'Darbe davaları bir ateş topu'

'Yargılamalar için bağımsız, sorumluluk ve vicdan sahibi gerçek hakimler lazım. İkbal beklentisi içerisinde olan kişilerle bu yargılamalar yapılamaz’

Gamze Çınlar
gamzecinlar@aydinlikgazete.com

Ergenekon davasından 5 yıl hapis yattıktan sonra tahliye olan Gazi Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk, FETÖ ve 15 Temmuz yargılamalarını ‘kimsenin elinde tutmak istemediği bir ateş topu’ olarak tanımladı. Hakim ve savcıların ‘bana da FETÖ'cü demesinler’ korkusuyla hareket ettiklerini belirten Av. Öztürk, şöyle konuştu: "İstisnalar hariç, savcılar herkes hakkında tutuklama talep ediyor, olayı mahkemeler çözsün diye. Mahkemeler de yargılamayı bir an önce bitirip topu Yargıtay'a atma eğiliminde."

Av. Serdar Öztürk, Ankara ve İstanbul 'un yanı sıra Kars, Van gibi Türkiye'nin farklı illerindeki darbe girişimi davalarını yakından takip eden bir isim. 15 Temmuz darbe girişimi davalarında bazı askerlerin vekilliğini yapıyor. Öztürk'le Çağlayan Adliyesinde yaptığımız görüşmeyi sunuyoruz:

PLAN, BÜTÜN BİRLİKLERİ SAHAYA SÜRMEKMİŞ’

FETÖ / 15 Temmuz davalarında neler oluyor?

Tutuklular arasında Fetullah Gülen cemaatiyle ilgisi olmayan, darbeye de karışmamış olan askeri personel var. Başta tedbir tutuklaması normal kabul edildi, çünkü ikinci darbe tehlikesi vardı. Fakat şimdi deliller ortaya çıktığı halde tutuklu bırakılmaları normal değil. Delilleri incelediğimizde, iddianamelerde gerçek olmayan bazı hususlar olduğunu gördük. Örneğin bazı sanıklarla ilgili, nöbetçi olmadığı halde nöbete geldiği gibi bir takım iddialar var. Bir şehirde, hem darbeye karışanlar hem de darbeyi önleyenler tutuklu. İstanbul ve Ankara'da iyi savcılar da var, askerlik bilgisi olmayan savcılar da. Aslında her iki ilin şu andaki başsavcıları bu konuda tecrübeli kişiler. Ancak soruşturmaları alt kadrodaki savcılar yürütüyor.

İddianamelerde cemaatin bu darbeyi nasıl planladığının bir profilinin çıkarılması gerekirdi. Cemaatin hile yöntemleri kullanıp yanılttığı personel ile bizzat Gülen cemaati mensubu olan, bilerek ve isteyerek darbeye karışan personelin ayırt edilmesi lazım.

Ne tür hileler?

Cemaat bütün birlikleri alarm ve terör tehdidiyle sahaya sürmeyi planlamış. Ankara'da 'Emniyet Müdürlüğü’nü polis kıyafeti giymiş IŞİD'li teröristler bastı' diyerek birlikleri oraya sevk etmişler. İstanbul'da da 'İstanbul Emniyeti’ne yönelik çok büyük terör tehdidi var, tedbir almaya gidiyoruz' diye salmışlar.

'AKP İL BAŞKANININ BİR SÖZÜYLE…'

Sanıkların çoğu 'Biz terör eylemi sandık' savunması yapıyor, bu ne ölçüde geçerli olabilir? FETÖ'cü ve darbeci olan ile olmayan asker nasıl ayırt edilebilir?

Sahadaki davranışlarına, fiillerine bakılır. Darbe olduğunu anlayınca geri dönenler, silahını bırakıp firar edenler, cemaatçilerle çatışanlar var. Bir de darbeyi öğrenmesine rağmen hâlâ 'verilen emri dinledim' numarası yapanlar var. Bu, kilit nokta.

Kars'ta alarm verilerek bütün birlikler sahaya sürülmüş. Ancak oradaki askerlerin çoğu olayın darbe girişimi olduğunu anlayınca emri dinlemeyerek geri dönmüş. Hatta kışla nizamiyesindeyken FETÖ'cü bir tank tabur komutanı geri çevirmeye çalışmış, dinlememişler, 'tank arızalı' diyerek geri dönmüşler. Geri dönenler de dahil bu kişilerin hepsi tutuklu. Bir tek AKP İl başkanının 'bunlar FETÖ'cü değil, darbeci değil' dediği dört asker tutuklanmadı. Tutuklanmamaları doğruydu, darbeci değiller. Ama diğer sahaya inen ve olayın darbe olduğunu öğrendikten sonra emirleri dinlemeden dönen tank personeli de FETÖ'cü veya darbeci değil. Onların lehinde ifade veren bir AKP İl başkanı olmadığı için hâlâ tutuklular.

Masum olduğu açık olan bir subayı tutuklu bırakmak ABD'nin orduyu tasfiye projesine, yani FETÖ'nün amaçlarına hizmet etmektir. Tutuklamayı yapanlar Fetullahçı mıdır, yoksa Amerika'nın yönettiği başka tarikatların mensubu olmaları nedeniyle, başka yerden aldıkları emirlerle mi yerine getiriyorlar, bilmiyoruz. Bildiğimiz, bunun hukuka aykırı olduğu. Biz yıllardır FETÖ'yle ve Amerika'nın Türkiye'deki uzantılarıyla mücadele ediyoruz. Bu uzantıların FETÖ olması, A tarikatı C derneği olması bir şeyi değiştirmiyor.

'ATATÜRKÇÜ SUBAYLARI SIKI YÖNETİM LİSTESİNE KATMIŞLAR'

Darbeyi asıl yönetenler ordu içindeki Fetullahçılardır. Bunda kuşku yok. Cemaati tanıyorsanız, her yaptığı işte bir hile olduğunu bileceksiniz. Sıkıyönetim komutanları listesinde de böyle bir hile var. Aynı sözde Yurtta Sulh Konseyi ve o konseyin basın açıklamasının Atatürkçü vurgularla yapılmasındaki hile gibi. Cemaat'le hiç ilgisi olmayan, Atatürkçü subayları da sıkı yönetim komutanları listesine katmışlar.

| Neden yaptılar bunu? Darbe başarılı olsaydı, o kişiler göreve gelmeyecek miydi?

Hayır, o zaman istedikleri gibi değiştireceklerdi. Muhtemelen kıtalardaki Atatürkçü subayları etkilemek için yapılan bir hile. 'Bu listede Atatürkçü subaylar da var, demek ki emir komuta zinciri içerisinde bir girişim' biçiminde bir algı oluşturmaya çalıştılar. Çünkü Cemaat 'biz yürüyelim arkamızdan herkes gelecektir' zihniyetiyle hareket etmiş, ama tam tersi oldu. Atatürkçü subayların hiçbiri bunların arkasından gitmedi. Zaten darbenin başarısız olmasını sağlayan en büyük sebep budur. Cumhurbaşkanının açıklaması, halkın sokağa çıkması elbette etkilidir ama kule kapağını kapatmış bir tankı ne İstanbul'da, ne Ankara'da, ne de Kars'ta hiç kimse durduramazdı. Emniyetin elinde veya halkın elinde bunu durduracak bir güç yok. Bunu elbetteki ordu içindeki vatansever askerler durdururdu ve öyle de oldu.

| Erlerin tutuklu olması da eleştiriliyor...

Erlerin büyük kısmı ateş açma emrine riayet ettikleri için tutuklu. Normalde bir asker asla halka ateş açmaz ve böyle bir emri de dinlemez.

| İtirafçı ifadelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Fiilen olması mümkün olmayan bazı beyanlarda bulunan sanıklar var; kendisini kurtarmak için başkasını suçladığını anlıyorsunuz. Orada o kişinin cemaatçi olup olmadığı da açığa çıkıyor.

| Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 'İddianameler ve kararlar, Manas Destanı'na döndü. Binlerce sayfa arasında hakikat kayboluyor' eleştirisinde bulundu. Katılır mısınız?

İddianamelerde, Fetullah Gülen cemaatinin yapılanması, Amerika ve NATO içindeki konsept vb. anlatılmış. Bütün iddianameler ‘kopyala –yapıştır’ yazılmış. Bazı iddianamelerde savcının kalem oynatarak yazdığı sayfa sayısı 14 falan.

TECRÜBELİ-TECRÜBESİZ AKP'LİLER'

| Sizce bu davalar nasıl yürütülmeli?

Her yere tecrübeli tecrübesiz AKP'li hakimleri atayarak bu davaları bir an önce sonuçlandırmak istiyorlar. Çok tecrübeli, tarafsız ceza hakimlerimiz var, yargılama bunlara bırakılsaydı, şu anki tutukluların yüzde 50'den fazlası tahliye olurdu. Gördüğüm kadarıyla bazı savcılar 'bu adamı bırakırsam yarın bir gün bana da FETÖ'cü derler' korkusuyla hareket ediyor. İstisnalar hariç, savcılar herkes hakkında tutuklama talep ediyor, olayı mahkemeler çözsün diye. Mahkemeler de yargılamayı bir an önce bitirip ceza verme, topu Yargıtay'a atma eğiliminde.

| 'Benden çıksın da...' diye mi düşünüyorlar?

Aynen öyle. Bu bir ateş topu ve kimse elinde tutmak istemiyor. Bunun için de bağımsız, sorumluluk ve vicdan sahibi gerçek hakimler lazım. Siyasete bulaşmış, ikbal beklentisi içerisinde olan kişilerle bu yargılamalar yapılmaz.

'İP ATMA' GÖSTERİLERİ DEVLETE YAKIŞMAZ

Avukat Serdar Öztürk, darbe girişimi duruşmalarına getirilen sanıklara idam ipi fırlatılmasını eleştirdi: "Özel olarak kurgulanmış, ayrı bir örgütsel faaliyet gibi. Bunlar yanlış uygulamalar. İçlerinde belki hakikaten suçsuz insanlar vardır, bunu uzun bir yargılamadan sonra öğrenebileceğiz. 250 insanımızı öldürdüler, bu adamlar Fetullahçıydı. Evet, suçlular. Yargılansınlar, en ağır ceza verilsin ama böyle uygulamalar devlete yakışmaz."

Sonraki Haber