Cumhuriyet Eğitiminde halimiz
Zerrin ÖZTÜRK
Öğrencisi, öğretmeni, velisi ile milyonlarca vatandaşımızın yaşamına damgasını vuran yeni bir eğitim dönemine giriyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilk ve orta okullar, liseler, 9 Eylül 2024 günü eğitime açılacak.
Milletimizin çoğunluğunun tatil yapamadığı ülkemizde, şimdi de aileleri, başlayacak eğitim giderleri kara kara düşündürmektedir.
Türkiye’de, 60 bini devlete ait yaklaşık 75 bin okulda, 20 milyona yakın öğrenci MEB denetiminde eğitim görmektedir. Bu rakam, 23.3 milyon olan hane sayısına göre yorumlandığında sadece öğrenci eğitiminin ekonomimiz içindeki ağır yükünü ortaya koymaktadır.
Anne babalar çocuklarıyla birlikte yeni bir büyük bir maratona daha hazırlanmaya başlıyorlar. Milyonlarca insanımızı neler bekliyor neler... Bir dokunduğunuzda bin “Ah!” işitiyorsunuz.
Çok yaygın olan özel okul harç ücretlerinden servis ücretlerine, kayıt masraflarından kitap araç gereç, bilgisayar, cep telefonu giderlerine kadar, bir ailenin ekonomisine yüklediği giderleri varın düşünün. Ana sınıfa giden çocukların beslenmesiz ücretleri de ürkütücü boyutlardadır.
Veliler, çocuklarına yapacakları okul masraflarının pek çok yönüyle karşı karşıyalar. Okul ücretleri can yakıyor. Devlet okullarında da masraflar az buz değil. Cumhuriyetle kurulan Milli eğitimimizin parasızlık ilkesi nerede kaldı?
Aydınlık’ın haberine göre, çocuklarını özel okullara gönderen veliler, artan kitap fiyatlarından yakınıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, 2024-2025 eğitim öğretim yılından itibaren özel okullarda ücretsiz ders kitaplarının sağlanmasını zorunlu hale getirmişti. MEB’in bu konuda denetleyici rolünü üstlenmesi, zaman geçirmeden düzenleme yapması gerekiyor.
Bir de, çocuklarımızın eğitimlerinde kullanacakları araç gereçlerin, onların sağlıklarını tehdit etmemesi gerekir. Eğitim malzemeleri, tüketim aracı haline geleli uzun zaman oldu. Kültürel değişimler, amacın ve işlevin yerine yarışın ve eğlenceliliğin geçişi, neredeyse bebeleri etkiliyor. Velilerimiz de bu yarışın etkisine kapılabiliyorlar.
Sağlıklı yiyeceklerde, sağlıklı giyeceklerde, sağlıklı okul-yaşam gereçlerinde karar kılalım. Dış görünüş kadar, içerik ve hammadde kalitesinde bilinçli davranmaya çalışalım. İnce eleyip sık dokuyalım.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, çocukları bir tutan, siyah önlük beyaz yakalardan sıkıldık, mavi önlüğe döndük. İçlerimiz açıldı ancak, gide gide zamanla eğlencelik eğitim anlayışı içinde bulduk kendimizi.
Cumhuriyet Eğitimi’nin özünde, bilimde çağı yakalamak ve aşmak, toplumcu olmak, bizcil davranmak, küçüklerimizi korumak, büyüklerimizi saymak, ileri gitmek ve yükselmek vardı.
İnsanın insan olmasında, bilimi rehber kılamaz isek çocuklarımızın düş, duygu ve inançlarında da savrulmaları işten bile olmuyor.
Tutumluluğu, sade güzellikleri yeniden keşfetmemiz gerekiyor. Yüz yüze konuşmayı, emekle üretmeyi, düşünmeyi, dürüstlüğü, çalışkanlığı en değerli kılmalıyız. Çocuklarımız sadece bizim değildir, geleceğin bize emanetidir de onlar. Cumhuriyetin erdemlerini korumak, onun eğitim sistemini yaşatmakla olur.