‘Medya kuşatmasına karşı harekete geçelim!’

Cumhuriyet Kadınları Derneği Çayyolu Şube Yönetim Kurulu üyesi Hatice Şafak, hafta başında başlattıkları ‘Medyada Sahte Kadın, Sahte Aile, Sahte Yaşam Kuşatmasına Son!’ masa çalışması ve imza kampanyasını anlattı. Şafak, ‘Bir an önce adımlar atılmasını sağlamak biz ailelerin sorumluluğudur’ dedi

Cumhuriyet Kadınları Derneği yöneticisi Hatice Şafak, daha ilkokul çağındaki çocukların beyinlerinin, kendi tarihini ve kültürünü öğrenmeden, akıllı telefonlarla, televizyon dizileriyle emperyalizmin dayattığı kültür hegemonyası altında iğdiş edildiğini söyledi.

Duyarlı bir anne, ebeveyn olan Şafak “Değerlerinden uzaklaşmış toplumlar, kendi bağımsızlıklarını da emperyalizme kolayca teslim eder.” dedi. Şafak, şikâyet etmek yerine, hiç vakit kaybetmeden harekete geçmenin, bir an önce adımlar atılmasını sağlamanın ailelerin sorumluluğu olduğunu belirtti.

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Çayyolu Şube Yönetim Kurulu üyesi Hatice Şafak, hafta başında başlattıkları ‘Medyada Sahte Kadın, Sahte Aile, Sahte Yaşam Kuşatmasına Son!’ masa çalışmalarını ve imza kampanyasını anlattı. Şafak, sorularımızı yanıtladı:

Hatice Şafak

İLK YAYIN 1952’DEYDİ

- Vatandaşlarımızın bugün en başta kolayca ulaştığı ve en çok etkileyici olduğunu düşündüğümüz görsel medya ile ilgili görüşleriniz nedir?

-Hayatımıza, ilk televizyon yayını 1952 yılında girdi, toplumda büyük bir heyecan yarattı. Mahallelerde birkaç evde televizyon vardı. Televizyon izlemek için komşuların evinde toplanılır, evlerinden getirdikleri pasta ve böreklerle tüm mahalle, paylaşmanın mutluluğu ile yayınları izlerdi.

Toplumumuzda var olan paylaşma duygusu ve aile birliği televizyon dizilerine de nispeten yansıyordu: Bizimkiler, Perihan Abla, Süper Baba, Yedi Numara, İkinci Bahar, Ekmek Teknesi, Seksenler, Sevdaluk, Mahallenin Muhtarları, Şaşıfelek Çıkmazı, Sıdıka, Şehnaz Tango, Ferhunde Hanımlar, Geniş Aile, Yeditepe İstanbul, Aramızda Kalsın ve daha niceleri…

Hepsi de çocukluğumuz, gençliğimiz ve yetişkinliğimizin hafızalarında güzel anılarla andığımız, bize bizi anlatan diziler. Güzel ahlakı, terbiyeli davranmayı, nezaketi, karşılıksız iyiliği, kötülüğün bir bedelinin olacağını bize anlatan, toplumu üretmeye ve paylaşmaya yönlendiren dizilerdi.

GENÇ NESİLLERİMİZ KÜLTÜRÜMÜZE YABANCILAŞTIRILDI

- Bugünkü noktaya nasıl gelindi?

-1989 yılından sonra özel kanallarla tanıştık. Televizyon programları, diziler, filmler… Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ve aile yapımız 1989 yılına kadar belli ölçüde korunmuş olsa da o tarihten sonra, bugüne, sistematik bir biçimde kültürümüzden ve tarihi gerçeklerimizden uzak, Batı özentisi programlar, diziler ve filmlerle geldik.

Görsel basınla emperyalizmin sistematik algı operasyonu, günümüzde meyvelerini vermeye başladı. Genç nesillerimiz, kendi topraklarımızda yaşadığımız pratiğin içinden bin yıllardır gelen kültürümüze, sanatımıza ve tarihimize yabancılaştırıldı. Hatta bize dayatılan LGBT propagandası ile kendi bedenine dahi yabancılaşmış Batı kültürünü, çağdaşlaşma olarak ilan ettiler.

Emperyalizm, sömürge araçlarını güçlendirmek için ulus devletleri çağdışı göstererek, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde vakıflar ve sivil toplum örgütlerine milyonlarca dolar harcıyor. Teknolojinin gelişmesi ile görsel basın günümüzde önemli bir yer edindi.

Daha ilkokul çağındaki çocukların beyinlerinin, kendi tarihini ve kültürünü öğrenmeden, akıllı telefonlarla emperyalizmin dayattığı kültür hegemonyası altında iğdiş edilmesine izin veriliyor.

MİLYONLARCA GÖNÜLLÜ KÖLE YARATTILAR

- Emperyalist ülkelerin hedefi ne?

-Değerlerinden uzaklaşmış toplumlar, kendi bağımsızlıklarını da emperyalizme kolayca teslim eder. Bunu çok iyi bilen sömürgeciler, ekonomik olarak bizi ablukaya alırken, çocuklarımızın beyinlerini yoz kültürleri ile teslim almayı hedeflemiş durumda. Kendilerine milyonlarca gönüllü köle yarattılar. Günümüzde turuncu devrimler, artık bu gönüllü köleler eliyle rahatça hayata geçiriliyor.

Sistemin her alanda çürüdüğü ortada. Ülkemizin ve çocuklarımızın aydınlık geleceği için kendi kültürümüz, tarihimiz ve sanatımız, doğru ve bilimsel metotlarla, daha anaokulundan başlanarak kesintisiz devam ettirilmeli. Köy enstitüleri modelini, günümüz koşullarına göre geliştirerek hayata geçirmemiz elzemdir.

İŞTE BİZE DAYATILAN BU ÇÜRÜMÜŞLÜK!

- Eski film ve dizilerin verdiği olumlu mesajlardan söz ettiniz. Günümüzde filmlerin ve dizilerin verdiği mesaj nedir?

-Netflix ve Disney, Channel gibi platformlar, tüm dünyaya süslü görsellerle pazarlanırken amaçlananın, düşünme yetisini kaybetmiş, yaşadığı topluma ve kendisine yabancılaşmış, ruhsuz ve bencil bireylerin oluşturduğu, üretim ve bilimsellikten uzak bir nesil peydah etmek olduğunu görüyoruz.

Günümüzde şu mesajları görüyoruz:

- İstemediğin biriyle evlendiysen ona ihanet etmelisin, sarhoş olup etrafı dağıtmalısın.

- Sevdiğin biri başkası ile evlendiğinde onların yuvasını bozmalısın.

- Kötüler daima güçlü, iyiler ezilmeye mahkûm durumdalar.

- Yaşadığın ev villa olmalı ve lüks yerlerden alışveriş yapmayı tercih etmelisin.

- Evde ilgi görmeyen adam dışarıda karısını aldatmalı üstelik tüm suçu kadına yüklemeli, adamın yaptığı da masum gösterilmelidir.

- Gençlerin mutlaka sevgilisi olmalı, hatta ortaokul seviyesinde dahi!

- Birbirinin kuyusunu kazan insanlar, suçu daima birilerinin üzerine yıkmalı…

- Mafya temalı şiddet uygulayan, hırsızlık ve gasp yapan başrol oyuncuları güler yüzlü ve yakışıklı olmalı.

- Anneler despot, babalar ise daima sert ve anlayışsız olmalı. Çocuklar onca bilgisizliğine, tecrübesizliğine rağmen her zaman haklı olmalı.

- Paranın nereden ve nasıl geldiği belli olmamalı.

- İş yerleri rezidans olmalı, işçi ve esnaf rolleri olmamalı.

- Sıradan ortalama bir hayat yoktur. Ya diptesindir ya da tepede!

- Hep kolay para ile lüks yaşam özentisi öne çıkarılmalı.
Sistematik olarak bize dayatılan bu çürümüşlük, onursuz ve kişiliksiz yaşamayı ilke haline getirmiş, böylesi diziler ve filmler geleceğimize büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

KADINLARI CKD’DE MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ

- Çözüm nedir?

-Gündüz programları adı altında münferit olaylar tüm topluma mal edilerek yapılan yayınlar ve ipe sapa gelmez dizilerin ekranlardan bir an önce kaldırılması da gereklidir. Şikâyet etmek yerine, hiç vakit kaybetmeden harekete geçmek, bir an önce adımlar atılmasını sağlamak biz ailelerin sorumluluğudur.

Bu çürüyen sistemin yerine paylaşmacı, emeği yücelten toplum yaratmak için mücadeleye girmemiz lazım. Cumhuriyet devrimimizi tamamlamak ve 21. yüzyılda bağımsız, başı dik bir toplum kurmak için harekete geçmeliyiz.

- Başlattığınız kampanyayı kısaca anlatır mısınız?

-Cumhuriyet Kadınları Derneği 8 Ekim 2024 tarihinde bir basın açıklaması ile hepimizi, emperyalizm tarafından bize dayatılan çürümüşlüğe karşı mücadeleye çağıran bir kampanya açtı. CKD kampanyasına hepimiz katılalım. İllerimizin önemli noktalarında açtığımız masalarımıza ulaşınız.

‘Medyada Sahte Kadın, Sahte Aile, Sahte Yaşam Kuşatmasına Son!’ konusunda bilgilendirici broşürlerimizi alın ve imzalarınızla destek verin. Çocuklarımızı ‘tek dişi kalmış canavarın’ elinden kurtarmak ve aydınlık yarınlarını oluşturmak için sizleri CKD ile birlikte mücadeleye çağırıyoruz!

CUMHURİYET KADINLARI POLONEZ’DE BULUŞTU

BİNDALLI HABER

Polonez işçi direnişi seksen günü geride bıraktı.

Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten çıkarılan 146 işçi direniyor. Anayasal hakları olan sendikal örgütlenme mücadelesi veren, çoğunluğu kadın işçilerin talepleri yerine getirilmedi. Mücadelenin bir halkası olan ‘Polonez Gıda Ürünlerini Boykot’ ise dalga dalga yayılıyor.

Cumhuriyet Kadınları Derneği İstanbul Şubeleri üye ve yöneticileri Çatalca'da üretim yapan fabrika önünde eylem yapan işçileri ziyaret ederek boykota destek açıklaması yaptı.

CKD Avcılar Şube Başkanı Vildan Kanbur, işverenin işçileri “146 kod (yüz kızartıcı suç)” gibi utanç verici bir iftirayla işten atmasının kabul edilemez olduğunu, işçiler üretim tezgâhlarına dönene kadar Polonez gıda ürünlerini tüketmeyeceklerini açıkladı.

Söz alan işçi temsilcisi Aynur Şengül “CKD'li emek dostu kız kardeşlerimize bizi yalnız bırakmadıkları için teşekkür ederiz. Cumhuriyetin aydınlık yüzlü kadınlarıyız ve haklı davamızdan vaz geçmiyoruz.” dedi.

Sonraki Haber