Damgalanma korkusu tedaviyi engelliyor

Türkiye Obezite Araştırma Derneği, ‘Rolüm Ağır, Peki Senin Rolün Ne?’ projesi ile obezite konusunda çizgi filmden, sinema filmlerine ve haberlere kadar oluşturulan dile dikkat çekti. Uzmanlar, damgalamanın tedavinin önündeki en büyük engel olduğunu vurguladı

Türkiye Obezite Araştırma Derneği, toplumda obeziteli bireylerin damgalanmasının önüne geçmek için gazetecilerle atölye çalışması yaptı. ‘Rolüm Ağır, Peki Senin Rolün Ne?’ projesi kapsamında yapılan araştırmada, gazete ve televizyonların obeziteyi anlatmak için “tembel”, “iradesine hakim olamayan” gibi ifadeler ve görseller kullandığı ortaya çıktı. Türkiye Obezite Araştırma Derneği üyesi Dr. Seda Oğuz Baykal, obezitenin irade bir sorunu değil çok yönlü yaklaşılması gereken bir hastalık olduğunu söyledi.

BASIN MENSUPLARI İLE ATÖLYE

Rolüm Ağır, Peki Senin Rolün Ne? projesinin medya atölye çalışmaları tamamlandı. Basın mensupları ile birlikte gerçekleştirilen medya atölyesine; Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Üyesi Reklamcılık ve Tanıtım Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Deniz Sezgin ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Araştırma Görevlisi İlkin Esen Yıldırım, Türkiye Obezite Araştırma Derneği Başkan Yardımcısı ve Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilek Yazıcı, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Görevlisi ve Türkiye Obezite Araştırma Derneği Üyesi Dr. Seda H. Oğuz Baykal katıldı.

MEDYANIN ROLÜ

Projenin ilk adımında, basın mensuplarıyla bir araya gelinerek, “Obezitede Medyanın Rolü”nün tartışıldığı atölyeler yapıldı. Atölyede ayrıca, damgalamanın tedavinin önündeki en büyük engel olduğu, bilimsel tedavilerle güvenilir şekilde kilo vermek için mutlaka doktora başvurulması gerektiği de vurgulandı. Atölye çalışmalarında, Prof. Dr. Deniz Sezgin ve Arş. Gör. İlkin Esen Yıldırım, obezite ile ilgili televizyon, sinema, gazete gibi farklı alanlarda taradıkları ayrımcı ve damgalayıcı içeriklerden oluşan sunumu paylaştı. Hazırladıkları sunumda çarpıcı örnekler sunan Prof. Dr. Sezgin, obeziteli bireylerle ile ilgili dizilerde, filmlerde ve televizyon programlarında yer alan dil ve düşünce kalıplarına dikkat çekti. Sezgin, 15 yaş üzerinde 300 kişinin katılımıyla yaptıkları araştırmaya göre, obeziteli bireylerin en çok damgalanmaktan korktuğunu bu nedenle de tedaviden geri durabildiğini aktardı.

MART AYINDA YENİ VERİLER PAYLAŞILACAK

Prof. Dr. Sezgin sunumunda, obezite hastalığı ile ilgili yayımlanmış haber içeriklerine de değindi. Haberlerde kullanılan görseller üzerinden yaratılan, obeziteli bireyin ‘mutsuz, yorgun, çaresiz’ olduğu algısı ve haber metinlerinde yer alan, “obez, şişman” gibi ifadelerin yarattığı etkiler tartışıldı. Aynı zamanda doğru dil ve görsel kullanımına ilişkin örnekler sunuldu. Prof. Dr. Sezgin, Mart ayında obezitenin medyadaki temsili ile ilgili incelemelerinin ayrıntılı bir raporunu basın mensuplarıyla paylaşacakları bilgisini de verdi.

BESLENME ALIŞKANLIĞI DEĞİŞTİ

AYŞE YILDIZ – AA

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Gastroentereloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşe Merve Usta, salgın sürecinde çocuklarda obezitenin çok arttığını belirterek, "Yemek hiçbir zaman ödül olmamalı. Beslenme güzel bir iletişimdir, sofrada ailece yenmelidir. Çocuğa ödül olarak 'yemek, şeker, çikolata vereceğim' denmemeli. Hazır gıdalar, şekerler, hızlı yemek obeziteyi tetikliyor" dedi.

Kovid-19 salgın sürecinin çocukların beslenmesi açısından da dezavantaj oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Ayşe Merve Usta, şunları kaydetti:

"Hepimiz evlere kapandık, salgınla birlikte gerçekten obezitede belirgin artış oldu. Hem ekran başında hızlı beslenme, gece beslenmeleri, atıştırmalıklar çocukların beslenmesini olumsuz etkiledi. Daha sağlıklı beslenme açısından, gece beslenmemek, ıvır zıvır yememek, daha sağlıklı ev yemekleri yemek, dışarıdan hızlı besinler tüketmemek gerekiyor. Çocukların her zaman kahvaltılarını yapmaları çok önemli. Hızlı beslenmemeliler, televizyon karşısında yemek yememeliler. Ev yemekleriyle beslensinler. Geleneksel Türk mutfağımız çok güzel, sağlıklı. Her tür besini, vitamini, minerali ondan alabiliyoruz. Öğünlerini atlamamalarını öneririm."

Sonraki Haber