Bilgisiz, sorumsuz medya cinayetleri normalleştiriyor
CKD, medyada kadınları aşağılayan, değersizleştiren yayınlara son verilmesi için harekete geçti. Kadınlar, müdahale mekanizmaları ile önlem alınmasını istedi
Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu” çalışmasına başladı. Medyanın kadınları aşağılayan, iten, değersizleştiren yayınlara son vermesi amaçlanan çalışma kapsamında medya programlarına önceden müdahale mekanizmaları oluşturulması da hedefleniyor.
Güvenpark’taki basın açıklamasını CKD Genel Başkanı Tülin Oygür yaptı. Oygür, CKD’nin her tür medya ortamında kadınlarımızı aşağılara iten, onları değersizleştiren ve kadına yönelik şiddeti normalleştiren yayınlara son verilmesi amacıyla geniş çapta bir çalışma başlattıklarını duyurdu. ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu’ adıyla yürütülecek çalışmanın İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumda İlişkiler Genel Müdürlüğünce de desteklendiğini söyledi. Oygür, şöyle sürdürdü:
“Halkımızın başta televizyon olmak üzere her tür kitle iletişim aracında; kadınlarımız, aile kurumumuz, değerlerimiz ve kültürümüz yönünden gerek mevcut duruma gerekse medyadan beklentilerine yönelik görüşleri bu çalışmanın omurgasını oluşturacaktır. Çünkü bu mücadeleyi toplum olarak konunun üzerine giderek ve taleplerimizi güçlü bir sesle ortaya koyarak yürütmek şarttır. Medya ne sunuyor, halkımız ne istiyor? Gerçeği ortaya çıkarmak ve medyanın önüne koymak istiyoruz.”
SAHTE KADIN
Medyanın kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet içeren yayınlarla dolu olduğu ifade eden Oygür, şunları kaydetti.
“Medyada baskın ‘kadın’ tiplemesi, her tür olumsuz karakterle sunulmaktadır. Onurlu, üretken, fedakâr kadınlarımızın başarıya koşan var olma mücadelesi ortalarda yoktur. Medyadaki kadın, sahte kadındır. Aile kurumumuz da medyada yerlerdedir. Dizilerde, öğleden sonra kuşağı programlarında, haberlerde sergilenen aile yapıları bize ait değildir; sahtedir. Buna rağmen medya yoluyla gündelik yaşamımıza öylesine girmiştir ki, aile kurumunu hedef alan neoliberal ideolojinin ekmeğine yağ sürmektedir.”
UMDUĞUNU DEĞİL BULDUĞUNU İZLİYOR
Medya kuşatmasıyla karşı karşıya olunduğunu anlatan Oygür, şöyle devam etti:
“Medya kuruluşlarının, reyting yani izlenme durumuna bakarak toplumumuzun bu türde programları beğendiği ve talep ettiği görüşü doğru olabilir mi? Gerçekten de Türk toplumu kadının, ailenin, toplum yaşamının bu seviyesizlikte ortaya konmasını istiyor olabilir mi? Hayır! Medyanın ‘Toplum talep ediyor, biz de sunuyoruz’ söylemi gerçeğin üzerini kapatmaktadır. Aslında olan, emperyalist kapitalist sistemin yarattığı yozlaşma kültürünün medya aracılığıyla ve büyük sermayeler eliyle topluma ‘arz’ edilerek toplumda ‘talep’ yaratıldığıdır. Büyük teknolojik gelişmelerle devleşen kitle iletişim araçları karşısında insanımız ‘umduğunu değil, bulduğunu’ izler durumdadır.”
ÖNCEDEN MÜDAHALE MEKANİZMASI
Çalışmada kitle iletişim araçlarında kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetin sıradanlaştırılmasına karşı çıkılacağını söyleyen Oygür, “Bir hedefimiz de medya programlarının önceden müdahale mekanizmaları oluşturularak denetlenmesi yönünde öneriler getirmek olacaktır.
Bu hafta itibariyle birçok il ve ilçede başladığımız bu çalışmayla, kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin medya ayağında olumlu sonuçlar elde edeceğimize inanıyoruz.” dedi.