Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Vural Bayazıt anısına: Aynı dönemi yaşamak bir ayrıcalık
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Vural Bayazıt'i maalesef kaybettik. Ülkemizin ve değerli ailesinin başı sağ olsun.
Ona veda ederken, emrinde çalışmaktan onur duyduğum dönem ile ilgili, tarihî önemi olduğuna inandığım anılarımı sizlerle paylaşmak istedim.
Vural Beyazıt Amiral ile 1990-92 yıllarında o Donanma Komutanı, ben 4'üncü Muhrip Filotila Komodoru iken Gölcük'te görev yaptık. 1992 yılı Askeri Şura toplantısında Bayazit Amiral Deniz Kuvvetleri Komutanı oldu. Ben de Tuğamiral rütbesine terfi ederek Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nde Plan Prensip Başkanı olarak atandım.
Kendisinin Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak belirlediği en öncelikli hedef; Donanmamızın, tasarımı tamamen millî olan özgün savaş gemilerine sahip olması idi. Karargâh içinde bu önemli görevin koordinasyonu Plan Plan Prensip Başkanlığı'na verilmişti. İlk iş olarak kapsamlı bir durum tespiti çalışması yaptık. Vardığımız sonuç şuydu:
Evet, Türkiye ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı olarak bunu başarabilirdik. Üniversiteler ve sivil tersanelerle toplantılar yapıldı. Teknik hazırlıklar olgunlaştı. Bu arada çok daha önemli bir karar da projeye eklendi. Sloganımız; "Yazılıma kumanda edemeyen Donanma'ya kumanda edemez" idi. Böylece TSK için en büyük eksiklik olan Milli Yazılımı geliştirme girişimini Deniz Kuvvetlerimiz başlatmış oldu.
Gemi tipi olarak, iki tip üzerinde değerlendirme yapıldı. Korvet tipi olarak düşünülen gemi projesine MİLGEM, firkateyn tipi için ise, TF-2000 kısa ismi verildi. Öncelikle MİLGEM Projesi'nden başlanması kararlaştırıldı.
O dönemde millî projelerin önündeki en büyük engel, milli süreci destekleyerek finans modelinin olmamasıydı. Bunun doğal sonucu olarak, yabancı firmalar getirdikleri finans paketi ile ihaleyi kazanıyordu.
Hazırladığımız finans modelinin onaylanması için karargâhta, Başbakan Tansu Çiller ve ilgili bakanlara sunum yapıldı ve önerimiz hükümet düzeyinde onaylandı ve MİLGEM Projesi resmen başladı. Aradan geçen zaman içinde, bu proje ile birlikte, Deniz Kuvvetlerimiz tüm yüzer birliklerini kendi tasarlar, donatır, kendi millî yazılımını kullanır hâle gelmiştir.
Deniz Kuvvetleri, MİLGEM Projesi ile birlikte yanlız kendisi için değil, Türk Savunma Sanayii'nin de kuantum sıçraması yapmasında, öncü rol oynamıştır.
Gemilerimizin tasarım ve yazılımı kadar, donanımda da, özgün milli sistemleri geliştirip kullanır hâle gelmekte açık ara lider konumdadır. 2019 yılında Atmaca Millî Güdümlü Mermi ve millî torpido test atışları başarı ile tamamlanmıştır.
Deniz Kuvvetlerimiz bu muazzam başarılara imza atarken, FETÖ kumpasları ile çok değerli kadrolarının yok edildiğini de unutmamak gerekir.
Şunu asla unutmayalım: Emperyalizmin dün, bugün ve yarın hedefi Türkiye olacaktır. Bu bağlamda Mavi Vatan'ı ele geçirmeyi planlarken Deniz Kuvvetlerimizin emperyalizmin bir numaralı hedefi olması tesadüf değildir. Her şeye rağmen Deniz Kuvvetlerimiz, tarihten gelen, "millî donanmaya sahip olma ülküsünü" kesintisiz sürdürmüş, Amiral Bayazıt ile birlikte bu ülkü, çok daha cesur millî hedefler konularak kararlılıkla devam etmiştir.
Bugün kahraman evlatlarımız Mavi Vatanımızı büyük bir kararlılıkla koruyorsa, bunda, hem kendilerinin insan üstü gayretleri; hem de Donanımımızın millîleşen caydırıcı yeteneğinin eskisi çok büyüktür.
Oramiral Vural Bayazıt'a 14 Ağustos 1995 tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak imzalattığım en son yazı; Deniz Kuvvetleri'nin uçak gemisine olan ihtiyaç gerekçelerini açıklayan "İhtiyaç Bildirim Formu" idi.
TCG ANADOLU, Türkiye'nin uçak gemisi hayaline yaklaştığı bir gemi olarak yapımı ilerlerken, Bayazıt Amiral'in bir hayali daha gerçeğe dönüşüyor.
Deniz Kuvvetlerimizde bu süreçlerde emeği geçenlerin tamamını saygı ile anmayı bir borç biliyorum.
Oramiral Vural Beyazıt Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak tarihteki seçkin yerini almıştır. Kendisinden sonra gelenler de, kutsal bayrak yarışını tavizsiz sürdürdüğü için Donanmamız dünya liginin "seçkinler kulübü" içindedir.
MİLGEM ve Millî Yazılım Projesi'ni başlatan ekibin bir parçası olmayı ve Vural Beyazıt Amiral ile o dönemi yaşamış olmayı kendim için bir ayrıcalık olarak görüyorum.
Bir denizci vedası olarak, kendisine;
"Yolun açık olsun, komutanım. Allah selâmet versin" diyorum.