Denktaş KKTC'yi tanınsın diye kurdu!

Denktaş, Kıbrıs Türkünün de tek seçeneğinin, Anavatan'ın desteği ile, geleceğine yön vermesi olduğunu gördü. KKTC’yi kurduktan sonra, gelen baskılarla müzakerelere devam etmişse de, iki devletin eşit egemenliğine dayalı çözüm için uğraşmıştır. Ancak, KKTC’nin tanınması kampanyasını başlatamamıştır.

KKTC Cumhurbaşkanı, ebedi liderimiz rahmetli Denktaş, Rum-Yunan ikilisinin emellerini, hedeflerini çok iyi bilmekteydi. Rum tarafının Enosis’ten ve Megali İdea ülküsünden zerre kadar sapmayacağını, vazgeçmeyeceğini her fırsatta belirtmekte ve Rumun müzakere masasında adil, sürdürülebilir bir anlaşma peşinde olmadığını da vurgulamaktaydı.

Denktaş, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş müzakerelerinde, Londra-Zürih anlaşmalarının hazırlanmasında zamanın Anavatan Dışişleri Bakanı rahmetli Fatin Rüştü Zorlu ile yakın çalışma imkanı bulmuştu. Çetin pazarlıklarda eli kanlı Makarios ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Averof’un Kıbrıs Türkünü azınlık statüsüne indirgeme planlarına Denktaş, Zorlu ile birlikte göğüs gererek, Türklerin ve Rumların siyasi eşitliğine dayalı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlamıştı.

MÜZAKERELER SONUCU VARDIĞIMIZ NOKTA

1960’ta kurulan Cumhuriyet uzun sürmedi; Rum tarafının Enosis hedefi çerçevesinde, terör örgütü EOKA, Aralık 1963’te AKRİTAS planını devreye sokmaya ve Kıbrıs Türkünü yok etmeye kalkıştı. Mukavemetçi Kıbrıs Türkünün direnci ve Türkiye’nin müdahalesi sayesinde Rum tarafı amacına ulaşamadı. 1963-64 olayları sonrasında Kıbrıs Türkü, Kıbrıs Cumhuriyeti Yönetiminden fiilen dışlandı. 1963-64 Rum terör saldırıları sonrasında, Londra ve New York’ta gerçekleşen Kıbrıs sorununa çözüm bulma arayışlarında Denktaş Kıbrıs Türkünü temsil etti. 1968’de Beyrut’ta başlayan ve 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında da devam eden Kıbrıs sorununa çözüm bulmaya yönelik toplumlararası görüşmeleri Denktaş yürüttü. Makarios ve Kipriyanu ile Doruk Anlaşmaları imzaladı. Klerides, Vasiliyu ve Papadopulos ile sorunun çözümü için ortaya konan planları müzakere etti. Gali Fikirler Dizisi, Cuellar Belgesi ve Annan Planı referandumu müzakerelerinde bulundu.

Rahmetli Denktaş, müzakere süreçlerinden Rum-Yunan ikilisinin malum tutumu nedeniyle sonuç alamadı, ancak yukarıda da uzunca anlatmaya çalıştığım süreçlerde Rumu, Yunanı çok ama çok iyi tanıdı. Kilise destekli Rum yönetimlerinin amaç ve hedeflerini anlarken, Kıbrıs Türkünün de tek seçeneğinin, Anavatan Türkiye’nin desteği ile, kendi geleceğine yön vermesi olduğunu gördü.

Denktaş, sürdürülen müzakerelerde Rumun iyi niyetli olmadığını belirlediği, kin ve nefretlerinin doruk yaptığı bir anda, 15 Kasım 1983’te, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etti…

ANT İÇTİK!

Denktaş KKTC’yi kurduktan sonra, gelen baskılarla müzakerelere devam etmişise de, tüm süreçlerde KKTC’nin varlığını ön plana çıkarmış ve konfederal, iki devletin eşit egemenliğine dayalı, çözüm için uğraşmıştır. Denktaş’ın Anavatan Türkiye sevgisi büyüktü. Varoluş Mücadelemizin lideri rahmetli Dr. Fazıl Küçük’ün ‘Türkiye’siz KıbrısTürkü hiçtir‘ söylemine ilaveten ‘Türkiye olmadan cennete bile gitmem’ demiş, ve Anavatan’a bağlılığını belirtmiştir. Bu bağlılık neticesinde Anavatan Türkiye hükümetlerinin de telkinleriyle Denktaş zaman içerisinde federasyon görüşmelerine katılmak zorunda kalmış ve çok istediği KKTC’nin tanınması kampanyasını hiçbir zaman başlatamamıştır.

Kasım 2002’de Türkiye’de iktidara gelen AKP Hükümeti’nin Kıbrıs Türkünün yok oluşunun önünü açacak olan Annan Planı’na destek vermesi sonrasında, Anavatan’daki hükümetle çatışmamak adına fiili siyasetten çekilmiş, ancak milli davamızın meşalesini hep elinde taşıyarak, KKTC’nin tanınması için uğraş vermiştir.

PERİNÇEK, GÖRÜŞMELERİNE BENİ DE DAVET ETMİŞTİ...

Rahmetli Denktaş’ın AnavatanTürkiye’de en fazla destek gördüğü siyasetçiler rahmetli Ecevit, Demirel ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek olmuştur.

Perinçek’in Milli davamıza ve KKTC’ye verdiği sayısız hizmet ve destek vardır. Perinçek, KKTC’nin tanınması, gelişmesi için birçok önemli toplantıya, Cumhurbaşkanı Denktaş’ın özel Büyükelçisi olarak beni de davet etmiş ve birçok ülkenin KKTC’yi tanıma noktasına gelmesine katkı koymuştur. En son 2004/2005 yıllarında yaptığımız girişimler sonucunda isimlerini şuanda vermemde sakınca duymadığım ve Sayın Perinçek tarafından da açıklanmış olan, kardeş İran İslam Cumhuriyeti ve Rusya ile birlikte 25-30 Müslüman ülkenin KKTC’yi tanıma noktasına geldiklerini söyleyebilirim.

DENKTAŞ’IN VASİYETİ

KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ‘KKTC tanınamaz tek yolumuz Rumla federasyon kurmaktır’ lafları saçmalıktır ve Batı emperyalizmine teslim olmaktır.

Rahmetli Denktaş ömrünü Kıbrıs Türkünün kutsal davasına adamıştır. 36. Kuruluş yıldönümünü büyük bir gurur ve coşkuyla kutladığımız devletimiz KKTC’nin gelişmesini ve tanınmasını sağlamak hepimizin görevidir. Bu hedef rahmetli Denktaş’ın bize son vasiyetidir. Emaneti olan KKTC’yi hak ettiği şekilde dünya devletleri arasına sokmak için elimizden geleni yapmaya ant içtik.

Bu kutlu gün vesilesiyle KKTC’nin, vatan topraklarımızın, özgür ve egemen olması için canlarını seve seve veren şehitlerimizi, gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum…

(*) Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın Özel Büyükelçisi, Ulusal Türk Kuruluşları Dünya Konseyi Başkanı.

Sonraki Haber