Devrim rüzgarı

Türkiye üzerindeki kırk satır mı kırk katır mı kaosu giderek azgınlaşıp yükselirken, milletimiz umutsuzluğun içine salınmış.

Amerikancı, milli devlet düşmanı sistem ise çöküş sürecinde de milletimizi gerçekçi olmayan vaatlerle oyalayıp aldatıyor. Partiler iktidarıyla, muhalefetiyle dağılmış ve çaresiz durumdalar. Çünkü sistemin içinde çıkış yok. Kaos yükseliyor.
Türkiyemiz içeriden ve dışarıdan ateşle kuşatılmış; dışarıdan silahlar üzerimize çevrilmiş ama tehdidin kaynağı NATO, milli güvenliğimize, asker-sivil bürokrasimize yuvalanmış. Umutsuzluk almış başını gitmiş. Nasıl kurtulacağız? Seçimle mi?
Amerika Türkiye’yi doğrudan hedefe koymuş, PKK görüntüsünde ordumuza saldırıyor. Bölücülüğün ve terörün beyni TBMM’ye yuvalanmış. İl, ilçe, köylerimizde, yurda yayılmış binlerce bürosuyla bölücülük ihanete devam ediyor. Üstelik, yoksul insanımızın kesesinden milyonlarca lirayla ekonomik destek buluyor. Evlere ateş düşüyor. Nasıl kurtulacağız? Seçimle mi?
Türk milleti bütün mutluluklarından vazgeçmiş, geçim derdine düşmüş. Vatandaşlarımızın karnını nasıl doyuracağı, çocuğunu nasıl okutacağı, kirasını nasıl ödeyeceği kaygısıyla ruh sağlığı bozulmuş. Türkiye tam anlamıyla bir ekonomik terör içine yuvarlanmış. Nasıl kurtulacağız? Seçimle mi?
Geçim yükü esasen kadınların omuzlarında iken yaklaşan seçimler onlar için çözüm bulmaktan uzak görülüyor. Seçim gündemine çekilmeye çalışılan diğer kesimlerden daha da çok kadınlar, kendilerini oyalayan bu gündeme karşı oldukça kayıtsız.
Bakıyorsunuz Atatürkçüler devrimci, sosyalistler devrimci, milliyetçiler devrimci... Peki seçim vaadleri, hedefleri, programları, söylemleri, açıklamalarının içerikleri devrimci mi? Milletin içine düşürüldüğü darboğazdan kurtuluş için hangisi köklü çözümü sunabiliyor? Ne yazık ki partilerin hemen hepsi, seçimde birbirlerinin adaylarını geçebilmekten başka çaba içinde değiller. Milletin yarasına neşteri kim atıp, sıkıntılarını söküp atacak, ortada yok!
Vatandaşlarımıza sunulan seçenekler, tam bir seçeneksizliği yansıtıyor. Türkiye’yi yaşanan bu ağır kaostan çıkaracak tek siyasi örgüt, sistemin surlarını yıkmaya, kuşatılan ülkemizi her türlü esaretten kurtarmaya çabalıyor. Gerçekten de Vatan Partisi, Türk medyasını elinde tutan emperyalist ihanet kaleleriyle savaşıyor, surlarında delikler açma uğraşı veriyor.
Önümüzdeki 31 Mart Pazar günü yapılacak yerel yönetimler seçimi, Türkiye’nin jeostratejik konumu ve bölgemizdeki sıcak gelişmeler dolayısıyla sadece bir yerel yönetim seçimi olmayacak.
Komşularımızın yaşadığı savaşları ve güney sınırlarımızda yürüttüğümüz askeri harekâtları, emperyalist ABD ve İsrail’in yürüttüğü yayılmacı savaşı ve katliamlarını göz önüne alırsak, önümüzdeki seçim vatansever politikalarla hizmet verebilecek sağlam iradeye sahip dürüst, birleştirici adayların seçilmesi gereken bir seçimdir.
Yepyeni bir insanlık çağının başında, hepimize görev düşüyor. Baştacımız vatanımızın bütünlüğü, birliği, dirliğine uygun olarak halka hizmetin başına geçmeye hazırlanan adayların seçiminde, gelecek dönemin kaderi bizim ellerimizde.
Türk milletinin geçimle boğuştuğu, milli güvenliğine canını verdiği bu süreçte seçim, ancak devrimlere zemin hazırlayan bir kapı olacaktır. Nasıl kurtulacağız? sorusunun yanıtı da, seçim düzleminde halkın içinde devrim rüzgârı estirmektir.

Sonraki Haber