‘Dijital çağ tekeli kırdı’

Müzisyen Merve Gündoğdu, sözleri ve besteleri kendisine ait olan şarkılarıyla beğeni toplayarak yüz binlerce dinleyiciye ulaştı. Merve Gündoğdu ile müziğini, dijital çağı ve müzik sektörünün durumunu konuştuk

Müzisyen Merve Gündoğdu, sözleri ve besteleri kendisine ait olan şarkılarıyla beğeni toplayarak yüz binlerce dinleyiciye ulaştı. Edebiyatla yakından ilgilenen hatta bir şiir kitabı çıkarmayı planlayan Gündoğdu; hayata bakışı, “ünlü şarkıcı” olmakla ilgili düşünceleri ve sanat dünyasının içinde bulunduğu sistemi sorgulayan duruşuyla kendine özgü bir çizgi izliyor. Gündoğdu ile müziğini, dijital çağı ve müzik sektörünün durumunu konuştuk. Söyleşimizi sunuyoruz.

- Şarkılarınızda, “gerçek aşk”ı konu edindiğinizi söylüyorsunuz. Yozlaşan ilişkiler ve bunlar için yazılan sözlerin karşısında sizin şarkılarınız hangi aşkları anlatıyor?

Dünya kirlendikçe içindeki insan da lekeleniyor. Duygu ve tutumlarındaki samimiyeti, hakikati yitiriyorlar çoğu zaman. Fakat her şeye rağmen hâlâ aşka inanan, hislerinde masum kalmayı başarabilmiş, koşulsuz ve tek beklentisi sevgisinin karşılığını almak olan, hatta bazen karşılıksızlığa bile razı gelen kalplerdeki aşkı yazmaya özen gösteriyorum. Benim şarkılarımdaki âşıklar, masallar âleminin cesur ve güzel kahramanları.

- Edebiyatı sevdiğinizi biliyoruz. En çok okumayı sevdiğiniz yazarlar, şairler kimler?

Sanatın bahçesinde boy vermiş, köklü ve çok dallı bir ağaç gibi edebiyat. Üzerine konan kuşlara benzetiyorum şair ve yazarları. Ve elbette bazılarının sesi daha yakın geliyor kalbime. Benim için içlerinden en güzel şakıyanı Didem Madak. Sonra sıralamasız olarak ruhlarını ruhlarıma yakın hissettiğim; Nilgün Marmara, Tezer Özlü, Edip Cansever, Oruç Aruoba, Oğuz Atay, Tomris Uyar ve Nazan Bekiroğlu. Aslında bu liste uzayıp gider ama bu defalık belirttiğim güzel isimleri anmış olayım.

‘MÜZİKLE YENİ BİR SAYFA AÇTIM’

- Müzik yolculuğunuzdan bahsedelim. Şarkıcılığa yöneldiğiniz dönüm noktası neydi?

Kendimi bildim bileli şarkı söylüyor ve yazıp besteliyorum. Çocukluktan gençliğe, oradan yetişkinliğe dek geçen zamanda amatör olarak müzikle ilgilendim. 2019 yılında müzik, artık kendi içimde baskılayamayacağım şiddetli bir istek haline döndüğünde, yıllarca ilmek ilmek işlediğim kariyerimle vedalaşıp, tabir-i caizse tası tarağı toplayıp işten ayrıldım. Aynı yıl içerisinde profesyonel anlamda ilk tekli çalışmamı hazırlayıp yayınladım. Bana bu adımı attıran en önemli duygu, artık kendim için bir şeyler yapmamın vakti geldiği ve hayatı ertelemenin insanın kendisine yaptığı en büyük haksızlık olduğuydu. Hayallerimi gerçeğe döndürmek açısından, hayatımın o ana dek yazılmış kısmına okkalı bir nokta koyup, yeni bir sayfayı çevirdim diyebilirim.

‘SEKTÖR ARTIK KİMSENİN TEKELİNDE DEĞİL’

- Müzik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? İmkanlar ve eksikler neler?

Dijital çağı, her şarkıcının kendi müziğini özgürce, daha geniş bir ağa yayarak, kitlesine ulaştırabilmesi açısından mühim ve etkili buluyorum. Yani bu zamanda bir nevi herkes kendi medyasını yaratabiliyor. Sektör, hali hazırda bazı gruplaşmalar mevcut olsa da, tam anlamıyla kimsenin tekelinde değil artık. Dolayısıyla sesini, sözünü ve müziğini duyurmak açısından müzisyenler adına imkan sağlayıcı. Ancak bu dönem aynı zamanda her önüne gelenin - gerçekten yetenekli ve gelişime açık olanlar hariç - “şarkıcı” olduğu ve adına şarkı diyemeyeceğimiz kuru gürültülerin kulak yorduğu bir dönem olduğundan, müziğin yozlaşmasına ve sanatın ayağa düşmesine neden oluyor. Ayrıca bence eskiye hürmet duyulmalı, hala rağbet görmesi açısından ama yeniye de rağbet olmalı, hürmete zemin oluşturmak için. Burada da, tecrübeli ve piyasada yer edinmiş sanatçıların, arkalarından gelenlere omuz verip destek olması konusu önem taşıyor.

- Dinleyicilerinizden nasıl dönüşler alıyorsunuz?

Üreten bir müzisyen olduğumdan, dinleyicilerimin, şarkılarımda kendilerinden izler bulup benimsemelerinden dolayı mutlu oluyorum. Yazdığım şarkıların birilerinin hislerine sözcülük etmesi, yapılan olumlu ve samimi geri dönüşler, üretimim ve motivasyonum açısından da ilham verici.

- Şarkıcılığınızda Türk müziğinin nağmeleri güçlü şekilde duyuluyor. Bununla birlikte elektronik altyapılar da kullanıyorsunuz. İlham aldığınız sanatçılar kimler?

Güncel soundları takip ederek, yeniliğe açık ancak özü de bozmayacak şekilde ilerlemeyi doğru buluyorum. Türk müziğinin ve duyurmak istediğim kendi müziğimin, ilerlemek istediğim yolda, - müzikal anlamda ürettikleri açısından - önüme ışık tutan öncüleri Sezen Aksu, Yıldız Tilbe, Mabel Matiz ve Sagopa Kajmer’dir.

- Yeni projelerinizden bahseder misiniz?

Yakın zamanda “Allah Tarafından” isimli tekli çalışmam yayınlandı. İlerleyen süreçte yeni bir proje için çalışmalara başlamayı planlıyorum. Bunun yanı sıra çeşitli illerde sahne ve etkinlik takvimi hazırlıyoruz. Aynı zamanda uzun yıllardır şiir yazıyorum ve dünyaya benden bir izdüşüm bırakmak adına, yazdığım şiirlerimi bu yıl içerisinde kitaplaştırmayı düşünüyorum.

‘ARKA PLANDA NEMALANANLAR ÇOK’

- Biraz da suya sabuna dokunalım. Belediyelerin halkın parasından oluşan bütçelerinden, ünlü şarkıcılara astronomik rakamlar ödemesini, özellikle bunu milli bayramlarda yapmalarını haberleştirmiştik. Bir şarkıcı olarak popülerlik ve ünlü olmak hakkında düşünceleriniz neler? Şarkıcıların ünlülüğünden kimler yararlanıyor?

Hazır suya sabuna dokunuyorken, bana dokunmayan yılanların yaşamasından yana olmadığımı da samimiyetimle paylaşmak isterim. Belediyelerin sanat adına ayrılan bütçeleriyle “halk için” düzenlemiş olduğu etkinlikler, sanatını icra etmek isteyen sanatçılar açısından da kıymetli bir olanak. Ancak popülarite adı altında çoğunlukla aynı isimlere yer verilmesi ve sizin de değindiğiniz üzere bu isimlere devasa rakamlar ödenmesi, arka planda bundan nemalanan insanların sayısının fazla olduğunu ve sanatçılar genelinde fırsat eşitliliğinin yerini, çifte standartın aldığını apaçık gösteriyor.

‘SİSTEME DÜZENLEME ŞART’

Ayrıca bu sorun sadece belediyeler için değil, özel organizasyonlar için de geçerli. Yaşam idamesini güçlükle sağlayan, müziğini yapamaz durumda olan nice sanatçı varken, yarattıkları sistem ne reva, ne de hak değil. Bu iki taraflı usulsüzlüğe karşı yaptırım ve düzenleme sağlanması şart. Bana gelince, her şarkıcı gibi ben de sesimin, sözümün geniş kitlelere yayılmasını, şarkılarımın hep bir ağızdan söylenmesini hayal ediyorum ancak kendim ve şarkılarım için ille de herkese ulaşmalı diye bir gayem yok. Alıcısına ulaşsın yeter, bu daha güçlü bir sonuç bence. Şarkıcıların ünlülüğünden maddi ya da manevi çıkar güden, özel ya da tüzel herkes bir şekilde fayda sağlayabilir ama şarkıcılığının ününü kötüye kullanan da en az diğeri kadar tehlikeli. Şan, şöhret gibi kavramlar dünyalık, gelip geçici nihayetinde. Dileğim, her insanın öncelikle kalbini koruyup kollaması, ruhuna özen göstermesi...

Sonraki Haber