir. Milleti huzur, refah ve güvenlik içinde tutan adalettir. Devleti her türlü tehditten koruyacak olan adalettir. Ekonomiyi büyütecek, eşit dağılımı sağlayacak, çalışanı, çalıştıranı, üreticiyi, tüccarı, sanayiciyi mutlu edecek olan yine adalettir. Suçlu ile masum birbirinden ayırt edilmezse, suçlu elini kolunu sallayıp gezerken, masum cezalandırılırsa adalet sarsılır; adalet sarsılırsa, devlet sarsılır; devlet sarsılırsa, milletin bekası tehlikeye girer. Şunu özellikle ifade etmek isterim: Kolluk kuvvetlerimiz ve yargı camiamız, adaletin tecellisi için çok büyük bir gayret ve özveriyle çalışmaktadır.

'EKONOMİDE ÖNEMLİ MESAFE KATETTİK'

"Ekonomi programımızda, Meclisimizin de desteği ile son bir yılda önemli mesafe kat ettik. Hamdolsun Türkiye’nin artık rezerv meselesi yoktur. Bir diğer kronik sorunumuz olan cari açığı sürdürülebilir bir düzeye çektik. Geçen yıl 57 milyar dolar olan cari açık, gayretlerimiz neticesinde, Temmuz’da 20 milyar doların altına indi. 2023’te ihracatımız 256 milyar dolarla rekor kırdı. İhracattaki güçlü performansımız 2024’te de devam ediyor. Yıllık ihracat Ağustos’ta 262 milyar dolarla tarihimizin zirvesine çıktı. Turizmde, 2023 yılını rekor ziyaretçi sayısı ve geliriyle kapattık. Bu sene 60 milyon turist sayısı, 60 milyar dolar turizm geliri hedefliyoruz; inşallah bu hedefimizi de tutturacağız.

'GÜNDEMİMİZ VATANDAŞIN ALIM GÜCÜNÜ ARTTIRMAK'

"Kararlı duruşumuz sayesinde, hamdolsun, enflasyonda kalıcı düşüş trendine girmiş bulunuyoruz. Önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüş devam edecek ve milletimiz bu düşüşü çarşıda, pazarda, alışveriş sepetinde, mutfağında daha fazla hissedecek. Her zaman söylüyorum: Bizim bir tane gündemimiz var; o da vatandaşımızın refahını ve alım gücünü kalıcı biçimde artırmaktır. Ne yapıyorsak, sadece bunun için yapıyoruz.

'SOYKIRIM VE TERÖR LÜBNAN'A UZANDI'

"28’inci Dönemi 3’üncü Yasama Yılı’na bölgemizdeki sıcak gelişmelerle giriyoruz. İsrail’in Filistin’de, Gazze’de yaklaşık 1 yıldır yürüttüğü terör ve soykırım, bugünlerde maalesef Lübnan’a uzandı. Dün işgal güçleri, Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. İsrail, bir yandan Gazze’de soykırım yaparken, bir yandan Lübnan’a terör saldırıları yaparken, aynı anda bölge ülkelerini de kendi ateşine çekmek için her yola başvuruyor, her türlü provokasyonu deniyor. Burada iki hususun altını çizmek mecburiyetindeyim: Ne yazık ki, bütün bölgeyi ateşe atmayı amaçlayan, Gazze’de, 17 bini çocuk olmak üzere 42 bin insanı katleden, şimdi de Lübnan’da katliama başlayan İsrail, dünyadan gerekli ve yeterli tepkiyi almamaktadır. Bunu, geçen hafta, İsrail saldırganlığının önüne geçmesi gereken Birleşmiş Milletlerin Genel Kurulu’nda da açık ve net şekilde ifade ettim.

'HİTLER NASIL DURDUYSA, NETANYAHU'DA ÖYLE DURACAK'

"Diğer bazı ülkeler de susmak suretiyle bu insanlık suçuna, bu vahşete maalesef ortak oluyor. Bu önemli günde şunu bir kez daha açık açık söylemek isterim: Ne yaparsa yapsın İsrail, er ya da geç durdurulacak. Kendini dev aynasında gören Hitler nasıl durdurulduysa, Netanyahu da öyle durdurulacak. Evlatlarının beyaz kefenlerine sarılan anaların, babaların ahı, bu zalimleri rezil rüsva edecek. Ancak, sadece İsrail’in değil, bugün Batı’dakiler başta olmak üzere devletlerin alnına yapışan o kara leke asırlar boyunca unutulmayacak. Özellikle İslam dünyasının, halkları Müslüman olan yöneticilerin, İsrail’in Filistinlilerden ziyade Müslümanlara yönelik bu terörüne sessiz kalmaları, bir ayıp olarak, bir utanç vesikası olarak asırlarca silinmeden kalacak.

"HAMAS'ın defalarca kabul ettiğini açıkladığı ateşkese İsrail’i icbar edecek, zorlayıcı hiçbir adım atılmadı. Oysa herkes biliyor ki, ses çıkartılmadıkça; İsrail işgal, istila ve katliam politikasını pervasızca devam ettirecek. Susmak, vahşeti görmezden, duymazdan gelmek hiçkimseyi, hiçbirimizi, bölgedeki hiçbir ülkeyi, bu soykırım şebekesinin saldırganlığından kurtaramayacak. Bu tembelliğin, bu ataletin, bu tepkisizliğin, duygusuzluğun sona ermesi için, Türkiye olarak, hakkı cesaretle söylemeye, hakkı savunmaya, zalimler karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz. Siyonist lobinin şahsımızı ve hükümetimizi hedef alan itibar suikastlerine asla boyun eğmeyeceğiz.

'İSRAİL, LÜBNAN'DAN SONRA GÖZÜNÜ TOPRAKLARIMIZA DİKECEK'

"’Vaat edilmiş topraklar’ hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır. Türkiye içindeki bazı İsrail dostlarının, bazı siyonist severlerin, gönüllü veya paralı Siyonizm propagandası yapan aparatların anlamadığı işte budur. Birileri ısrarla görmek istemese de Netanyahu hükümeti, Anadolu’yu da içine alan bir ham hayal kurmakta, ütopya peşinde koşmakta, bu niyetlerini de çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir.

'IRAK VE SURİYE'DE UYDU YAPI HEDEFİ'

"7 Ekim’den beri yaşanan her gelişme, bu tehdidin boyutunu biraz daha artırmaktadır. İsrail’in, Filistin ve Lübnan’daki saldırılarını çok yakından takip ederken, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde, bölücü örgütü maşa olarak kullanmak suretiyle, nasıl birer küçük uydu yapı kurmak istediğini de çok net görüyoruz.

"Bakınız Hatay’ın Yayladağı ilçesindeki Suriye sınırından, Lübnan sınırı, karayoluyla 170 kilometredir ve Türkiye Lübnan’a arabayla sadece 2,5 saat uzaklıktadır. Antakya ile Gazze arası, Ankara ile Aydın arası kadardır. Yani işgal, terör, saldırganlık hemen yanı başımızdadır. ‘Türkiye İsrail’in yanında dursun’… ‘Türkiye bu işlere karışmasın’… ‘Türkiye tarafsız olsun’ diyenlere sesleniyorum. Özellikle ‘HAMAS bir terör örgütüdür’ diyenlere sesleniyorum. 360 gündür yaşanan barbarlığı ‘7 Ekim vakasıyla’ meşrulaştırmaya çalışanlara sesleniyorum.

'FİLİSTİN, LÜBNAN GÜVENDE DEĞİLSE...'

"Karşımızda hukukla mukayyet bir devlet değil; kandan beslenen, işgalle semiren bir ‘katil sürüsü’ var. Karşımızda tüm bölgeyi ateşe atmaya niyetli, gözü dönmüş bir işgal şebekesi var. Karşımızda sadece Müslümanlara değil, Yahudiler arasında dahi ayrım yapan ırkçı bir aparat rejimi var. Filistin, Lübnan güvende değilse, kendinizin güvende olabileceğine gerçekten inanıyor musunuz?

'MISIR VE SURİYE İLE İLİŞKİLERİMİZİ BU BAĞLAMDA OKUYUN'

"İsrail sadece Gazze’ye değil, Batı Şeria’ya, İran’a, Yemen’e, Suriye’ye de saldırıyor; Mısır’la yapılan anlaşmaları alenen ihlal ediyor. Mısır’la, Irak’la giderek güçlenen ilişkilerimizin, Suriye’yle artan diyalog arayışımızın, bu bağlam içinde okunmasını özellikle tavsiye ediyorum. Türk Dünyası’yla ve Türk Devletleri Teşkilatı’yla bağlarımızı, yine bu anlayışla sürekli tahkim ediyoruz. Savunma sanayiinde, güvenlikte, terörle mücadelede ve dış politikada stratejik hamlelerle ülkemizin caydırıcılığını güçlendiriyoruz.

'İÇ CEPHE' VURGUSU

"Fitne girişimleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak ‘iç cephemizi’ sağlam tutmaya gayret ediyoruz. Şunun artık idrak edilmesi ihtiyaçtan öte bir zarurettir: Bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor. İsrail bölgeyi tehdit etmeyi sürdürdükçe; Türkiye de bölge halklarının, özellikle milletimizin güvenliği için öncü olmaya, yapıcı, uzlaştırıcı, birleştirici olmaya ısrarla devam edecektir. Bu vesileyle, Filistin davasına sahip çıkma noktasında tam bir mutabakat içinde hareket eden Meclisimize ve siyasi partilerimize şükranlarımı sunuyorum.

'LÜBNANLI KARDEŞLERİMİZİ YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ'

"İşgal güçlerinin en modern ölüm makinalarına rağmen doğdukları toprakları kahramanca savunan Filistin’in yiğit evlatlarını bugün bir kez daha saygıyla selamlıyorum. İsrail’i de buradan çok net bir şekilde uyarıyorum: Lübnan’a kara harekatının sonuçları, geçmişteki işgallerine benzemeyecektir. Savunmasız, izole, bütün dünyadan yalıtılmış bir Gazze savunması ile, Lübnan’ın savunması aynı olmayacaktır. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, tüm devlet ve uluslararası kuruluşlar, aynı şekilde İslam dünyası, daha fazla vakit kaybetmeden, daha fazla kadın, çocuk, sivil ölmeden, Netanyahu hükümetini durdurmalıdır. Biz, Türkiye ve Türk Milleti olarak, bu zor günlerinde Lübnanlı kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacak, tüm imkanlarımızla yanlarında olmayı sürdüreceğiz."

Sonraki Haber