Dijital veriyi üreten kaynak insandır

Dijital veriyi üreten kaynak insandır

CENGİZ KÖSE

İçinde bulunduğumuz dönemin gidişatına ve dünyanın hızla değişimine, dünya kamoyu nasıl tepki veriyor? Dünya nüfusunun nabzı hangi araç ve yöntemlerle ölçülüyor?
2018’de iklim sorunu, 2019’da yeni nesilin geleceği  (Greta Thunberg), 2020’de Kovid 19 virüsü, 2022’de gıda kıtlığı, 2023’de elektrik kesintisi, umarız o noktaya gelmez 2025’de “3.Dünya Savaşı” gibi olaylar, ‘öngörüler’ ve dönüm noktaları, dünya toplumunun küresel gündemi yapılıyor. Bu global olaylar sebep, süreç ve sonuçları ‘bilinmeksizin’ herkesi aynı konuya, aynı davranışa, aynı düşünceye, aynı tepkiye yönlendiriyor ve ‘zorluyor’. Milyarlarca insan bu gidişatın etkisi altında düşünce, davranış ve tüketim alışkanlıklarını içeren verilerini, hergün ‘özgür iradesiyle’ demokrasiden uzaklaşarak, sanal ortamda algokrasiye teslim ediyor. Yani bölgesel halk egemenliğinin yerini, küresel algoritmanın egemenliği alıyor. Analog dünyanın halk oylarıyla kazanılan demokrasinin yerini, dijital dünyanın kullanıcılarıyla beslenen algokrasi alıyor. 18.yüzyılın paylaşılamayan kaynağı topraktı, 19.yüzyılın kömür ve 20. yüzyılın petroldür diyebiliriz. 21.yüzyılın en değerli kaynağı ise veri oluyor. Çünkü fiziki olmayan kömürsüz, petrolsüz, altınsız ve parasız dünyaya doğru evriliyoruz. Dünya kamuoyu artık sömürülmeye hazır veri kaynağına dönüşmüştür. Her insan bir veri potansiyelidir.                                                                                                         

Küresel finans kapital oligarşisi için ‘bir damla petrol, bir damla kandan daha değerlidir’.
Dijital tekeller açısından 1 saniyelik veri akışı, 1 saniyelik nefesten daha değerlidir. Çünkü veri Userler (kullanıcılar) tarafından ücretsiz üretiliyor, ancak algokrasi onu değere ve metaya dönüştürüyor. Hava doğada bol miktarda hazır olduğundan, ama veri gibi değer ve kâr şeklini alamadığından dolayı ‘değersizdir’. Dijital tekeller veri sömürüsünden elde ettikleri artıdeğeri, dünya piyasasına pazarlayarak, geleneksel kapitalizmin rekabet ortamına da son veriyorlar. 21.yüzyılın muazzam veri birikimi nasıl elde ediliyor?
İnternet dünyasında yaklaşık 1,9 milyar web sitesi mevcut ve bunları kullanıcılar kendi masraflarıyla tasarladılar ve sanal tekellere ücretsiz sundular. Toplamda 5 milyara yakın insan, internet kullanıyor. Bunların neredeyse 1 milyar kullanıcısı Çin Halk Cumhuriyeti’nde, ancak burada kamu yönetimi yabancı dijital tekelleşmeyi ülke içinde önlüyor. Dünyanın geriye kalan bölgelerinde 2,9 milyar insan “offline“ yani internet erişiminden yoksun. Bu da eşitsizliğin bir başka versiyonudur ve hangi bölgeler olduğu tahmin edilebilir.


Bu özetten yola çıkarak, dijital tekellerin muazzam veri birikimi ve sömürü alanı, daha ağırlıklı batı veya “online” dünyası olduğu söylenebilir.
Analog dünyadaki veriyle dijital dünyanın veri farkı nedir? Ya da insan zekâsıyla toplanan veriyle Yapay Zekâ’nın kayıt ettiği verinin özelliği nedir?
Örneğin siyasi partilerin seçim kampanyalarında hangi lider ne kadar izleniyor ve kazanma ihtimali nedir? araştırmasını (sosyal medyada ve TV’de) kıyaslayabiliriz.
Anket şirketleri, seçimlerden önce vatandaşların küçük bir bölümünden (%1’in çok altında), direkt veya telefonla topladıkları bilgileri referans alırlar. Haber TV kanalları izleyici oranlarına göre sonuç çıkarmaya çalışırlar. İkisi de neticede eldeki verilere göre tahminde bulunabilir. Çünkü eldeki veriler ‘gerçek zamana’ ait değil, geneli kapsamıyor ve anlık değişebilir.


Yapay Zekâ ise milyarlarca insanın sosyal medya hesaplarından, 20 yıldır hergün davranış, düşünce, tüketim ve siyasi eğilim alışkanlıklarını kapsayan verileri kesintisiz topluyor.Yapay Zekâ algoritmayla Kim?, Ne?, Nerede? Ne Zaman?, Nasıl?, ve Niçin? sorularını yanıtlayabilecek seviyeye ulaştı. Algoritma’dan elde edilen veriler artık tahmin değil, gerçek sonuçları yansıttığı için, pazarlanabilecek en büyük artıdeğerdir.
Çünkü Yapay Zekâ muazzam veri birikimiyle birey hakkında ‘her şeyi’ öğreniyor. İnsanın hatırlamadığı geçmişi, takip edemediği gerçek zamanı ve öngöremediği “gelecek zamanı” dahi biliyor. Nasıl mı? Geçmişini bilirsem ne yaptığını bilirim, niyetini bilirsem ne yapacağını bilirim, yönelimini bilirsem hedefini bilirim! Dijital tekeller insanı kapitalizmde olduğu gibi, sadece tüketici açıdan değerlendirmiyor. Bireyi biyolojik veri ve sanal meta şekline konumlandırıyor. ‘Online kamuoyu’ her gün ücretsiz veri üreten neo-köle sınıfını temsil ediyor ve dijital tekeller olmadan neo-köleler dünyayla bağ kuramıyor. Görünmez zincirleri dijital tekel ağına bağlanmıştır. 21.yüzyılda dijital tekelleri by-pass edebilecek ve sanal dünyada alternatif ağların inşasını hedefleyecek yeni, bağımsız, bölgesel ve sınıfsal yönelişler doğabilir mi? İnsan beyninde üretilen bilgi veriye, veri metaya ve meta da artıdeğere dönüşüyor. Nihayet dijital veriyi üreten kaynak insandır, yöneten de insan olabilir. Veri insanın kendi mülkiyetidir ve toplumsal mülkiyete dönüştürülebilir. İnsan tekellere veri akışını kesebilir ve kamusal veri platformunu kurabilir.

Sonraki Haber