Dil kırbaç, söz düşünceye ihanettir

Sözcükler, aramızdaki duvarları kalınlaştırmaya hizmet edebilir. Bu yüzden aynı dili konuşanlardan çok aynı ruhu, kültürü paylaşanlar daha kaliteli, daha sessiz iletişim kurabilir. Dil kıymetli bir araç ama bir kırbaç olup düşünceye ihanetin adresi olmaya da açık. Ziya Paşa’nın dediği gibi “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” Yaşamın yorum içeren yansıması olan sanat alanında da eylem önemlidir.

Eylem sözün bittiği yerdedir.

Söylemek ifadelendirmektir. Yapmak olmaktır; en azından yapıyor olmaktır. Üretmektir. Semboller aracılığı ile düşünmek şiirli bir yolculuktur. Şiir, imgelerle düşünmektir. Kanatsız uçmayı düşlemek dertli sonuçlar doğurabilir. Felsefe sanata yönelişin kanatlarıdır. Bilgiye yönelmemiş, duyumlara dayalı arayışlar kontrolsüz araçla yolculuk etmeye razı olmak gibidir. Seçim ve tedbirin bilgiden doğduğu unutulmamalıdır. Ezberle, ezbere sanat yapan tez yorulur. Ahlat meyvayı acul koparanın dili burulur. Dilini bilmeyen derdini bilmez, dert birken bin olur.

"Ezber bozucu, put kırıcı olmak" sanat serüveninde önemlidir.

Sanat; çalışmayı, cesareti, sabrı, şiirli düşünceyi, ifadelendirmeyi, kendini bilmeyi, kendini bulmayı, kendini yapmayı kavratır. Üretimi destekler, yaratmanın, keşfetmenin keyfini yaşatır. Yeni olan kıymetlidir. Yeniden söylenen, en yeniyi arayan en sanatlı olmaya adaydır. Tekrar, sanatı öldürür.

Anlamda kapalılık, yoruma kapalılık anlamı taşımaz.

Yürünen şiirli/sanatlı yolda her birey anlam denizinde bir avcıdır. Işık güneşten, sıcaklık ateşten, sonuç tariften çıktığı gibi sanatın saklı derin anlamları da ona gönül verenler arasından çıkar. Bu çaba, kozmik şuurun, insan şuurunda kavranabilmesinin yollarını aralayacaktır. Sanat bu entelektüel edimi sağlar, sanatlı eserler var eder, değiştirir, dönüştürür, öğretir.

Nominalizm (Adcılık) bir Ortaçağ saplantısıdır.

Tanımlamak bir ölçüde de sınırlamaktır. Kıyaslamak, karşıtlıklar kurmak kolaycılıktır. Öğretme - kavratma tekniği açısından kıymetli olan bu yöntem, yaşamı, sanatı, sanatlı olanı açıklarken zorlanmamıza neden olabilir. Yaşam zıtlıklar üzerine kuruludur algısı; yan yana gelen faklılıkların bir bütünü oluştururken, bir bütünde de farklılıkların varlığını silmeye yetmez. Sanat; bu anlamda "gnosis (bilgi)" tir.

Sanat hakikati arar.

Bilgi, insanoğlunun kayıp hazinesidir. Bilim, sanat, inanç kararlı dengenin habercisidir. Onu çerçeveleyen kusursuzlukta felsefe yer alır. Felsefe varlığın tamamlayıcısıdır. Felsefe yapabilen tek varlık insandır. Sanat felsefenin estetik halidir.

Her ağaç bir çekirdekte tariflidir.

Semboller ormanında yaşadığımızın farkındalığına erişmek, şiirin dünyasını keşfetmektir. Öznel zamandan nesnel olan o destansı ilk zamana gitmektir.

Bilgi, Rönesans'la sır olmaktan çıktı.

Felsefe başta varlık ile ilgilenirken, sonrasında bilginin kaynağı doğası ve kapsamı ile de ilgilenmeye yöneldi. Bilgi, duyuların önünde deneylerle sınandı. Bilgiler arasında bağ ve bağlam kurarak bir disiplin haline dönüştü. "Bilgelik" terazisinde tartılarak tartışılmaya, gelişime açıldı. Süreç içinde bilgi, sır olmaktan çıktı. Gören gözler, işiten kulaklar, araştıran beyinler hakikatin kapılarına yöneldi. Sanatı bilgi alanı olarak gören akıllara hakikatin anahtarları sunulmuştur. Bakmak, istemek, almak için ne duruyorsunuz?

Sonraki Haber