Cumhuriyet'in 'Millici' siyasetleri bugünü de aydınlatıyor
Fahrettin Altay Paşa’nın komutasındaki Süvari Kolordusu önündeki emperyalistleri yok ederek İzmir kapılarına ulaşmıştı. İşte o gün Altay Paşa bana şöyle anlatmıştı: Dört süvarimiz vurulmuşlar ve şehit olmuşlardı. Şehitler başları İzmir’e doğru yatıyorlar, sanki bize 'Durmayın, yürüyün' İzmir’e diyor
Öyle bir nesil ki, hayatlarının baharından sonbaharına kadar bütün cephelerde zamanın emperyalizmine karşı savaştılar. Mustafa Kemal Paşa’nın komutasında dünyanın üçüncü büyük devrimini yaptılar, Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali zaferi ile Cumhuriyet’i kurdular.
GÜNDEMDEKİ SÖZ
Şimdiki günlerde “Ekonomide Kurtuluş Savaşı” sözü gündeme konulmuştur. “Kurtuluş Savaşı” sözü Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali zamanında söylenmiş bir tanımlamadır. Emperyalizmin Anadolu topraklarını işgal zamanındaki bir sözüdür. Şimdiki zaman ve geçmişteki o zamanlar mı yaşanmaktadır ki Kurtuluş Savaşı sözü kullanılmaktadır. Bu beyan “Tarihten hatalıdır.” Neyse daha çok şey var ama şimdilik dursun.
Emperyalizmin Güney Afrika'daki müstemleke döneminde Avrupalılar ve Amerikalılar büyük çiftlikler açıyorlar, kendilerine saray gibi evler yaptırıp binlerce dönüm arazide Güney Afrikalı aşiret adamlarını çalıştırıyorlar. Ve üretimlerini Avrupa ve Amerika pazarlarına gönderiyorlardı. İşte müstemleke dönemi.
ABDÜLHAMİD VE İSRAİL
Geçenlerdeki bir yazımda belirtmiştim. Rusya’daki Yahudilerin rahatsız olmaları üzerine İngiltere Hükümeti Abdülhamid ile bir görüşme yapmış, Yahudiler Filistin’den topraklar satın almaya başlamışlardır. Ve bunun ardından Araplar paraları görünce topraklarını başta verilen izinle Yahudilere satmaya başlamışlar, sıkıntıya düştüklerinde ABD’deki, Avrupa’daki Yahudi zenginler para vermeye başlamışlar... Ve işte bugünkü İsrail… Neyse…
Cumhuriyet dönemindeki fabrikaların açılacağını, kurulacağını Atatürk daha 1900 yılında, Harbiye'deki toplantılarında söylemişti.
TÜRK ORDUSU VE ARAPLAR
Türk Ordusu’nun Filistin topraklarında savaştıkları, şehitler verdikleri zamanlardır. Bana Altay Paşa’nın söyledikleri şuydu: Filistin’deki Araplar İngiliz Ordusu’na mihmandarlık ediyor ve bizim birliklerimizin kuşatılması için onlardan yardım alıyorlardı. Esir düşmüş askerlerimizin karşısında nöbet tutan Araplar, o esirlere su bile vermemişler. Öyledir onlar. Ayrıca İsrail kurulurken o Araplar duvar diplerine de bir nevi uyuşturucu olan Gat çiğnemekteydiler. Neyse…
ALMANLAR VE PETROL
Birinci Dünya Savaşı günlerinde Güney cephesinde savaşlar sürerken alanlarda Bağdat’ı kurtarma arzusu doğmuştu ki, bundan henüz gizli tutulan Irak petrol kaynakları rol oynuyordu. (Altay Paşa’nın hatıratında, İmparatorluktan Cumhuriyete, Taylan Sorgun, Kaynak Yayınları)
EMPERYALİST SİYASET: SURİYELİLER
Hatay’dan Gaziantep’e taa ötelere kadar kimi yerlerde binlerce kimi yerlerde milyonlarca Suriyeli yerleştirildi.
Zamanımız emperyalizmin tarihi süreçlerde gelen siyasetleri yeni siyasetler peşinde. Anadolu toprakları üzerindeki siyasileri hep önerindeki masalarındadır. Türkiye’nin demografik yapısının ve millet kavramımızın tahribi. Ve çalıştırmacı siyaset.
İÇ İŞLERİNE KARIŞMAK
Siyasi iktidarın önemli siyasi hatalarla Suriye Cumhurbaşkanı Esad ile gereken ilişkileri kurmak yerine, bunu sürdürmek yerine Suriye’nin iç işlerine karışmak hatasını yapmıştır… Bakınız Suriyelilerin yerleştikleri yerlerden birisi de Gaziantep. İstiklal Madalyalı Gaziantep’te Suriyeliler el bebek gül bebek ama çocuklar pencerelerden bağırmaktalar: “…Açııııızz…”
İZMİR KAPISINDAKİ ŞEHİTLER VE SATILIK TOPRAKLAR
Vatan topraklarının emperyalizm tarafından işgali zamanıdır. İzmir’de emperyalizmin işgali altındaydı. Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali Savaşı sürerken emperyalizm, tarihi yenilgisini almaktaydı. Altay Paşa’nın komutasındaki Süvari Kolordusu önündeki emperyalistleri yok ederek İzmir kapılarına ulaşmıştı. İşte o gün Altay Paşa bana şöyle anlatmıştı:
“İzmir’e girerken Halkapınar köprüsünü geçtiğimizde karşıdaki bir fabrikaya gizlenmiş olan düşman ateş açmıştı. Dört süvarimiz vurulmuşlar ve şehit olmuşlardı. Şehitler başları İzmir’e doğru yatıyorlar, sanki bize 'Durmayın, yürüyün' İzmir’e diyorlardı.”
Bu şehitler şunlardı: Akşehirli Bekir oğlu Mehmet, Antalyalı Ömer oğlu Hakkı, Nevşehirli Ahmet oğlu Seyit Ahmet.
Yemen’de Türk Orduları o yıllarda.
ONLARIN TOPRAKLARI
Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali Savaşı günlerinde, aylarında cephelerde Anadolu topraklarının her şehrinden, kasabasından, her köyünden, doğudan batıya, kuzeyden güneye şehitler verildi.
Şimdiki zamanlarda köylerden, şehirlerden, kasabalardan geniş topraklar satışa çıkarılmakta. Kimi köylerde güya başka işler için köylüler tarım yapamamakta, kimi köylerden adeta sürülmekteler. Vahimin de ötesinde hata.
Herkes bilmelidir ki bu topraklar şehitlerin torunlarına bıraktıkları topraklardır. O toprakların sahibi, aslisi onlardır.
YABANCI BAYRAKLAR DİKİLİRSE
Şimdiki zamanlarda yine önemli hatalarla dönüm, dönüm topraklar, şehitlerin emanetleri topraklar satışa çıkarılmaktadır.
Bu toprakları birileri aldılar. Ardından meslea bir ABD’li, bir İngiliz, bir İtalyan, bir Yunan geldi o toprağı satın alanla bir anlaşma yaptı ve yüzde ellisinden fazlasının sahibi oldu. Oralarda bir kuruluş yaptı ya da yapmadı ama toprak artık onun malı, kendi devletinin bayrağını da dikti. Anadolu topraklarında yabancı devlet barakları… Böyle bir duruma neden olabilecek hatalara düşülmemelidir. Bundan dönün toprak satışları vahim bir hatadır.
CUMHURİYET FABRİKALARI… VAHİM SATIŞ…
Turgut Özel ile başlayan daha doğrusu ABD’li merkezler ile başlatılan vahim siyaset bu iktidar döneminde hata ile sürdürülmüştür. Önemli hatalar.
Dünyanın üçüncü büyük devrimi olan Anadolu İhtilali ve Milli Mücadele zaferinin ardından Cumhuriyetin ilanı zamanları. Sonra Cumhuriyet'in sosyal ve iktisadi “Millici” siyasetler…
Cumhuriyet savaş sonrası zamanlara “Milli Endüstri” hareketlerine başlamış ve milli endüstri fabrikaları kurulmuştur. O fabrikalardan işçiler mutlu şarkılarla türkülerle ürerim yapmaktalar.
Ve şimdiki zamanlarda bir vahim hata ile o fabrikalar haraç mezat satılmaktadır.
CUMHURİYET ENDÜSTRİCİLERİ
Bakınız Cumhuriyetin endüstri hareketi Cumhuriyet endüstri kuşağı doğurmuştur. Geçtiğimiz haftalarda onlardan söz etmiştim.
Onların devamcıları artık yoklar. Girmiyorlar. Geçtiğimiz gün onlardan birisi ile konuştuğumda yatırım için güven şart. Cumhuriyet fabrikaları satılırken ben, biz neden yenisini yapalım? Hal ve vaziyet böyle hatalar bunu yarattı.
Vahdettin ve beraberindekiler İngiliz gemisiyle Fransa'ya gidip güya Kongre’ye katılacaklardı. Kongre’nin de pek fazla hükmü yoktu. Damat Ferit ve adamları Paris'e gider gitmez, terzilere hücum edip kendilerine elbiseler diktirdiler. Paris'ten giyim eşyaları alarak bavullarla işgal altındaki İstanbul'a ve saraylarına döndüler.
9 EYLÜL'E DÖNELİM
Süvari Kolordusu İzmir'e girdiğinde Fahrettin Altay Paşa ancak 2 gün sonra annesine gidebilmiştir. Annesini teyzesinin küçücük evinde bulmuş, ellerini öpmüştür. Teyzesi bir yemek tabağı getirmiş Altay Paşa'ya. İçinde yarım dilim ekmek, biraz tuz ve biraz da siyah salça vardı. Teyzesi, “İşgal zamanında bütün İzmir aç kaldı.” dedi. İzmir işgalde aç kaldı. Peki, İstiklâl Madalyalı Gaziantep'te şimdi çocuklar pencereden neden “Açız” diye bağırıyorlar?
DİYANET ZABTİYESİ Mİ?
Geçenlerde bir taksiye bindim. Otomobil kullanması İstanbul’da bir sorun. Suadiye’den bindiğim takside şoföre “Günaydın” dedim. Cevabı şöyle olmuştu: “Günaydın demekle günaha girdin beni de günaha soktun.”
Hani Diyanet çevreleri demişlerdi ya, “Günaydın demek günahtır.” İşte buyurun Diyanet Zaptiyeleri türemeye başladılar.
Bu böyle bir tehlikeli gidiştir ki…
GAZETECİ YAZAR TAYLAN SORGUN’UN KİTAPLARI:
1- İmparatorluktan Cumhuriyete: Fahrettin Altay Paşa’nın hatıratı (Kaynak Yayınları)
2- Halil Paşa: Halil Paşa Belgeseli ve Hatırtatı (Kaynak Yayınları)
3- Mütareke Dönemi ve Bekir Ağa Bölüğü: O dönemleri yaşayanların gazeteci yazar Taylan Sorgun’a bizzat anlattıkları. (Kaynak Yayınları)
4- Devlet Kavgası, İttihat Terakki : O dönemleri yaşayanların gazeteci yazar Taplan Sorgun’a bizzat anlattıkları. (Kaynak Yayınları)
5- Esir Şehrin Fedaileri: Mustafa Kemal Paşa’nın Andolu’ya geçmeden önce İstanbul’da kurduğu teşkilatı, o dönemleri yaşayanların Taylan Sorgun’a birebir anlattıkları.) (Kaynak Yayınları)