'Türkiye ne çektiyse ABD’den daha çok ABD’ci NATO’dan daha çok NATO’cu AB’den daha çok AB’ci olanlardan çekti, çekiyor!'
Devlet Bahçeli, bazı partilerin Rusya'ya yaptırım istemelerini ve S-400'leri gündeme getirmelerini 'başkalarının ajandalarına müzahir hareket ettikleri' şeklinde değerlendirdi. 'Irak’ta bir milyon Müslüman öldürülürken NATO Sekreteri nerelerde geziyordu?' diye sordu
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli konuşmasında, Rusya'nınUkrayna'ya askeri harekâtının 20’inci gününün geride kaldığını hatırlatarak, "İki ülke arasındaki çatışmaları provoke etmenin, uzun bir süreye yaymanın, Karadeniz’in kuzeyinde yeni bir Suriye ortaya çıkarmanın hiç kimseye bir faydası olmayacaktır. Türkiye’yi Rusya’ya karşı yaptırımlara zorlayan, Batılı ülkelerin tetikçisi olmaya şifreli sözlerle teşvik eden çevreler samimi ve dürüst değildir” dedi.
Bahçeli konuşmasında şu mesajları verdi:
'BAŞKALARININ AJANDASINA MÜZAHİRLER'
"Bazı siyasi partilerin Rusya’ya ağır yaptırım uygulanmasını istemeleri, sık sık S-400 konusunu gündeme taşımaları başkalarının ajandalarına müzahir hareket ettiklerinin tevsiki ve teyididir. Devlet yönetmek başkadır, her rüzgara yelken açmak başkadır. Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna politikası dengelidir, makuldür, milli hedef ve çıkarlarımızla muvafıktır.
Hiç kimse ezbere konuşmasın. Hiç kimse gelişmelere yabancı başkentlerin merceğinden bakmaya kalkışmasın. Bu ülke ne çekmişse, Amerikalılardan daha çok Amerikancı olanlardan, NATO’dan daha çok NATO’cu davrananlardan, AB’den daha çok AB’ci geçinenlerden çekmiş, çekmeye de devam etmektedir. Gelin Türk’ten daha fazla Türkçü olun dediğimizde köksüzlükleri deşifre olanların karşımıza geçip ahkam kesmeye esasen ne hakları ne de haysiyetleri vardır. Türkiye barışın müdafisidir."
'IRAK'TA MÜSLÜMANLAR ÖLDÜRÜLÜRKEN NATO GENEL SEKRETERİ NERELERDE GEZİYORDU?'
"Rusya-Ukrayna savaşı uluslararası düzenin bizce malum olan defolarını iyice gözler önüne sermiştir. Uluslararası kuruluşlar havlu atmış, inandırıcılıklarını kaybetmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan müesses nizam her yerinden yara almıştır. 193 ülkenin katılımıyla oluşan Birleşmiş Milletler Teşkilatı kanın durması, silahların susması, barışın sağlanması hususunda hiçbir şey yapamamıştır. Beş devletten müteşekkil Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dünyayı tıkamış, insanlığın önüne takoz koymuştur. Artık yeni bir reforma kaçınılmaz bir ihtiyaç vardır ve bu acildir. Ayrıca uluslararası toplumun ikiyüzlülüğü Ukrayna işgali sırasında iyice açığa çıkmıştır. Dünyanın her yerinde savaşa karşı gösteriler düzenlenmiş, protestolar yapılmış, yaptırım kararları birbirini kovalamış, devletler veya küresel kuruluşlar tarafından kınama mesajları yayımlanmıştır. İyi güzel de, Irak’ta bir milyon Müslüman öldürülürken bunlar neredeydi? Ne yapıyorlardı? NATO Genel Sekreteri nerelerde geziyordu?"
'ANTALYA'DA KURULAN MASA UMUDUN MASASIDIR'
"Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında barışın canlanabilmesi için olağanüstü bir çaba göstermektedir. Türkiye aktif diplomasiyle dünya gündemindedir. Hatta kutup yıldızı gibi parlamaktadır. Antalya’da kurulan masa umudun masasıdır. Barış, huzur ve istikrar özlemlerinin sivrildiği masasıdır. Bu masa yuvarlak falan değildir, bu masada zillet değil, iki ülkenin barışı ele alınmıştır. İnanıyorum ki, Antalya zirvesi beklediğimiz barış sürecinin ilk basamağı olacaktır. Rusya- Ukrayna savaşını Türkiye’nin İHA satmak için çıkardığını iddia eden sözde bir gazetecinin de bu kiniyle, bu husumetiyle, bu nefretiyle Türk vatandaşlığını bile hak etmediğini açık açık ifade etmek mecburiyetindeyim."
'TÜRKİYE DÜŞMANLARININ ELİNE DÜŞEN BİR ZAVALLI'
"CHP Genel Başkanı, iki günlük Diyarbakır gezisi esnasında, Çanakkale önlerine gelen zalimlerin izinden yürüdüğünü tescilleyerek, 'tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir' diye konuşmuş. Tarihimize kirli demek namertliktir, nankörlüktür, vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir. Kılıçdaroğlu’nun şahsıyla müsemma karanlık tarihini bilemeyiz, kaldı ki kirli tarihinden müşteki olmasının bizce bir mahsuru yoktur.
Şayet kast ettiği Türkiye ve Türk milletinin tarihi ise, önce Çanakkale’ye bakmasını, önce Milli Mücadele yıllarından ibret almasını, sonra da zillet emellerini tekrar gözden geçirerek aklını başına devşirmesini bilhassa tavsiye ederim. Türk milletinin utanç duyacağı, yüzünü kızartacağı bir tarihi yoktur. Türk tarihine kirli demek, PKK terör örgütünün vesayeti altında bulunan, Türk ve Türkiye düşmanlarının eline düşen bir zavallının hüsran verici hezeyanıdır. Yozgat’ta başka, Diyarbakır’da başka konuşan bir siyasetçiye güven duyulamaz. Kılıçdaroğlu, Amerika’nın Kızılderililerden özür dilediğini açıklamış. Kızılderililer soykırıma uğramışlardır. Kılıçdaroğlu mertse, kendine güveniyorsa, gözü kesiyorsa, ağzında ıslanmış baklayı çıkarsın da görelim."
'CHP HDP'NİN KOSTÜM GİYMİŞ HALİ'
"Kılıçdaroğlu’na geçtiğimiz hafta üç soru sordum. Bizim bir twitter mesajımızı alıntılayarak emojiyle cevap vermiş. Sayın Kılıçdaroğlu, emojiyi bırak, ergenler gibi davranmaktan vazgeç, emelin nedir, hedefin nedir, kafanın içindeki asıl gündem nedir onu söyle, ondan bahset. Bir soru daha soruyorum, Diyarbakır’da PKK’lı teröristlerle görüştün mü? Eğer bu görüşme olduysa, teröristlere ümit verdin mi? Diyarbakır cezaevinde sözde işkence görenleri hatırladın da şehitlerimize bir Fatiha okumayı hiç düşündün mü? Kılıçdaroğlu Diyarbakır annelerinin yanına gitmeye cesaret edemedi. Çünkü Diyarbakır anneleri Kılıçdaroğlu’nun ortağı HDP’nin il binası önündeydi. Korku dağları sarmış, Kılıçdaroğlu analardan kaçmıştır. Utan utan, bu anaların yavrularını HDP kaçırdı, PKK’ya taşıdı. Tek kelime edebildin mi? En küçük tepki gösterebildin mi? Yapamazsın, çünkü bugünkü CHP, HDP’nin kostüm giymiş halidir. Kılıçdaroğlu, iktidar olduklarında, terörist Demirtaş’ı, Soroscu Osman Kavala’yı serbest bırakacaklarını ifade etmiş. Sorarım sana, Öcalan canisini de serbest bırakacak mısın? FETÖ’cüleri de salacak mısın? Teröristleri topluca cezaevinden çıkaracak mısın? Gerçi iktidara gelmeniz masal konusudur, ancak teröristleri serbest bırakma vaadi anayasa suçudur, hukuk tanımazlığın itirafnamesidir."
TTB YÖNETİMİNE SERT ELEŞTİRİ
"Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı sağlığımızı emanet ettiğimiz hekimlerimizin ve diğer sağlık çalışanlarımızın her zaman destekçisidir, dert ortağıdır. Ancak Kovid-19 hastalığının şiddetlendiği dönemlerde vatandaşlarımızı korkuya sevk eden, endişeleri körükleyen, Türkiye’nin sağlık kurumlarını, sağlıktaki göz kamaştırıcı politikaları tartışmaya açan küçük bir azınlığın kara propagandalarını da unutmuş değiliz. Türk Tabipleri Birliği’nin, bu kara propagandanın sevk ve idaresinin yapıldığı nifak yuvası olarak her tertibe, her yalana, her iftiraya sarıldığı aleni bir gerçek olarak karşımızdadır. Bunlar mesleğe başlarken ettikleri Hipokrat yeminlerini çiğneyen, hekimliğin itibarına menfur ideolojik saplantılarla zarar veren yüz karalarıdır. Şimdi de diyorlar ki, hekimlerimiz Türkiye’yi terk ediyorlarmış. Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa, o da Türk Tabipleri Birliği’nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır."