Deprem illerine acil önlem! Okul eksik, sınıf kalabalık, öğretmen yetersiz

Vaat edilen okullar tamamlanmadı, sınıflar kalabalık, öğretmen yetersiz. Öğretmenler olağanüstü çabayla kendi okullarındaki olumsuzlukları, eksikleri gidermeye çalışıyorlar. Çocukların, gençlerin psikolojileri bozuk.

6 Şubat depremlerinden en çok etkilenen Hatay, Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş ile Gaziantep'in Nurdağı ve İslahiye ilçelerinde depremin izleri bir türlü silinmedi. Yaklaşan kış, endişeyle bekleniyor. Konteyner kentler, geçen kıştan nasıl çıkıldıysa öylece duruyor: Geçen yağmurda yine sellere, çamurlara battı, çatılar aktı.

Eğitim derseniz, vaat edilen okullar tamamlanmadı, sınıflar kalabalık. Öğretmen yetersiz. Öğretmenler olağanüstü çabayla kendi okullarındaki olumsuzlukları, eksikleri gidermeye çalışıyor. Çocukların, gençlerin psikolojileri bozuk. Çevresel etkenler, yıkım halindeki binalar, yollara taşan molozlar deprem psikolojisinden çıkmaya engel. Evsizlik, yoksulluk, yoksunluk nedeniyle anne babalar da stres altında. Sağlıkta tedaviye erişim güçlükleri o bölgelerde, bizim yaşadığımızın kat kat üzerinde.

ÖĞRETMEN GELMİYOR ESKİSİ GİBİ

Bölgede sınıf öğretmeni olarak görev yapan, Hepimizin Sendikası Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Adnan Yarar anlattı, “Okulda onlarca sorun, evde büyük sıkıntılar… Deprem bölgesindeki çocuklar bu şekilde iyileşemez!” dedi.

Adnan Yarar, öğretmen yetersizliğiyle başladı: “Hatay, Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Gaziantep'in Nurdağı ve İslahiye ilçelerindeki hem olumsuz koşullardan dolayı hem de okul çağında çocuğu olan ve ekonomik açıdan imkanı olan öğretmenler il dışına çıktı, göç ettiler.”

Adnan Yarar

Yıkılan okulların yerine yenilerinin de yapılmadığını belirten Yarar, şöyle sürdürdü:

Dışarıdan da kadrolu atama ya da tayinle öğretmen gelmiyor eskisi gibi. Geçen yıl ilk kez öğretmenliğe başlayacaklar arasından atama yapılmıştı. Bu yıl, malum, Danıştayda devam eden bir davadan dolayı öğretmen ataması yapılmadı. 20 bin öğretmenin ne kadarı bölgeye atanacak, o da bilinmiyor. Ücretli öğretmen görevlendirmeyle problem giderilmeye çalışılıyor. O zaten başlı başına bir sorun.

Okullarda onarımın, güçlendirme çalışmalarının devam ettiğini, kısmen bitirildiğini belirten Yarar, “Bitirilmeyen yerlerde de prefabrik derslikler hemen kurularak devam ediliyor.” dedi ve ekledi: “Bazı yerlerde iki okulu, üç okulu birleştirdiler. Sınıflar kalabalık. Prefabrik gibi geçici çözümler yetersiz kalıyor.”

MOLOZLARIN ARASINDAN ÇAMURA BATA ÇIKA…

Yıkım çalışmalarının devam ettiğini belirten Yarar, usulüne uygun yapılmayan yıkımların büyük sorun olduğunu acil çözüm bekleyen sorunlardan birinin bu olduğunu ifade etti:

Yıkım yapan şirketler binaların çevrelerinde güvenlik önlemi alınmıyor. Oysa herkes için hayati tehlike arz ediyor. Size bir fotoğraf gönderdim (yanda). Okul yolunda yıkım çalışması yapılan bir binanın bir kısmı, gece yıkılmıştı geçenlerde. Hiçbir güvenlik önlemi almamış. Molozlar yola düşmeye devam ediyor ve yoldan öğrenciler okullarına, insanlar işlerine, güçlerine gidiyorlar. Çocuklar molozların arasından, çamura bata çıka geçtiler.

AYAKLARIYLA OKULA TAŞIYORLAR

Ülke çapında okullarda temizlik sorunu gündemde. Adnan Yarar, temizlik sorununun deprem bölgesinde kat kat fazla olduğunu belirtti ve şöyle konuştu:

Hatay'a geçen hafta çok yoğun yağış aldık. Bir taraftan yıkım faaliyetleri devam ediyor. Yollar çok bozuk, çamur içinde. Öğrenciler ayaklarıyla çamur taşıyorlar okullara. Yıkım şirketlerinin yaptığı susuz yıkımlardan dolayı, yoğun toz havaya karışıyor, evlere, okullara, her yere sirayet ediyor. Bu durum her şekilde sağlığı tehdit eder durumda.

Türkiye genelinde halihazırda devam eden temizlik probleminin, deprem bölgesindeki okullarda bir kat daha fazla olduğunu belirten yarar, depremin etkilerinin sürdüğü dört il ve ilçede ailelerin okul bütçesine katkı yapacak durumda olmadığına dikkat çekti:

“Okul idareleri okul aile birliklerine dedi ki bu problemi çözün. Okul bütçesi dediğimiz yüzde 95 okul aile birlikleri demek. Aileler gönüllü bağış yapacak, ihtiyaçlar buradan karşılanacak. Depremden beri ailelerin de durumu pek zor. Belli bir gelir seviyesinde olanlar çocuklarını alıp şehir dışına götürdüler.

Öğretmenlikte 21. yılım. Ben başladığım zaman da temizlik sorunu vardı. 1997'den önce müstahdem dediğimiz hizmetli kadrosu vardı. Müstahdemler uzun yıllar bir kurumda, bir okulda görev yapar, neyin ne olduğunu bilir, elektrik su tesisatından kapıdaki çiviye kadar... Artık bir yıl çalışan bir personel ertesi yıl yok.

REHBERLİK DE TEDAVİ OLANAĞI DA YETERSİZ

Çocukların psikolojik durumu öğrenmelerine engel olacak seviyede mi?

Öğrenciler halen deprem travmasını atlatamadılar. Çok büyük şok yaşadılar. Sonrasında bu yıkım, yapım, alt yapı, üst yapı faaliyetleri bitip tükenmedi. Annesini babasını kaybeden öğrenciler var. Konteyner kentlerde barınmak durumundalar. O yıkıntılardan, enkazdan, o tozdan dumandan çok etkileniyorlar.

Bazı gönüllü kuruluşlar var. Onlar milli eğitim müdürlüklerinden aldıkları izinlerle zaman zaman ilçeleri, okulları ziyaret ediyorlar ama çok yetersiz kalıyor.

Sistematik bir psikolojik tedavi süreci var mı?

Yok. Okullarda rehberlik servisleriyle işler yürütülmeye çalışılıyor ama okulların tamamında rehberlik servisinin olduğunu söyleyemeyiz. O okullarda, çevre okullardan bazı görevlendirmelerle rehberlik yürütülüyor ama yetersiz kalıyor.

Okullarda rehberlik ve psikolojik danışmanlık faaliyeti yürütülse bile psikolojik problemlerin üstesinden gelmek ayrı bir alan. Ciddi problemi olan öğrencilerle psikiyatristlerin, psikologların ilgilenmesi gerekiyor.

Geçen sene ‘rehber öğretmenler durumu iyi olmayanları hastanelere sevk ediyor’ deniliyordu?

Yeterli sayıda psikolog ve psikiyatrist olmadığı için bölgedeki bu tür sorunlara tam anlamıyla yetişilmesi mümkün değil.

AİLELER ÇOCUKLARLA İLGİLENECEK HALDE DEĞİL

Aileler çocuklarına destek olacak durumda mı?

Aileler çok zor durumda. Eğitim öğretim; okul, veli, öğretmen, öğrenci iş birliğiyle ilerleyen bir süreçtir. Ancak ailelerin çok sorunları var. Barınma problemi en başta, ekonomik kriz var, hayatı idam ettirme problemi. Bunun dışında şehirdeki o olanaksızlıklar, altyapı, üst yapı, kış şartları, yıkım, temizlik, toz, toprak, bunlar hepsi herkesin psikolojisini etkiliyor. Böylesine olumsuz ortamda anne babaların çocuklarına sağlıklı bir eğitim-öğretim ortamı sağlamaları çok zor.

Konteynerde kalanlar çalışma ortamını ne derece sağlayabilirler? Şimdi bir de kış geliyor. Yolların çamuru, şehirdeki o düzensizlik, ısınma problemi, barınma problemi... Geçen yıl yağmur yağdığında konteyner kentlerin sokakları, caddeleri selden, çamur deryasından geçilmiyordu. Konteynerlerin çatıları aktı. Bir önlem alınmış da değil, kışın gelmesiyle sorunlar daha da artacak.

Bölgedeki konut faaliyetlerinde ‘rezerv alan’ karmaşası sürüyor. Aileler stres içerisinde: ‘evim barkım gitti, rezerv alan ne olacak, bize nereden ev verecekler, verecekler mi vermeyecekler mi, ne zaman verecekler…’

Belirsizlik yılgınlık yaratıyor.

ELLERİNE PASPAS ALIP OKULLARI TEMİZLEDİLER

Kurumlar ne yapıyor? Milli Eğitim Müdürlükleri, okul müdürleri, belediyeler çözüm için ne yapıyor?

Kurumlar arasında eşgüdüm yok, hukuk yok. Mesela bir belediye demiş ki ‘biz şu ilçede şuraya şu okulu yapacağız’. Sonra yerel seçim oldu, belediye AK Parti'den CHP'ye geçti. Milli Eğitim Müdürlüğü o belediyeye yazıyor, ‘Sizin belediyeniz şuraya şu okulu yapma konusunda bir taahhütte bulunmuştu.’... Cevap bile alamıyor.

Eğitim-öğretim faaliyetleri bir şekilde yürüyor. Öğretmenler açıkçası çok gayret gösteriyorlar. Sene başında görevleri olmamasına rağmen ellerine paspas alıp, velilerle birlikte okullarını temizlediler. Psikolojik olarak öğrencilere destek olan yine öğretmenler. Öğretmenler, bizim 200 yıllık maarif geleneğimizi taşıyorlar.

HÜKÛMET HAREKETE GEÇMELİ

Buraya kaynak aktarmayayım, kendi yağıyla kavrulsun demek olmuyor kısacası?

Yerelde kendi dinamikleriyle çözülebilecek sorunlar değil bunlar. Deprem bölgesine merkezi olarak yoğunlaşmak lazım.

Öncelikle şunu vurgulayalım Depremin etkilerini, izlerini ortadan kaldıralım, sorunları çözelim dediğimiz zaman 11 ilden ziyade 4 il, 2 ilçeden söz ediyoruz. Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Gaziantep'in iki ilçesinde durum kötü. Hatay Maraş hattı üzerindeki Nurdağı ve İslahiye ilçeleri. Gaziantep merkezde Diyarbakır'da, Şanlıurfa'da, Kilis'te, Adana'da, Osmaniye'de deprem unutuldu denebilir.

Yapım, onarım, atama konularında özel yöntemlerle, kanun hükmünde kararnamelerle belki, bu işlerin hızlı bir şekilde ilerlemesi için hükümetin harekete geçmesi lazım.

Belirsizlikler, mahkeme süreçlerinin devam etmesi de insanları yıldırıyor. Adam evinin yıkılmasını istemiyor, iki senedir mahkemesi devam ediyor, iki sene daha sürecek... Bunca sorunun içerisinde eğitim, öğretim sağlıklı ilerlemez.

Sonraki Haber