Demirci ustanın orak, çapa, tırpanı

Biz engelebeli arazide bir vatandaşız… Traktörün girmediği yerlere girmek zorundayız. Orada zirai tarım aleti, o da olmadı el gücü çapadır, oraktır. Bunları yapmaktayız. Tabanda ekmek davamızın peşindeyiz

Kendi kalıbımızı da yapıyoruz

Onunla kestane memleketi Beydağ’da tanıştık, sanayide demir dövüyordu. Atadan babadan öğrendiği gibi, çapayı çatallıyor, ‘V’ şekline sokabilmek için mecbur elle şekil veriyormuş. Bu yoğun emek, bu çaba neden? Modern tarım aletleri varken kim ne yapsın elle dövülen orağı, çapayı? Tanıştık, anlattı. Üreticimizin ne meşakkatle ne zorlukların üstesinden geldiğini bir kez daha gördük, saygıyla eğildik.

Şafak Baş, Pazaryeri’nde 1958 yılında doğmuş. 1971 yılından başlamak üzere 2 yıl çıraklık döneminden 2 sene çıraklıktan Ondan sonra 73 senesindsonra, o gün bugündür demirci! “Mesleğe dededen babadan atadan üçüncü kuşak olaraktan devam etmekteyim” diyor. Devamını kendi anlatsın:

El yapımı tarım aletlerinin isimleri de var. El oral, el tırpanı, nacak, tarhana tırpanı… Her birinin üretimde, tarlada, ağaçta bir işlevi var

MESLEK BİZDE ESKİ

“Dedem demirci, dayılarım, amcalarım, babam demirci… Babamın yanında çalışmak öğrenmek üzere mesleğe girdim, 53 yıldır da aynı meslekleri sürdürmekteyim. Allah rahmet eylesin, babamın vefatı 90 yılında, ondan sonra da kendi başımıza devam ediyoruz.”

  • *Nasıl başladınız? Demircilik nereden geliyor?

Burada keskin alet üzerine ne diyelim oraktır çapadır tırpandı yapıyoruz. Dediğimiz el emeği göz nurudur. Biz kaynağın, cereyanın olmadığı senelerde buna başladık. Bizde baba Ata mesleğidir. Ben üçüncü kuşağım. İki oğlum var. Onlar yine demir ve metal çalışıyor, ama demir zincir üzerine devam etmektedir. Yani kendi işimizde aile olaraktan devam ediyoruz.

  • *Modern tarım aletleri yerine bunları neden tercih ediyorlar? İthalleri var, gelişmiş modeller var…

Bizim meslek zaten kendi çevremizde geçerlidir. Bizler engebeli arazide olan vatandaşlarız. Traktörün girmediği yerlere, mesela ziraat tarım aletlerinin girmediği yerlere el yerine, el gücü çapadır, oraktır, tırpandır. Bunlara yapmaktayız. Ama bir tabanda ekmek davamızın peşindeyiz.

KİRLİ AMA BEREKETLİ MESLEKTİR

  • *Sadece Beydağ'da mı sizin malzemeleriniz kullanılıyor?

Beydağ civarı, Aydın civarı diyelim. Salihli Turgutlu’dan da gelenleri görmekteyiz.

  • *Bu kadar emek yoğun bir meslek, devam eder mi?

Artık etmiyor, gelen nesil kirli meslek olarak görüyor. Tozlu görüyor. Yağlı görüyor ama bereketli meslektir. Bizim mesleğimiz peygamberimizdir. Atalarımızdan duyduğumuz mesela peygamber mesleği olduğu için bereketlidir. Gençler devam eder mi, çok büyük sorun… Bizden sonra belki son nesil yaşatacak, ama zorlanıyoruz. Günlük çalışan bir arkadaş buluyoruz, onu geçirmeyi gayret ediyoruz. Yani çok zor, bu işte yalnızız diyebilirim. Ama gençlerin bu sanatta yön tutmasını, öğrenmesini isterim. Çok para kazanamayabilir ama bereketlidir. Huzurlu bir hayat yaşayabilir.

  • *İşinizi de seviyorsunuz yani…

Aslında sadece para için değil sevdiğimiz için de yapıyoruz. İhtiyaç olan bir iş bu! Arazi düzelmedikten sonra engebeli arazi bozulmadıktan sonra bizim meslek ölmez! Bugün ben yaparım. Yarın bir başka biri, öbür gün başka biri yapar, ama sürdürmek zorunda.

  • *Ne kadar daha devam edeceksiniz?

Biz de bilmiyoruz. Sabah yedi buçukta açarız, akşamüstü saatimiz dakikamız yoktur. Tam dükkanı kapatıyorken bir müşteri gelir. Onu da görmek zorundayız. Bizde sabah 8 akşam 5'te biten bir işimiz yok. Müşteri gece saat 9'da çağırabilir, gelmek zorundayız. Çünkü ertesi gün gelmezsek zaten o adamın kazanacak olduğu ekmeği de engellemiş oluruz.

DEMİRDEN İNSAN YAPARIZ CAN VEREMEYİZ

“Mesela bugün diyelim. Bizim kestane ağaçlarında ‘Dal Kanseri’ hastalığı oluyor. Ağaçtan bunlare kesmek, sıyırmak için yaptığımız aletler gerekir. Bir tür özel tırpan. Müşteri, her zaman tercih eder, onların isteği üzerine biz tırpnanın keskin yönünü o şekilde yapıyoruz, yani yönlendiriyoruz. Yoksa kendi kafamıza göre yapıp da dolaba asıp müşteri beklemeyiz. Zaten talep oluyor. ‘Usta biz bunu yapamadık’ veya ‘bunu nasıl bir şey yapacağız’ diye sorarlar, biz de ona göre yeni bir şekil yapıyoruz. Ha demirden insan yaparız, ama can veremeyiz! Bizim sanatımız mesleğimiz bu…”

Sonraki Haber