Devrim şairi Behçet Kemal Çağlar

Önemli bir dönemde, tarihe imza atmış milli şairimiz Behçet Kemal Çağlar, 24 Ekim 1969 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı. İnsanlık ve uygarlık aşığı, Mustafa Kemal devriminin yürekli ve inançlı askerinin şiirimizdeki yeri de devrimimizdeki yeri de yaşayacaktır.

Halk şiirleri, piyesler, güzellemeler ve destanlar yazan Behçet Kemal Çağlar, 1908 yılında Erzincan’ın Tepecik köyünde doğdu. Fasılların, dost meclislerinin olmazsa olmazı meşhur “Kalamış” şarkısının güftekarı, “Onuncu Yıl Marşı”nı Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte yazan Atatürk dönemi şairi Behçet Kemal, Zonguldak Maden Mühendisliği Okulu’ndan, 1929 yılında Yüksek Maden Mühendisi olarak birincilikle mezun oldu. Fransa’da stajını yaptıktan sonra, Ankara Maden Tarama Enstitüsü’nde göreve başladı.

ERGENEKON DESTANI

Halkevlerinin açılışında yazdığı ve şahsen rol aldığı “Çoban Piyesi” ve ardından yazdığı ve oynadığı “Ergenekon” piyesiyle Atatürk’ün dikkatini çekti. Halkevleri müfettişi olarak görevlendirildi ve bu görev ile yurdun dört bir yanını dolaşıp, halk şiirlerini ve halk sanatını yakından inceleme fırsatı buldu. Atatürk’ün isteği üzerine 1934-1936 yıllarında İngiltere’de Cambridge Üniversitesinde İngiliz Edebiyatı üzerine incelemelerde bulundu. İlk şiirleri Türk Yurdu, Hayat, Şadırvan, Türk Dili, Ulus, Ülkü ve Varlık dergilerinde yayımlandı. Halkevleri genel merkezince çıkarılan Ülkü dergisi, büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemde devrimin ideolojisini halka yaymak görevini de üstlenmiş, hükümet tarafından da desteklenmişti. Derginin ilk sayısında “Ergenekon Destanı” Behçet Kemal Çağlar’ın kalemiyle şiirleştirilerek anlatılır ve Mustafa Kemal, karanlığa gömülen bir imparatorluğu bir güneş gibi aydınlatır. Behçet Kemal, “On Yıldan Sonra” adlı şiiriyle Cumhuriyetin ilanıyla beraber Türk milletinin kaydettiği başarıyı ve bu başarıda kazandığı hızı, insanüstü bir seviyede gösterir.

Behçet Kemal Çağlar’ın Meclis’teki istifa konuşması sırasında

DEVRİMİN SESİ YURDUN SESİ

Behçet Kemal Çağlar’ın kişiliğinin ve şiirinin özü, Atatürk’e ve onun yürüttüğü devrime bağlanır. Halk şiirinin biçim özelliklerini kullanarak halka hitap etmek için yazmış bir şairdir. Çağlar, soyadı gibi çağlar; taşkın şiirlerinin tutkulu bir bildirisi vardır. Bu bildiri Atatürk’ün çevresinde, devrimin sesidir, yurdun sesidir.

ONUNCU YIL MARŞI...

Cumhuriyetin ilk kuşağı olarak, Onuncu Yıl Marşı’nı Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte yazdığında, bu marş sokaklarda, okullarda bağıra bağıra, inançla söylendi. Marş, bir tür halkçılık bildirisiydi ve bu bildirinin büyülü, uyarıcı, yön verici etkisi olmuştu. 86 yıl önce yazılan “Onuncu Yıl Marşı”nı milli duygularla, coşkuyla, hâlâ okumuyor muyuz? Bu bir yürüyüş türküsü idi. Çağlar birçok şiirinde içten, inançla bu yürüyüşün türküsünü söyledi. Devrimci çizgisini, Atatürk’e bağlılığını hiç değiştirmedi, kendi şiirine bağlılığını da eskitmedi. TBMM’de VII ve VIII. Dönem Erzincan Milletvekili olarak hizmet eden Çağlar, 15 Ocak 1949’da Şemsettin Günaltay’ın başbakanlığa atanmasının ardından, partisinden ve milletvekilliğinden istifa etti.

ATATÜRK DEVRİMİ’NDEN ÖDÜN VERİLİYOR

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye kendine yeni bir yol çiziyor, devrimin sona erdiğini ve emperyalizme bağımlı olma sürecinin başladığını resmen ilan ediyordu. İktidarı ve muhalefetiyle yeni siyasal sistem kuruluyor, Kemalizm’in yerini liberalleşme alıyordu. Atatürk’ün yokluğuyla devrimci irade zaafa uğruyor, bu süreçte köy enstitülerinin kapatılmasının konuşulması, toprak reformunun gerçekleştirilememesi ve laiklikten tavizler verilmesi, CHP’nin keskin bir ideolojik kırılma yaşamasına neden oluyordu.

‘ARTIK İNANCIMI KAYBETMİŞ BULUNUYORUM’

Böyle bir dönemde; Atatürk’ün başarılarının ve kişiliğinin hayranı olan Behçet Kemal Çağlar’ın ruhu, Atatürk’ün ölümüyle derin yaralar almıştı. Atatürk’e taparcasına bağlı olan Çağlar, TBMM’de Erzincan milletvekili olarak 1949 yılına kadar hizmet etmiş fakat partisindeki değişim sebebiyle inancını yitirmiş ve partisine yönelik tarihe geçecek şu acı itirafta bulunmuştu: “En iyimseriniz, en taşkın savunucunuz olan ben, artık inancımı kaybetmiş bulunuyorum.” Bu sözlerin ardından “Atatürk devriminden ödün verildiği gerekçesiyle, partisi CHP’den ve milletvekilliğinden istifa etti. 1966 yılında bir röportajında istifasını söyle açıklar: “1948 başlarında laiklik ve devletçilik ilkelerinde Atatürk’ün yolundan çıktığını gördüğüm için partinin bana sağladığı milletvekilliğini, Meclis kürsüsünden istifa etmek suretiyle bıraktım. Başka bir parti aday gösterdi, noter marifetiyle reddettim. Temsilciler Meclisi’ne çağrıldım, umutla katıldım. Cumhurbaşkanlığı kontenjanından senatör olmam istendi, günlük politikadan tiksindiğim için kabul etmedim. O gün bugündür, yazarlık ve öğretmenlik yapıyorum.”

‘TOPRAK DAVASI’

Behçet Kemal Çağlar’ın Atatürkçülüğü yoruma kapalı bir Atatürkçülüktü. O, Atatürk’ün uygarlık savaşının bir savunucusu idi. Behçet Kemal Çağlar, 24 Ocak 1949 tarihinde TBMM’deki (istifa) konuşmasında eleştiri ve özeleştirisinde düşüncelerini şöyle ifade eder:
“Mesela toprak davası; Büyük bir çoğunluğu topraktan geçinen bu halkın alın terini döktüğü toprağın bir parçasına mutlaka sahip olması, nimetinden hep birlikte faydalanacağı ve uğrunda hep birlikte kan dökeceği vatan olarak toprağı görmesi; ne göz kamaştırıcı, ne göğüs kabartıcı bir dava. Türk halkını, taassupla cehaletin karanlığından müspet bilginin aydınlığına çıkarmak tasavvuru ile insanı sevinçten çıldırtabilecek bir kutsal dava... Halbuki işte bütün bu büyük davalar, ya ele alınmalarının sırasızlığı, ya tatbiklerinin aksaklığı, ya havale edilen elemanların beceriksizliği, ya umumi efkarın bunlar için iyi hazırlanamayışı yüzünden bugün, güdük ve mahzun, şaşırmış ve aksak, ortada bocalamaktadır. Demek ki memleketin gerçeklerini iyice bilmeden, iktisadi faktörleri iyice hesaba katmadan, milletin çalışma ve inanma şevkini kendimize ortak ve önder edinemeden işe başlıyoruz, ilk aksaklıkta azmimiz sarsılıyor ve tarizlerimiz başlıyor.
“Milli mücadele yıllarında dünyaya parmak ısırtan yılmazlığımıza, yorulmazlığımıza rağmen, işte bugün, günde vasati üç saatten fazla çalışmayan bir gevşek ve mütevekkil varlık gibi görünmek halinden kurtulamıyoruz.”

CHP 7. BÜYÜK KURULTAYI

CHP 7. Büyük Kurultayı’nda, Program Komisyonunun hazırladığı raporda, programın ana ilkeler bölümünde “milliyetçilik, devrimcilik, laiklik umdeleri yeniden tarif edilmiştir” denilmekteydi. O kurultayda CHP’nin karşı devrimcileri, yapılan devrim ve uygulamaları, neredeyse komünistlikle suçladılar. Bu kurultaydan sonra imam hatip okullarının kapısı da açıldı. Behçet Kemal Çağlar’ın 7. Büyük Kurultay’da yaptığı konuşma ve kurultayın bütün tutanakları, günümüz için ders alınacak nitelikte:
“Bir kere şurasını açıkça belirtmeliyiz; memlekette böyle temayüller farzı mahal ekseriyete hâkimse, Parti’nin bugünkü durumunu kurtarmaktansa memleketin yarınını kurtarmak için bu kurtarıcı prensiplerimize sımsıkı sarılmalıyız. Ahdine sadık ve şerefli, ekalliyette (azınlıkta) kalmak hepimizin tereddütsüz tercih edeceği tek yoldur. Taassup, şehirlerin Sünni ve Hanefi mahdut kalabalıklarında varsa vardır... Veyl o gafillere ki, kendi batıl zanlarını çok anlayışlı, çok görgülü bir milletin mutlak arzusu zan etmektedirler: Biz hepimiz Atatürk’ün çocuklarıyız. Kurtarıcı devrimleri beklemek için yaşıyoruz. Hayatımızın başka bir hikmeti yoktur!”

‘TÜRK MİLLETİNDEN ÖZÜR DİLERİM’

Atatürk’ün meclislerinde bulunarak, yakından tanıma şansına sahip olan Çağlar, Günaltay Kabinesini de tenkit ettiği TBMM’deki istifa konuşmasını şöyle sonlandırır: “Bu mücadelenin en iyi yerlerinden birinin bu kürsü olduğunu bilmez değilim. Fakat saflarından ayrılıp, külfetlerinden sıyrıldığım bir kütlenin nimetlerinden faydalanmakta devam etmeye benim vicdanım ve ahlakım müsait değildir! CHP’nin namzedi olmak sayesinde kazandığım milletvekilliğinden istifa kâğıdımı işte şimdi reisliğe veriyorum. Bu kadro içinde, gönlümün istediği kadar faydalı olamadığım büyük Türk milletinden ve cefakeş Erzincan halkından alenen özür dilerim.”
Behçet Kemal Çağlar, partisinden ve milletvekilliğinden istifasından sonra, Robert Kolej’de öğretmenlik, Kurucu Meclis Üyeliği, TRT Yönetim Kurulu Başkanlığı, Akbank Neşriyat Müdürlüğü, TRT Program Uzmanlığı görevlerinde bulundu. İstanbul Radyosunda “Edebiyat Dünyamız” ve “Bitmez Tükenmez Anadolu” programlarını hazırladı, yönetti ve sundu. Önemli bir dönemde, tarihe imza atmış milli şairimiz Behçet Kemal Çağlar, 24 Ekim 1969 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrıldı.
İnsanlık ve uygarlık aşığı Mustafa Kemal devriminin yürekli ve inançlı askerinin şiirimizdeki yeri de, devrimimizdeki yeri de yaşayacaktır.

Sonraki Haber