Cumhuriyet Kadınları Derneği Diyarbakır anneleriyle buluştu:8 Mart mesajı

Diyarbakır annelerini ziyaret eden CKD’lilerden Adviye Bal: Tespit ettikleri durumlar öyle açıklayıcı, o kadar doğruydu ki… ‘Amerika’nın petrol bekçisi oldu çocuklarımız, Amerika’nın askeri oldu’ diyorlar… Kardeşliğimize, milli birlik ve bütünlüğümüze inancımı artıran bir gün oldu.

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD)’nin Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, yöneticileri ve üyeleri, bu yıl 8 Mart’ta Diyarbakır Anneleri ile birlikte oldular, kucaklaştılar, onları dinlediler. Anneler, Türkiye’nin dört bir yanından gelen yönetici ve üyeleri bayraklarla, dövizlerle karşıladılar. Annelerle kucaklaşan CKD’lilere izlenimlerini sorduk.

‘KADINLARIN METANETİ DİRAYETİ MÜTHİŞ’

Defne Tamar Gürol (CKD GYK üyesi): Benim dikkatimi çeken, aşağı yukarı dağa kaçırılan çocukların hepsi 15 yaşından küçük çocuklar. Birkaç tane 16, 17 ya da daha büyük çocuk var. Öbürü, kız çocuklarının fazlalığı. Çok sayıda kız çocuğun annesi, babası oradaydı.

Kadınların metaneti, kararlılığı, dirayeti müthiş. Gerçekten oradan hiç ama hiç ayrılmaya niyetleri yok. Bu net gözüküyor. Babaların oradaki mevcudiyeti çok önemli. Çocuklarına anneler gibi sahip çıkıyor, onlar da çok kararlı. Annelerin babaların bu kararlılığının, bu işin sonunun gelmesinde çok önemli bir ateşleyici rolü olacağını, orada canlı olarak gördüm. Bugün orada olduğum için çok mutluyum. Duygu dolu bir gündü.

‘HER ŞEYİN ALTINDAN KALKABİLECEK BİR ULUSUZ’

Adviye Bal (Ressam, CKD üyesi): Bendeki izlenim, onların direnci şu inancı pekiştirdi: Biz birlik ve beraberliğimizi sağladığımız sürece, her şeyin altından kalkabilecek bir ulusuz. Her şeyiyle büyük bir milletiz. Bunu gözlerinde gördüm, yüreklerinde sezdim.

Tespit ettikleri durumlar öyle açıklayıcı, o kadar doğruydu ki… “Amerika’nın petrol bekçisi oldu çocuklarımız, Amerika’nın askeri oldu” diyorlar. Yani emperyalizmin, Türk-Kürt savaşı olmadığının, PKK’nın Amerika’nın oyuncağı bir örgüt olduğunun farkındalar. Bu bilinçte olmasalar o nöbeti tutmazlardı. Kardeşliğimize, milli birlik ve bütünlüğümüze inancımı artıran bir gün oldu.

‘BİR DEVRİ DEĞİŞTİRECEKLER’

Sabahat Cicioğlu (CKD üyesi): Annelerin bizden aldığı gücü görünce çok mutlu oldum. Onlarla Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir devir değiştireceklerini paylaştım. Hiçbir zaman umuzsuzluğa kapılmamamızı, birlikte olursak yapamayacağımız hiçbir şey olmadığını söyledim. Biz kadınlar istersek her şeyi başarabileceğimizi, her zaman yanlarında olduğumuzu söyledim. Onlar da bizden aldıkları güveni, arkalarında olduğumuzu bildiklerini hissettirdiler. Hepsiyle teker teker konuştum, sarıldım, onları yüreğimde hissettim. Onların da yüreklerinde hissettiklerine inanıyorum.

‘EMPERYALİZMİN MAŞASINDAN TÜRKİYE’Yİ KURTARACAKLAR’

Özlem Gürer (CKD Ümraniye Şube Başkanı): Diyarbakır'da evlatlarını kaçıran HDP'nin önünde bir buçuk yıldır nöbet tutan anne babalar, kendi çocukları için olduğu kadar, PKK'nın Meclis’teki uzantısı HDP'nin ve onunla ittifak içindeki partilerin gerçek yüzlerini ortaya dökerek, aynı zamanda bir vatan mücadelesi veriyorlar.

Kararlı ve metanetli duruşları, mücadeleleri hepimize umut veriyor. Kendilerinin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlamak yerine, çocuklarını kaçırıp dağa götüren HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan'ın Kadınlar Gününü kutlayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu kınadılar.

Bir baba, oğlunun Harran Üniversitesi’nde tıp okurken kaçırıldığını söyledi: “Kaçırılmasaydı doktor olarak hizmet verecekti”.

Bu anne babalar sürdürdükleri mücadeleyle, Türkiye'yi emperyalizmin maşası partilerden de kurtarıp tam bağımsızlığına kavuşturacaklar.

‘KARA FATMA’LAR GİBİ…’

Duru A. Akgül (CKD Adana Şube üyesi): 8 Mart’ta Diyarbakır’da, sanki karşınızda evladı katledilen Tomris Hatun vardı. Kara Fatma vardı, vatan deyince her şeyi teferruat gören. Neredeyse iki yıl önce Hacire Ananın yüzünde gördüğünüzle aynıydı bütün annelerin yüzünde gördüğünüz. İstemsiz sırtınızı dikleştiren. Kararlı ve emin adımlarla hayının, kalleşin, pusuya yatanın üstüne yürüten.

Diyarbakır HDP Binası önüne gitmeden annelerin yanında olmanın ne demek olduğunu anlamak mümkün değil. Anneler “HDPliler, İstasyon Meydanı’nda bugünü kutluyorlar. Kadın hakları derler, kandırılıp dağa kaçırılan, tecavüz edilen, öldürülen kızlarımızın, evlatları kaçırılıp şiddet ve acının en büyüğü yaşatılan annelerin hakları yok mu, biz kadın değil miyiz!” dediğinde, hepsinin yaşadıkları elle tutulur gibiydi.

Diyarbakır Annelerimize “Birlikteyiz, yanınızdayız. Gerçek düşmanın kim ve neresi olduğunu gören, topraktan bilen, aydınlık kadınlar olarak siz onları yendiniz” diyerek direnci, umudu bölüştük. Millet ve devlet karşıtlığında sokaklara dökülen, açıklamalar yapan kadınların aksine yanlarında olmamızın değerini ifade ettiler, görevimiz olduğunu söyledik.

Annelerimiz, emperyalizmi ve maşalarını yerle yeksan eden hareketlerinin farkındalar. Diyarbakır’da içi kan ağlasa da belli etmemeye yeminli babalar, HDP binası önünde “evladımı verin” diye haykıran, ulu çınara sarılan sarmaşık gibi devletine sımsıkı sarılı analar var. Hep birlikte bataklığı kurutmak için mücadele ediyorlar.

‘ÖNCE TERÖRÜ ÖNLEMEMİZ GEREKİYOR’

Esra Ispalarlı (CKD Beykoz Şube Başkanı): Ziyaretimizin amacı, Dünya Emekçi Kadınlar Gününün anılmasından çok daha öte, kadınların da en büyük sorunlarından olan PKK ve onun Meclis’teki temsilcisi HDP’nin toplumsal bir yarayı nasıl açtığını bilerek, bunu onarmak için, doğusu batısıyla bir olup PKK terörüne karşı Diyarbakır Annelerinin başlattığı eyleme destek vermekti.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün Türkiye’de amacına ulaşmasını ve bölgedeki sorunların bitmesini istiyorsak, ekonomik kalkınmanın ve kadınların iş dünyasına ekonomiye katılımının sağlanacağı, kendisini geliştireceği, yükselteceği bir Türkiye yaratmak istiyorsak, önce terörü önlememiz gerekiyor.

Barıştan, özgürlükten, cinsiyet özgürlüğünden yana bağıranlar, bölgemizin tek partisiyiz dedikleri halde, töre cinayetlerine, kadınların genç kızların ezilmişliğine, çocuk gelinlere neden karşı çıkmazlar, sorgulanmalıdır.

‘SONUNA KADAR YANLARINDA OLACAĞIZ’

Şükran Ulusoy (CKD Maltepe Şb.üyesi): Orada bulunmanın, sorunlarını ve yaşadıklarını dinlemenin çok etkileyici olduğunu belirtmeliyim. Bilmediğimiz, duyamadığımız pek çok yaşanmışlık var. Ayşegül Biçer, HDP-PKK tarafından yapılan tüm tehdit ve baskılara rağmen, eşiyle birlikte nöbet eylemini bir kahramanlık abidesi halinde, kararlı ve azimli devam ettiriyor.

Kaçırılan Mehmet Tokay’ın iki kardeşinden küçük olanı abisini hatırlamıyor. Abilerinin fotoğrafıyla, gözlerinde neler yaşandığını anlamaya çalışan kaygıyla, yüreklerinde umutla ailelerinin yanındalar... Diyarbakır annelerimiz “Nöbetin en başından beri yanımızdasınız. Allah razı olsun, varolun” dediler. Verdikleri kahramanca mücadelede sonuna kadar yanlarında olacağımızı, tarih yazdıklarını söyledim.

Sonraki Haber