Devlet zarar etmesin pahalıya da satmasın

TMO'nun buğday politikasını destekleyen TUSAF Başkanı, yeni sezonda alım fiyatının destekler hariç 9.5-10 TL olabileceğini söyledi. Başkan Tezcan, enflasyonla mücadeleye en çok desteği kendilerinin verdiğini ve 'Devlet, aldığı fiyatın altına satmasın ama aşırı fiyatlarla da mücadele edilmeli' dedi

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF), her yıl uluslararası boyutta düzenlediği kongre ve sergisinin 18’incisi 15-18 Şubat 2024 tarihleri arasında Antalya’da yapıldı. Biz de bu etkinlik kapsamında federasyonun davetlisi olarak düzenlenen basın toplantısına katılmak üzere Antalya'daydık. Kongredeki sunumları da takip ettik. 300’den fazla üyesi ve 8 bölge derneğin birleşiminden oluşan TUSAF'ın düzenlediği kongrede bu yıl ana konu ‘Global Tarım Politikaları, Gıda ve Enerji’ idi. TUSAF Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Tezcan ve yönetim kurulu üyelerinin katıldığı sohbet toplantısında en çok merak edilen konu elbette yeni sezonda buğday alım fiyatına yönelik beklentiler oldu.

ÜRETİCİ KORUNMALI

Un fiyatlarının dengeli gitmesi gerektiğini ifade eden TUSAF Başkanı Tezcan, “Buğday alım fiyatı 8.3 TL idi. Bu yıl 9.5-10 TL olabilir. Destekler hariç.” dedi.

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) özelinde eldeki buğday stokuna ilişkin sorular üzerine, “Devlet aldığının altında satmasın. Aşırı yüksek fiyatlara da müsaade edilmemesi önemli. Bugüne kadar TMO iyi idare etti. Üretici önemli, para kazanmayınca üretmiyor. İklim değişikliği verimi etkiliyor. Üreticinin korunuyor, hak ettiği fiyatı alıyor olması lazım. Buğdayı çiftçiden iyi fiyatla alıp tüketiciye iyi fiyatla satılması ve devletin de zarar etmemesi olumlu.” mesajı veren TUSAF Başkanı, “Enflasyonla mücadeleye en büyük desteği veren sektörüz. Kârlılığımız çok düşük. Devletimizle de işbirliğimiz devam ediyor.” diye konuştu.

ÜRETİM ELİMİZi GÜÇLENDİRİYOR

Türkiye'de buğday olunca yani TMO'nun deposu dolu olunca ihracatçının da pazarlık gücünün yüksek olduğunu anlatan TUSAF Başkanı, “Buğday aldığımız ülkelerle elimiz güçlü olup daha uygun fiyata ham madde alınıyor. Böylece un ihracatına da yansıyor. O noktada ihracat, içerdeki maliyetleri kompanse edebiliyor.” bilgisini verdi.

Tezcan, şunları aktardı: “2023, ülkemiz için rekorlar kırmayı başardığımız bir yıl oldu. Ekim alanlarımızdaki artışın yanı sıra son yedi yılın en yüksek üretimi olan 21.5 milyon tona ulaştık. Gıda arz güvenliğinin dünyayı tehdit eden en büyük tehlikelerden biri olduğu bu günlerde, ülkece sağlam stoklara sahip olmanın yanında Türkiye olarak uzun zamandan sonra Toprak Mahsulleri Ofisi vasıtasıyla makarnalık buğday ihraç etmeye başladık. Böylece bundan sonraki süreçlerde de stok konusunda endişe duymayacağımızın sinyallerini tüm dünyaya vermiş olduk. Türkiye, dünyanın un ambarı olmayı gururla sürdürüyor.’’

ABD SÜREKLİ DAVA AÇIYOR

Türk un üreticileri yüksek kapasite ve rekabet gücü sayesinde birçok pazarda üstünlük sağlamasının yanında girdikleri ülkelerde engellerle karşılaşıyor. Örneğin kendi un sanayisini geliştirmek isteyen ülkeler diğer ülkelere vergi uygulamazken Türkiye'ye ek vergi koyuyor. Üstüne bir de soruşturmalar gündeme geliyor. Türk un sektörü yakında zamanda Venezuela'da önemli gelişme kaydetti. Bu ülkenin un ihtiyacı karşılandı. Güney Amerika coğrafyasında elde edilen başarı Amerikan buğday üreticilerinin tepkisi çekti. Başkan Tezcan'ın aktardığına göre, ABD'li buğday üreticileri oluşturdukları dernek vasıtasıyla uluslararası mahkemelerde Türk üreticiler aleyhine davalar açtırıyor. Bunun nedeni ise, ABD'nin buğday sattığı ülkelere Türkiye'nin un ihraç ederek pazarda söz sahibi olması.

'KORİDORDAN ZARAR ETTİK AMA İNSANLIĞA HİZMET ETTİK'

“Un deyip geçiyoruz ama yok zamanında önemi ortaya çıkıyor. Un ihracatı yasaklanmayan tek sektör oldu. Türkiye pazarlama konusunda biraz zayıf. Yargılandığımız davalarda kaybettiğimiz dava olmadı. Un olarak gidiyoruz ama ardımızdan makine sektörü geliyor. Laboratuvarı, gıda mühendisi, teknik personeli olmayan fabrika kalmadı. Un üretiminde adım adım her safhasında raporlayabiliyoruz.” bilgilerini aktaran TUSAF Başkanı, ayrıca şunları söyledi:

“Geçen yıl ihracat yüzde 30 arttı. Ocak ayı itibarıyla da artış sürüyor. 12 milyon ton iç pazarda tüketiyoruz. 4 milyon tona yakın da ihraç ettik. Tahıl Koridoru'ndan ekonomik anlamda biz zarar ettik ama bir insanlık hizmeti oldu. Türkiye'nin gösterdiği başarı dünya insanlığına sunulmuş bir başarı. Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimi sayesinde... Karbonhidrattan uzaklaşan bir beslenme çeşidi bizim ürünleri de etkiliyor. Fiyatlar düşmesine rağmen tüketim artmadı. Gençlerin fit kalma düşüncesi var. Yeni sözleşmeli üretim modelimizle küçük üreticilerin cesaretlendirilip ekonomik olarak teşvik edilmesi gezegeni gözeten sürdürülebilir bir tarım modeli oluşturulmasında yolumuzu aydınlatacaktır.”

Sonraki Haber