Çadır kentlerde zor veda: Kazağını bırak kokunu unutmayayım

Güvenlik güçleri, sağlıkçılar, gönüllüler Afşin Gençlik Merkezi’nde el ele örnek bir dayanışma sergiliyor. Çocuklar da görevi bitenlerden hatıralar topluyor. Bir komutandan kazağını istemişler, ‘Kokusu bizde kalsın’ diyorlar

Depremin merkez üssü Kahramanmaraş’tayız. Önceki gece Afşin Gençlik Merkezi’nde kurulan çadır kentte konakladık. Burada, gönüllü gençlerin, kolluk kuvvetlerinin ve sağlık ekiplerinin işbirliğiyle diğer yerlere göre görece sistem kurulabilmiş. Çadırkentte depremzedeler de gönüllü. Berrak ve Ceylin ile tanıştık, 5 kardeşler. Evleri az hasarlı; artık evlerinde uyuyorlar. Ama sabah 8 dedi mi kamptalar. Hiç de gitmek istemiyorlar. Bir de “gülen kız” var. Adı Dilara, 13 yaşında; onlar da 4 kardeş. Çadırkent ondan soruluyor, matematiği çok seviyor. Dilara’ya büyüyünce ne olacaksın diye sordum, “gönüllü” dedi. Hepimize ayrı ayrı “Seni çok seviyorum.” deyip sarılmaktan vazgeçmedi. Bu arada gönüllülere tatlı tehditler savuşturmayı da unutmadı: Gitmeyin, küserim.

Çadırkentte görevli askerler, polisler yavaş yavaş görevlendirmelerinin sonuna geldi. Burası düzene girdikçe farklı yerlerde çalışmaya gidecek gönüllüler de var. Çocuklar da farkında, bir yandan üzülüyorlar diğer yandan da dayanışmanın hatıralarını topluyorlar. Depremin yaralarının, Türk milletinin yüreğiyle nasıl sarıldığına şahit olduk.

DEV GİBİ KOCA YÜREKLİ ABİ

Akşam yemeğinden sonra etrafta cıvıldayan bir koşuşturma başladı. Üzerlerinde turuncu, fosforlu yelekli çocuklar iri yarı bir adamın etrafını çevirmiş. Berrak ve Ceylin’i fark ettim; ellerindeki keçeli kalemle yeleklerine imza attırıyorlar. Yaklaşınca anladım, iri yarı adam aslında “komutan abi”. Komutan abi bir işe koşacakken arkasından bağırdılar: Bize küçücük de olsa bir hatıra vereceksin unutma! Dilara da seslendi, cebini gösterdi: Bak kaybetmedim hediyeni.

SEVGİNİN SADAKATİ

Dilara’nın cebindekini sonradan gördüm, bir deodoranttı. Kokusunu unutmamak için istemiş. Komutan da şaşkın, hangi çocuğa neyi vereceğini bilmiyor. El feneri, kafa feneri, tespih, bileklik derken elde de bir şey kalmamış. Ama çocuklardan kaçar mı, peçleri istediler. Adeta birbirleriyle yarışıyor, tatlı tatlı çekişiyorlar. Biri soyadını alınca havalara uçtu, diğeri rütbeye göz dikti. Hepsi birer birer çocukların omzuna, boynuna asıldı. Kazaklar, montlar için tatlı ısrarların nedeni kaybetmek istenmeyen kokulardı.

Çocuklar kadar komutan abiler de hatıralara sahip çıkıyor. Gece yarısı havalandırma için açılan pencereden dinlenme odasını mesken edinen yaralı kedi fırlayıp kaçınca, komutan da arkasından koştu: Çocuk bana emanet etti, yüzüne bakamam.

ÇADIRLARI KENT YAPTI

Bir de uzun boylu komutan var. Bana önce şüpheyle yaklaştı; daha önce “Instagram gazetecileriyle” sorun yaşamış; konuşunca anlaştık. Uzun boylu komutan, depremden saatler sonra Afşin’e gelip, ilk çadırı kuranlardan. 18 gün boyunca tuvaletten banyo kurulumuna, mescitten enerji dağıtımına kadar yerleşkenin düzenini elleriyle yarattığını öğrendik. Anladık ki tüm “pis” işler ondan soruluyor. Müzik öğretmeni aynı zamanda, çocuklar yorulunca eline gitarını aldı; hem acılarını hem gülümsemelerini paylaştılar. Çadırların kurulduğu bir alanı, bir kente dönüştürmekte emeği büyük.

Komutanlar dün sabah buradan ayrıldı. Kimseye duyurmadılar ama kara haber tez yayıldı. 3 kız çocuğu ve babalarıyla karşılaştık kapı önünde; komutanlar gitmeden görmek için nöbetteydiler. Vedalaşma zor oldu, uzun sarılmalardan kaçtılar. Sözleri var, bir dahakine misafirliğe gelecekler.

TGB’LİLERE GÜVEN TAM

Afşin Gençlik Merkezi’nde Türkiye Gençlik Birliği (TGB) gönüllüleri ile beraberiz. 200’ü aşkın çadırdan oluşan yaklaşık bin kişilik yerleşkeye geldiğimizde alanı bana TGB yöneticilerinden Fırat Kırboğa ile yine TGB’li Ahmet Uçan gezdirdi. Fırat, “Burası tuvalet, şurası banyo, burası oyun alanı, yemekleri oradan alıyoruz…” diye anlatırken çadırların arasında da dolanıyoruz.

Depremzede çocuk ve yetişkinlerin hepsinin gönlünü fethetmiş TGB’liler. Bir teyze durdurdu, halimizi hatrımızı sordu. Bana önce “Hoş geldin” dedi sonra illa çay içirdi; eklemeyi de unutmadı: Bunların hepsi benim çocuğum.

Hepsi bir yere koşuyor; bir yandan da “Sueda abla, Yunus abi, İbrahim abi, Ebda abla…” diye seslenenlere yetişmeye çalışıyor. Biraz izleyince içimden “TGB’liler burada güzel insanlığın da okulunu kurmuş.”dedim.

OKUL İÇİN HAZIRLIKLAR BAŞLADI

Depremden etkilenen illerde yardım ve barınma ihtiyacına yönelik faaliyetlerin yürütülmesi ve hasar tespit çalışmalarının tamamlanması amacıyla eğitim-öğretimin 1 Mart itibarıyla başlatılacağı daha önce duyuruldu. Afşin’de de normalleşme adımının önemli bir parçası olarak eğitim-öğretimin için hazırlıklar başladı.

Çadır kentte ilköğretim ve lise çağında birçok çocuk var. Buradaki gönüllüler, yaş ve eğitim bilgilerini topladı. Bu verilere göre ihtiyaç belirlenecek ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ders kitapları gönderilecek. Öğrenciler uygun okullarda ders görmeye başlayacak.

Sonraki Haber