Efes muhtırası: Şakamız yok

Efes-2022 Tatbikatı'nı takip eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan'a net mesaj verdi: Yunanistan'ı, Gayri Askeri Statü'deki adaları silahlandırmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Şaka yapmıyorum, ciddi konuşuyorum!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Ege Bölgesi'ndeki en büyük birleşik müşterek fiili atışlı arazi tatbikatı EFES 2022'nin “Seçkin Gözlemci Günü”ne katıldı.

Burada Atina yönetimine ve onu üzerimize süren ABD'ye yönelik kararlılık mesajları veren Erdoğan, “Bu millet bir şey söylerse ardını da takip eder.” dedi.

'ŞAKA YAPMIYORUM CİDDİ KONUŞUYORUM'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın dünyada barışın ve istikrarın ne kadar kırılgan ne kadar pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösterdiğini vurguladı. Bölgede yaşanan çatışmalar ve potansiyel tehditler nedeniyle NATO ittifakının birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğuna işaret eden Erdoğan, “Böyle kritik bir dönemde Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'ta ülkemizin uluslararası anlaşmalara dayalı haklarına ve çıkarlarına yönelik tehditler içeren stratejilere tevessül edilmesinden üzüntü duyuyoruz.” diye konuştu.

Bazı Yunan siyasetçilerin, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir pervasızlıkla gerçeklikten uzak, akla, mantığa, hukuka aykırı söz ve eylemlerle gündem olmaya çalıştıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Halbuki bu tür konuların iç politikaya yönelik şımarıklıkları kaldırmayacak kadar hassas olduğunun ve ağır sonuçlar doğurabileceğinin sayısız örneği, önümüzde durmaktadır. Ülkelerinin kaynaklarını, enerjilerini ve vakitlerini asla güçlerinin yetmeyeceği hayallerle heba edenler, tarih önünde bunun hesabını mutlaka verecektir. Bu vesileyle bir kez daha Yunanistan'ı, Gayri Askeri Statü'deki adaları silahlandırmaktan vazgeçmeye, uluslararası anlaşmalara uygun davranmaya davet ediyoruz. Şaka yapmıyorum, ciddi konuşuyorum. Özellikle bu millet kararlıdır ve bu millet bir şey söylerse ardını da takip eder.”

SONU FELAKETLE BİTER

Gayri Askeri Statü'deki adaların, çeşitli tatbikatlara dahil edilerek NATO ve üçüncü taraf ülkelerin de bu hukuksuzluğa alet edilmeye çalışılmasının, sonu felaketle bitecek bir çabanın ötesinde anlama sahip olmadığının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Sayın Miçotakis, herhalde adalara turistik çıkarma yapıyor. Bununla bir yere varmak mümkün değil. Yunanistan, aynı zamanda Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen, birliğin değerlerini, evrensel insan haklarını, uluslararası antlaşmaları hiçe sayarak Batı Trakya, Rodos ve İstanköy'de yaşayan Türk azınlığa baskı uygulamayı hala sürdürüyor. Hukuksuz uygulamaları sebebiyle 1999 ve 2006 yıllarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından mahkum edilen Yunanistan'ın baskıcı tutumunu devam ettirmesine göz yumulması da çifte standart örneğidir. Konu Türkiye olduğunda şahin kesilenlerin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini hiçe sayan, terör örgütlerini açıkça destekleyen, sığınmacılara her türlü insanlık dışı muameleyi yapan Yunanistan'a ses çıkarmamasını da ibretle takip ediyoruz.”

NATO içinde her bakımdan en yüksek bedeli ödeyen müttefik olarak, son iki yıldır askeri heyet toplantı davetlerine cevap dahi vermeyen Yunanistan'ın kışkırtmalarını soğukkanlılıkla karşıladıklarını belirten Erdoğan, “Ancak bu, sabrımızın ve soğukkanlılığımızın muhatabımız tarafından yanlış anlaşıldığını görüyoruz. Türkiye, kimsenin hakkını, hukukunu çiğnemez ama kendi hakkını, hukukunu da kimseye çiğnetmez.” diye konuştu.

Erdoğan, “Esasen bu ülke, kurulduğu tarihten beri hep birilerine sırtını dayayarak, birilerinin hesaplarına alet olarak benzer hamleler yapmıştır. Yunanistan'ı tıpkı bir asır önce olduğu gibi pişmanlıkla sonuçlanacak hayallerden, söylemlerden ve eylemlerden uzak durması, aklını başına alması konusunda tekrar ikaz ediyoruz. Kendine gel. Türkiye, Ege'deki haklarından vazgeçmeyeceği gibi adaların silahlandırılması konusunda uluslararası anlaşmaların kendisine tanıdığı yetkileri gerektiğinde kullanmaktan da geri durmayacaktır.” dedi.

KIBRIS VE DOĞU AKDENİZ MESAJI

Diğer taraftan Kıbrıs'ta, Rum tarafının ikircikli ve dayatmacı tavrının adada eşit, egemen, bağımsız iki devletli yöntem dışında bir çözüm yolu bırakmadığını ifade eden Erdoğan, “Papazlara ağır silah eğitimi vermekten terör örgütlerine ofis açmaya kadar Rumların yaptığı her tasarruf, bu kararın isabetini göstermektedir.” diye konuştu.

Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon arama ve sondaj faaliyetlerinin de Birleşmiş Milletler uygulamaları ve diğer uluslararası teamüllere uygun şekilde sürdürüleceğini vurgulayan Erdoğan, “Yetki alanlarımızda bize rağmen herhangi bir tasarruf veya işlem yapılmasına izin vermedik, vermeyeceğiz.” şeklinde konuştu.

'YEMEZLER'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün de Venezuela Devlet Başkanı Maduro ile düzenlediği ortak basın toplantısında Yunanistan'daki ABD üslerini eleştirmişti. Erdoğan şunları söylemişti:

“Yunanistan NATO'ya tekrar girdi, 9 tane Amerikan üssü Yunanistan'da kurulu. Bunlar 'Rusya'ya karşı kurulu' diyorlar. Bunu yemezler. 400 milyar avro Yunanistan'ın Avrupa'ya borcu var. Buna rağmen Avrupa ülkeleri silah desteği, uçak veriyorlar. Amerika'nın aynı şekilde desteği var. Kime karşı? Benimle yaptığı görüşmede aramıza başkalarını sokmayalım demesine rağmen, görüşmemizde 2 hafta sonra Amerika'da Senato'da yaptığı açıklamalarla görüşme yapmamış gibi Türkiye aleyhine konuşmalar yaptı. Sonra Davos'ta benzer şeyleri yaptı. Biz şahsiyet yoksunu siyasete evet demiyoruz.”

DEVİR ŞARTI ORTADAN KALKAR

Tartışmaya konu olan adalar, '1923 Lozan' ve '1947 Paris' antlaşmaları kapsamında “Gayri Askeri Statü”de olması şartıyla Yunanistan'da devredilen Doğu Ege adaları, Boğazönü adaları, On İki Ada ve Meis Adası’ndan oluşuyor. Buradaki 23 adanın tamamında bugün Yunan Ordusu'nun tahkimatları olduğu görülüyor. Aslında Yunanistan da bu adaları silahlandırdığını inkar etmiyor. Bunu Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 51. maddesindeki “meşru savunma hakkı”na dayandırdığını iddia ediyor. Fakat sözleşmelerle “Gayri Askeri Statü”nün kabul edilmiş olması, devletin egemenliğine getirilen bir kural dışılığın kabulü anlamına geliyor. Çünkü “Gayri Askeri Statü (demilitarized)”, “Silahsızlandırılmış Statü'den (disarmed)” farklı olarak egemen ülkenin tüm tahkimat olanağını ortadan kaldıran, üç boyutlu devlet ilkesi gereğince hava, kara ve deniz ülkesinde geçerli olan bir rejimi ifade ediyor. “Silahsızlandırılmış” ifadesinin kullanılması askeri amaçlarla kullanılmayan askeri hava araçlarının uçuşuna ve hatta ikametine müsaade ederken, “Gayri Askeri Statü” ne uçuşlara, ne transit geçişlere, ne daimi ve geçici konuşlanmalara, ne de insansız deniz ve hava araçlarına izin veriyor.

Londra Antlaşması'nın 5'nci, Atina Antlaşması'nın 15'nci, Lozan Anlaşması'nın 8 ve 13'ncü, Boğazlar Sözleşmesi'nin 4 ve 6'ncı maddesi ile 1947 Paris Antlaşması'nın 14'üncü maddesi ve ilgili ekleri, Yunanistan açısından “Gayri Askeri Statü”nün tartışmaya mahal vermeyecek şekilde kabulünü içeriyor. Bu sözleşmelerde hava ve deniz ülkesine yönelik özel hükümler getirilmediği için de rejimin en geniş yorumuyla uygulanması gerekiyor. Nitekim Finlandiya’nın güvenliğini gözeterek “1921 tarihli Aaland Adası’nın Tarafsızlaştırılmasını Düzenleyen Sözleşme”de, “Gayri Askeri Statü” içindeki çeşitli imtiyazların özellikle tanımlandığı görülüyor. Bu bakımdan mevcut rejimde; askeri amaçlarla kullanılan sivil uçakların dahi hava sahasından geçmesine müsaade edilmemesi gerekiyor. Aynı şekilde 1994 tarihli San Remo Manüeli gereğince de askeri faaliyetler için kullanılan ticari gemilerin de önlenmesi, askeri gemi statüsündeki sahil güvenlik botlarının da geri çekilmesi gerekiyor.

Sonraki Haber