Devlet şov yapmaz medya bunu alkışlamaz

Devlet yönetmek, olgunluk, birikim ister. Türkiye kabile devleti gibi yönetilemez. Devlet zaafını her yerde görüyoruz. Maalesef Akşam gazetesinin manşetinde olduğu gibi, basınımız da bu yanlış uygulamalara çanak tutuyor, alkışlıyor. Tekrarlayalım: Devlet şov yapmaz, medya da bunu alkışlamaz

İstanbul’da 26 sabıkası olan biri gencecik polisimiz Şeyda Yılmaz’ı şehit etti.

Allah’tan rahmet diliyoruz. Üzüntülüyüz elbette.

Ama son dönemde bir şey gelişti…

Polis şahısları ters kelepçeyle gözaltına alıyor, dövüyor ve bunları servis ediyor, terör propagandası yapanlara polis otobüsünde “Ölürüm Türkiyem” gibi marşlar dinletip yine bunları paylaşıyor.

Son olayda katile çöp poşeti giydirdiler, kadın polislere taşıtarak kafasını bastırarak hayvan izleme aracına fırlattılar.

Türkiye Cumhuriyeti'ne ve kahraman polisimize bunlar yakışıyor mu?

Özgüvensiz, ciddiyetsiz, küçük devletlerin yapacağı uygulamalar bunlar.

Devlet popülizm yapmaz.

Devlet şov yapmaz.

Devletsen vatandaşını, polisini, askerini kararlılıkla koruyacaksın.

Devletsen önceliğin güvenlik olacak.

Devletsen önce 26 sabıkası olanı gezdirmeyeceksin ortada.

Devletsen, Meclis'teki terör partilerini kapatacaksın önce.

PKK/HDP'yi, HÜDA-PAR'ı Meclis'e sokmayacaksın.

Devletsen, düşmanlarının psikolojik savaşına malzeme verecek şeyler de yapmayacaksın.

Devlet yönetmek, olgunluk, birikim ister.

Türkiye kabile devleti gibi yönetilemez.

Devlet zaafını her yerde görüyoruz.

Maalesef Akşam gazetesinin manşetinde olduğu gibi, basınımız da bu yanlış uygulamalara çanak tutuyor, alkışlıyor.

Tekrarlayalım: Devlet şov yapmaz, medya da bunu alkışlamaz.

Devlet ve medya işini doğru yapar.

ALMAN VAKFI

MELİH AŞIK - MİLLİYET

Alman vakıfları hakkında yeni söylentiler kulağımıza geliyor.

Bu vakıflar ülkemizde özellikle 90’lı yıllarda çok aktifti.

Adenauer Vakfı, Friedrich Ebert Vakfı, Friedrich Naumann Vakfı, Heinrich Böll Vakfı adlarını çok sık duyardık...

Bu vakıflar Alman siyasi partilerine bağlı olup sık sık konferans ve açık oturum düzenliyordu...

Bu konferanslara bizim üniversitelerden seçkin araştırmacılar, bilim adamları vs. katılıyor, çok aydınlatıcı bilgiler dile getiriliyordu.

Katılımcılar ülkemizi iyi analiz eden nitelikli uzmanlardı... O yüzden oturum bir beyin fırtınasına dönüşüyordu...

Türkiye’nin geçmişi ve geleceği masaya yatırılıyor, toplumun röntgeni çekiliyor, gelecek perspektifleri konuşuluyordu...

Ancak etkinlik küçük salonlarda yapılıyor çok fazla dinleyici tarafından izlenmiyordu.

Bu vakıflardan birinin yöneticisiyle konuşmuştum.

Konuşmaları baştan sona kayda alıyorlardı. Peki sonra ne yapıyorlardı? Cevap:

- Hem bizim parti merkezine hem Dışişleri Bakanlığı’na gönderiyoruz...

- Türk Dışişleri’ne de yolluyor musunuz?

- İsterlerse göndeririz ama hiç böyle bir talep gelmedi...

Bizim hükümetlerin pek danışmadıkları, fikir almadıkları akademisyen ve uzman görüşleri Alman Dışişleri Bakanlığı’nda dosyalanıyor, ülkemizin geleceğine ilişkin analizler yapılıyordu.
Böylece... Yabancılar bizi bizden daha iyi izliyor, daha iyi tanıyordu...
Artık sesleri pek çıkmıyor. Anlaşılan yeterince bilgilendiler!

EDİTÖRÜN NOTU:

Melih Bey önemli bir noktaya dikkat çekiyor. Önemli bir yazı. Bir ek yapmak isteriz: Sesleri hâlâ çıkıyor. Vatan Partisi, yakın bir dönemde NED’in Türkiye seçimlerine müdahalesini ABD belgelerine dayanarak açıkladı. Yine İsveç devleti başta olmak üzere birçok ülke ve yabancı vakıf, LGBT örgütlerine milyarlarca lira dağıtıyor. Emperyalizmin fonlarla Türkiye’yi çökertme hamlesi devam etmektedir. Bu konuda Melih Bey başta olmak üzere tüm yazarlarımızı bu konuyu irdelemeye çağırıyoruz.

Sonraki Haber