Devrimle adına kavuşan şehir: Beijing (2) Saygı, çalışkanlık, disiplin ve üretim devrimi

Geçen hafta şehrin kalbi Tiananmen Meydanı’nın dünyanın en büyük alanı olduğunu yazmıştık. Bu alanda yerli ve yabancı ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken iki yer Mao’nun anıt mezarı ve Çin’in son imparatorluk sarayı olan 'Yasak Şehir'.

Turistler fotoğraf çektirmek için Çinli askerlerin yanına yanaşamıyor ama Ming mezarlarındaki bu çok genç asker kurala uymadı.

Çin Halk Cumhuriyeti'ndeyiz. Beijing gezimiz sürüyor.

Neredeyse her Beijing fotoğrafını süsleyen “Yasak Şehir” ana giriş kapısının üzerinde büyük bir Mao fotoğrafı, bir tarafında “Yaşasın Çin Halk Cumhuriyeti” pankartı diğer yanda da “Yaşasın Dünya Halklarının Birlikteliği” pankartı asılı.

YASAK ŞEHİR

Dünyanın en büyük ve en iyi korunmuş ahşap binalarına sahip olan “Yasak Şehir”, UNESCO dünya mirası listesinde yer alıyor. Saray inşaatı 1406 yılında Ming hanedanı zamanında başlamış, 200 bin işçinin çalışmasıyla tam 14 yılda tamamlanmış. İnşaat sırasında kazılan toprakların yığıldığı tepe, Jingshan tepesi, artık Beijing şehri içerisinde. Ming ve Qing hanedanları tarafından saray olarak kullanılan bu devasa sarayda 24 imparator yaşamış.

Tiananmen Meydanından Yasak Şehre giriş Meridyen kapısından yapılıyor

1911 devriminin ardından “Cumhuriyet”in kurulmasıyla son imparator Puyi, tahtını terk etmek zorunda kalmış. Çin’in imparatorluk devri sona erdikten sonra sarayda kimse oturmamış. Toplam 980 binası ve 9371 odası olan saray, 720 000 m2’lik bir alana yayılmış durumda. Bir günde gezmek çok zor. Sarayın her bir binası kâinatın enerjilerini dengelediğine inanılan Feng Shui’ya göre yerleştirilmiş. Saraya dört ana yönü temsil eden dört ana kapıdan giriliyor. Tiananmen Meydanı’ndan saraya giriş yapılan ana kapı “Meridyen kapısı” ve sarayın en büyük kapısı. Güney yönünde yer alıyor.

Ming mezarlarında sergilenen değerli taşlarla süslü bir imparatoriçe tacı

Saray simetrik olarak ve kuzey-güney ekseninde inşa edilmiş. Bunun nedeni de Çinlilerin imparatorlarıyla ilgili inanışı. Tabii bu inanış dünyadaki diğer imparatorlukların inanışlardan pek farklı değil! İmparatorlar öncelikle “Tanrının oğlu” ya da “gölgesi” oluyor, dünyanın merkezi de o imparatorun yaşadığı yer oluyor. Çinliler de imparatorlarının tanrıların yaşadığı gökyüzünün (kâinatın) oğlu olduğuna ve dünyanın merkezinin de Yasak Şehir olduğuna inanıyor. Zaten sarayın bahçesinde dünyanın tam ortasını gösteren bir taş var.

MİMARİSİ İLE BÜYÜLÜYOR

Yasak Şehir, Çince “Zijin Cheng” demek. “Zi” mor demek ve Çin astrolojisine göre imparator yıldızı olan Kuzey Yıldızı’nı belirtiyor. Jin “yasak”, “Cheng” ise şehir demek. İmparatorun izni olmadan saraya giriş çıkış yapılamadığı için “yasak” deniyor. Bugün ise sadece “eski saray- Gùgõng” deniyor.

Yasak şehir yapılmadan önce şimdiki sarayın hemen kuzeybatısında Cengiz Han’ın oğlu olan Kubilay Han’ın da yaşadığı bir saray varmış ama Ming hanedanı yönetimi ele geçirince orasını yerle bir etmiş, yerine “Yasak Şehir” inşa edilmiş.

Yasak şehirdeki her şey müthiş! Mimari açıdan büyüleyici. Sembollerin çok önemli olduğu Çin kültürüne göre yapılmış her şey. İmparatorun üstünlüğünü ve büyüklüğünü vurgulayan altın renkli tavanlar, mutluluk ve refahı vurgulayan kırmızı renkli direkler, duvarlar, süsler görüyoruz. Mermer, ahşap ve bronz oymalar o kadar ince detaylarla bezenmiş ki saatlerce değil günlerce kalınabilir bu sarayda. Çatılardaki koruyucu ejderhalar ve turna kuşlarını da unutmuyoruz. Muhteşem panolar ya ipek kumaşlar üzerine boyanmış ya da nakış yapılmış ya da ahşaptan oyulmuş. Heykeller, süslemeler, giysiler ve Çin mobilyaları her şey inanılmaz güzel.

Yasak Şehir'de iki merdivenin arasındaki mermer oyma

SARAY BİNLERCE KİŞİNİN YAŞAM YERİ OLMUŞ

Saray, imparatorun haremindeki yaklaşık 3000 kadın (konkubin), sarayın günlük işlerinin akışının ve düzeninin kontrolünü sağlayan 70 000 hadım harem ağası, binlerce hizmetçi ve 100’den fazla aşçı dışında bir de imparatorluk yönetimindeki görevliler için bir yaşam yeri olmuş. Tabii kölelerin ve kulluk düzeninin sırtında yükselen “muhteşem imparatorluk” harem kadınlarının acılarına da dışarıdaki halkın sefaleti ve yoksulluğuna da kulaklarını tıkamış, gözlerini kapatmış! Bir köşede gördüğümüz kuyu kadınların dramının bir küçücük göstergesi olarak kalmış. Kuyu cezası kadınları cezalandırmak için kullanılan yöntemlerin biriymiş. Ya kadının kendisini kuyuya atması istenirmiş ya da birisi tarafından atılıverirmiş.

ÇİN’İN MAO SEVGİSİ

“Yasak Şehir” Çin’in imparatorluk geçmişini gösteren bir müze. Bu müze Çin’in güçlü devlet geleneği temellerini de gösteriyor. Bugünün temelinde dünkü Çin var. Bugünkü Çin geçmişini, o dönemin güç, kültür ve tarihi köklerini, sembollerini reddetmiyor. Devrimle gelen büyük toplumsal değişimde eski Çin’in kültürel zenginlikleri ve güzellikleri tutulmuş, kulluk ve kölelikle yoğrulmuş feodal Çin yok edilmiş! Çin yönetimi ve halkı ne geçmişiyle kavga ediyor ne de ülkeyi emperyalizmin işgalinden kurtaran, halkı özgürleştiren Mao ile! Geçmişinin sembolik öğeleri gururla bugüne taşınmış, eminim yarına da taşınacak. İlk gittiğimde her bir takside, insanların bileziklerinde, kolyelerinde, evlerinde, okullarda, yaşlılar evlerinde Mao’nun fotoğrafları olan nazarlık gibi şeyler görmüş, etkilenmiştim. Mao sanki bir “kurtarıcı, koruyucu melek” gibiydi Çinliler için. Daha sonra farklı bölgelere yaptığımız gezilerde de bunu gözlemledim. Ne Mao’nun anıt mezarı önündeki kuyruklar kısalmıştı ne de halkın Mao sevgisi yok olmuştu.

Ming mezarları girişi

ÇİN’DEN DERS ALINMALI

Geçen akşam bir Türk televizyon kanalında bir program yöneticisinin gülerek “Atatürk’ün öldüğü gün neden her yerde saygı duruşu yapılsın, istemeyen saygı göstermez, demokrasi var, eğer herkes saygı göstermeye mecbur olacaksa bu demokrasi olmaz” gibilerden bir yorumunu duydum ve dondum. Vatanını emperyalist işgalden kurtarmış, halkını kul yerine vatandaş yapmış ulusal kahramanına saygı duymamayı demokrasi zanneden bu insanlar Çin’e gitsinler. Ülkenin kurtarıcısıyla kavga etmek yerine saygı, çalışkanlık, disiplin ve geçmişten ders alarak nasıl bir gelişme gerçekleştirilmiş görsünler. 1995’te apartmanlara çıkış merdivenleri elektriksizdi ama aynı apartmanların giriş katlarında lamba eşliğinde insanlar atölyelerde iç çamaşırı, pijama, nakışlı havlu üretimi yapıyordu, yaşlı evlerinde yaşlılar alçı figürleri boyayıp ihracat için hazır hale getiriyordu. Bugün Çin dünyanın en büyük ekonomilerinden. Ders almalı.

İMPARATORLUK DÖNEMİNDE SEFALETE TANIKLIK EDEN QİANMEN

Tiananmen meydanının diğer bir köşesi eski Beijing sokaklarının olduğu ve imparatorluk Çin’inde sefalete tanıklık etmiş Qianmen. Son gidişimizde cadde yenileniyordu. Sadece yayalara açık ve her iki yanında hem geleneksel hem de modern alışveriş yapılabilecek mağazalar, lokantalar olan bu caddede bir de kısa bir tramvay var. İstiklal Caddesine benziyor. Her yerde Amerikan hızlı yiyecek zinciri Mc Donalds açılmış ama bir de Çin’deki karşılığı var. Meşhur Beijing ördeği artık “hızlı yiyecek” sınıfında hazırlanıp müşterilere sunuluyor. Lokantaların kocaman pencerelerinden pişen ördekleri, nasıl hazırlandığını herkes görebilir.

Yasak Şehir'de dünyanın merkezinde

BEİJİNG’İN HUTONGLARI

Binlerce yıllık dar sokaklar, çıkmazlardan oluşan yerleşimlerin Çin’deki adı “hutong”. Ortada bir avlu etrafında dört köşede dört ev anlayışıyla yapılmış hutongların büyüklüğü zenginlikle orantılıymış ama yoksul mahallelerinde dahi minik bir avlu ve dört köşe yerleşime uyulmuş. Gün ışığından daha fazla faydalanabilmek için dar koridor gibi sokakların girişi hep güneye yapılmış. 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla çok kötü durumdakiler yıkılmış, diğerleri düzenlenmiş bugüne kadar gelmiş. Halen şehir halkının yarısı hutonglar da yaşıyor ama son gezimizde “modernleşme” hastalığının Beijing’i de sardığını gördük. Özellikle merkezdeki “rantı yüksek” bölgelerdeki hutonglar yıkılıyor yerine modern gökdelenler yapılıyor. Ancak o bölgedeki eski hutonga ait korunabilecek tapınak, örnek bir ev kültür mirası olarak mutlaka korunuyor.

Bazı hutonglarda bisiklet taksilerle dolaşılabiliyor, güler yüzlü ailelerin işlettiği ev lokantalarında yemek yenebiliyor.

996 yılında yapılan Niujie Camii Cengiz Han tarafından yıkılmış, ancak daha sonra 1446'da hiçbir çivi, metal kullanılmadan yeniden inşa edilmiş, caminin fotoğrafını gördüğünüz Çin dokulu minaresi de çok ilginç

MİNG MEZARLARI

Beijing yolunda Ming Hanedanının 13 imparatorunun gömülü olduğu Ming mezarlarını da ziyaret ettik. İlk imparator 1409 da gömülmüş, son imparator ise 1639’da. Toplam 13 imparator, 23 imparatoriçe, 2 prens, 30 imparator karısı ve bir imparator kölesinin gömülü olduğu mezarlık 120 km2’lik bir alana yayılmış ve muhteşem bir yer.

Beijing’de o kadar çok gezilebilecek yer, müze, park bahçe var ki ben de sadece gördüğüm yerlerden bazılarını aktarabildim. Her gidişimde yenilikler gördüğüm, kültürüyle, üretim bilinciyle, çalışkan insanlarıyla beni etkileyen bu ülkeyi yeniden görmek isterim. Sağlıcakla kalın.

İmparatorluktan günümüze gelen Çin operası

Ming ve Qing hanedanlarından bu yana yaşayan Çin operası tiyatro, pandomim, müzik, akrobasi karışımı bir gösteri sanatı. Oyun geleneksel efsaneler, tarihi olaylar üzerine kuruluyor. Oyuncuların giysileri, makyajları gibi müziklerde çok özel. Danslar ve akrobatik hareketler müthiş. Biz de ünlü Beijing operasından bir bölümü Liyuan Tiyatrosu’nda izledik. Gösteri başlamadan fuayede sanatçıların hazırlanışını ve yüz makyajlarını yapmalarını izlemek çok güzel. Sahneye yakın yerlerde çay ve çerez servisi yapılan masa başı bölümler oluşturmuşlar. Çaycının büyük bir ciddiyetle, emziği upuzun bir ibrikle yeşil çay sunumu hoş. Arka bölümlerde ise numaralı koltuklarda oturularak izleniyor. Sahne yanındaki ekranlarda operada geçen sözler İngilizce yazılıyor, isterseniz kulaklıklardan belli dillerde tercümesini dinleyebiliyorsunuz. Çince bilmesek de gösteri, o kadar canlı, güzel ve büyüleyici bir şekilde sunuluyor ki her şeyi anlıyorsunuz.

Ünlü savunma duvarı: Çin Seddi

Badaling, Çin Seddi

Beijing’e gelince mutlaka yapılması gereken şeylerden biri 6000 km. uzunluğundaki ünlü savunma duvarı Çin Seddi’ne tırmanmak olmalı. Biz, Beijing’e yaklaşık 1,5 saat uzaklıktaki onarılmış ve en iyi durumda olan Badaling bölgesine gittik. Burayı ziyaret eden Nixon, Mandela ve Kraliçe II. Elizabeth gibi 370 yabancı devlet başkanı ve ünlü arasındaki yerimizi aldık.

Çin Seddi’nin yapımı İ.Ö 200 yılında Çin’in ilk imparatoru ve Qin hanedanı kurucusu Qin Shi Huangdi zamanında başlamış. Ming hanedanı zamanında yeni eklemeler yapılmış ve 1400-1600 yıllarında duvar 6000 km. uzunluğa ulaşmış. Şimdi göçmenlere karşı yapılan duvarların öncüsü Çin Seddi. Gözetleme kuleleri arasında duvar, yan yana 10 asker veya 5 atın geçebileceği şekilde 4-8 metre genişlikte yapılmış. Orada at koşturmak için çok usta süvari olmak gerekir. Duvar inşaatı sırasında ölenlerin duvar temellerine gömüldüğü anlatılıyor. Farklı Çin hanedanları zamanında yapılmış duvarların ülkedeki toplam uzunluğu 21 148 km.

‘ÇİN SEDDİ’NE ÇIKMADAN KAHRAMAN OLUNMAZ’

Biz, teleferik ile aşağıdan duvarın ortalarında yüksek bir noktaya çıkıp orada dolaşmayı seçtik. Çin Seddi’nin üzerinde yürümek inanılmaz etkileyici. Etrafınızdaki kalabalığı yok sayabilirseniz kendinizi bir anda 1400 yıllarındaymışsınız gibi hissedebilirsiniz. Yerin eğimine göre bazen çok dikleşen duvarda yukarı doğru tırmanmak zor ama aşağı doğru yürümek de hiç kolay değil. Çok yorucu. Merdivenlerle gözetleme kulelerine çıkılabiliyor. Etraf son derece dağlık ve boş bir arazi. Çinliler küçücük bebekleri, tekerlekli sandalyedeki yaşlıları ve gençleriyle iyi kondisyon isteyen bu duvarlarda geziyorlar. Bizim gibi turistlerle eğlenip fotoğraf çektirmek istiyorlar. Başkan Mao “Çin Seddi’ne çıkmadan kahraman olunmaz” demiş. Belki de bu yüzden herkes orada, merdivenlerde mücadele ediyor.

Badaling’e giriş kısmında minik bir alışveriş cenneti var. İşportacılar, minik dükkanlar. Ne acıdır ki bizim gruptaki bazı “kültür işçileri” de Çin Seddi’ni ve kahramanlığı bir yana bırakıp işportacılardan alışveriş yaparak zaman geçirmek istediler.

Sonraki Haber