D vitamini eksikliği ve raşitizm

DOÇ. DR. FEHMİ KATIRCIOĞLU

Güneş ülkesi olmamıza karşın yeterince beslenememe ve güneş ışığı almaktaki yetersizliklerden dolayı ülkemizde sık denecek yoğunlukta görülür.

Raşitizm, çocuklarda görülen, uzun süreli ve aşırı miktarda D vitamini eksikliğinden kaynaklanan bir hastalıktır. Raşitizm hastalığı çocukların kemiklerinin yumuşamasına ve zayıflamasına neden olur. Bazen nadir de olsa kalıtsal sorunlar raşitizme neden olabilir.

Raşitizmin ne olduğunu anlamak için, öncellikle vücutta bulunan D vitamininin önemini kavramak gerekir. D vitamini, gıdalarla alınan ve kemik sağlığı için çok önemli olan kalsiyum ve potasyum minerallerinin bağırsaktan emilmesine neden olarak, bu minerallerin vücuda alınmasını sağlayan bir vitamindir. Yeterli miktarda D vitamini olmadığı durumlarda, kemiklerde kalsiyum ve fosfor seviyelerinin korunması zorlaşır. Özellikle kemik gelişiminin çok hızlı olduğu çocukluk dönemlerinde bu eksiklik raşitizme neden olabilir.

VİTAMİN DESTEĞİ

Diyete D vitamini veya kalsiyum eklenmesi genellikle raşitizmle ilişkili kemik problemlerini düzeltir. Raşitizm, altta yatan başka bir tıbbi sorundan kaynaklanıyorsa, çocuğun ek ilaçlara veya başka bir tedaviye ihtiyacı olabilir. Bazı çarpık bacak veya spinal deformasyon vakaları için doktorunuz, kemikler büyüdükçe uygun şekilde konumlandırmak için özel destek önerebilir. Daha şiddetli iskelet bozuklukları ameliyat gerektirebilir.

Aynı şekilde kemikte diğer önemli bir mineral olan fosforun düşüklüğü de nadir görülen kalıtsal bozukluklar ile ilgili olabilir. Ciddi D vitamini eksikliği olan anneden doğan bir bebek, raşitizm belirtileri ile doğabileceği gibi doğumdan birkaç ay sonra da semptomları geliştirebilir.

Raşitizm hastalığı belirtileri ve semptomları şunları içerebilir:

Büyümede gecikme, motor becerilerde gecikme, omurga, pelvis ve bacaklarda ağrı, diş yapısında bozukluklar (dişlerin kolay çürümesi, aralıklı ve geç çıkan dişler ve abseler), kas güçsüzlüğü, kafatasının gövdeye göre büyük olması. Raşitizm, çocuklarda kemiklerin ucundaki büyüyen doku alanlarının (büyüme plakaları) yumuşamasına neden olduğu için, iskelet bozukluklarına (deformasyon) neden olabilir: Çarpık ya da eğri bacaklar (dizlerin birbirine doğru bakması ya da bacak kemiklerinin dışarı doğru parantez şeklinde eğrilmesi), kalınlaşmış el ve ayak bilekleri, göğüs kemiğinin çıkıntılı olması.

D VİTAMİNİ KAYNAKLARI

D vitamininin güneş ışığı ve gıda olmak üzere iki önemli kaynağı vardır.

Güneş ışığı: İnsan cildi güneş ışığına maruz kaldığında D vitamini üretir. Ancak gelişmiş ülkelerdeki çocuklar dışarıda daha az zaman geçirme eğilimindedir. Ayrıca cilt kanseri korkusu nedeniyle kullanılan güneş koruyucular güneş ışınlarını engelleyerek D vitamini sentezini azaltır.

Gıdalar: Balık yağı, yumurta sarısı, somon ve uskumru gibi yağlı balıklar D vitamini içerir. D vitamini ayrıca süt, tahıl ve bazı meyve suları gibi yiyecek ve içeceklere gıda firmaları tarafından da eklenir.

Bazı çocuklar vücutlarının D vitamini emilimini etkileyen hastalıklara sahip olabilirler. Bu hastalıklar aşağıdaki gibi sıralanabilir: Çölyak, enflamatuar bağırsak hastalığı, kistik fibroz, böbrek sorunları.

Coğrafi Konum: Dünyanın kuzey enlemlerine daha az güneş ışığı vurur. Bu nedenle güneş ışığının az olduğu coğrafi bölgelerde yaşayan çocuklarda raşitizm riski daha yüksektir.

Erken Doğum: Prematüre doğan bebekler daha düşük D vitamini seviyelerine sahip olma eğilimindedir çünkü anne karnındaki vitaminleri almak için daha az zamanları vardır.

İlaçlar: Epilepsi nöbetlerini engellemek için verilen bazı ilaçlar ya da HIV enfeksiyonlarını tedavi etmede kullanılan ilaçlar, vücudun D vitaminini etkin bir şekilde kullanabilmesini engellemektedir.

Güneş ışığı en iyi D vitamini kaynağıdır. Çoğu mevsimde, öğlen saatlerinde 10 ila 15 dakika arasında güneşe maruz kalmak D vitamini almak açısından yeterlidir. Bununla birlikte, koyu tenliler ve kuzey enlemlerinde yaşayanlar, güneş ışığından yeterince D vitamini alamayabilirler. Ayrıca, cilt kanseri endişesinden dolayı, özellikle bebekler ve küçük çocukların, doğrudan güneş ışığından kaçınmaları konusunda dikkatli olunmalıdır.

Raşitizmi önlemek için çocuğunuzun diyetine D vitamini içeren somon ve ton balığı gibi yağlı balıklar, balık yağı ve yumurta sarısı içeren veya D vitamini ile takviye edilmiş bazı gıdaları ekleyebilirsiniz.

KOYU TENLİLERDE RİSK ARTIYOR

Melanin cilde renk veren bir pigmenttir. Koyu tenler cilt yapılarında daha çok melanine sahiptir. Fakat melanin cildin güneş ışığından D vitamini üretme yeteneğini azaltır. Bu nedenle koyu tenli bebekler ve çocuklar daha fazla raşitizm geliştirme riskine sahiptirler.

EMZİRİLEN BEBEKLERDE TAKVİYE

Anne sütü raşitizmi engellemek için yeterli D vitamini sağlayamaz. Sadece anne sütüyle beslenen bebekler takviye olarak D vitamini damlası almalıdır. Günümüzde sağlık bakanlığı ücretsiz olarak sağlık ocaklarından hamile ve bebeklere D vitamini takviyesi sağlamaktadır. Bebek gelişimi ile ilgili uluslararası kılavuzlar, tüm bebeklerin günde 400 IU D vitamini almasını önermektedir. Biberonla beslenen bazı bebekler, mamadan yeterince almadıkları takdirde D vitamini takviyelerine ihtiyaç duyabilirler.

EVLİLİK ÖNCESİ TALASEMİ TESTİ YAPILMALI

Türkiye'de talasemi hastası 5 bin kişi ve yaklaşık 1,5 milyon talasemi taşıyıcısı bulunuyor. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, 8 Mayıs Dünya Talasemi Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, talaseminin dünyada ve Türkiye'de en sık görülen, önlenebilir kalıtsal kan hastalığı olduğunu belirtti. Talasemi hastalarının, hepatit A ve B aşılarının yapılması gerektiğini vurgulayan Saydan, çiftlerin evlenmeden önce talasemi taşıyıcılığı testi yapılarak taranması gerektiğini kaydetti.

Saydan, "Talasemi hastalığının tedavisi zor, maliyeti ise çok yüksektir. Bu nedenle, hastalıklı bebeklerin doğmasını engellemek çok önemlidir. Talasemi hastalığından korunmak için gerekli koruyucu önlemlerin alınması da devlet tarafından desteklenmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

ANTALYA’DA GÖRÜLME SIKLIĞI YÜZDE 13

Hastalığın, Akdeniz çevresindeki ülkelerde sık görülmesi nedeniyle "Akdeniz anemisi" olarak da bilindiğini anlatan Saydan, "Talasemi; genetik geçişi olan bir hastalık olduğundan kuşaktan kuşağa geçiyor. Akdeniz ülkesi olan Türkiye'de yaklaşık 1 milyon 500 bin talasemi taşıyıcısı, 5 bin civarında ise talasemi anemisi hastası bulunuyor." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de hastalığın en sık yüzde 13 ile Antalya'da görüldüğüne işaret eden Saydan, ülke genelinde her 40-50 kişide birinin, Antalya, Adana ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ise her 10 kişiden birinin talasemiye yol açabilecek genleri taşıyabileceğine dikkati çekti.

Saydan, anne ve babadan gelen bozuk genlerin yol açtığı, genetik bir kan hastalığı olan talaseminin, ciddi kansızlık ve buna bağlı olarak aşırı halsizlik, çabuk yorulma, etrafa ilgisizlik, renkte solgunluk, çarpıntı ve gelişme geriliği gibi belirtilerle kendini gösterdiğini aktardı.

Sonraki Haber