Dış borca batıran model terk edilecek

Merkez Bankası Başkanı bankalarla yaptığı toplantıda cari fazla vurgusunu yineledi. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nebati ise yaptığı açıklama ile açık piyasa ekonomisinde ithal ikameci bir politikanın sinyalini vermiş oldu

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mehmet Ali Akben, Türkiye Katılım Bankaları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İkram Göktaş, Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar’ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda bankacılarla bir araya geldi. Toplantıda küresel ve yurt içi ekonomi, piyasalar ve bankacılık sektöründeki gelişmelerin görüşüldüğü not edildi. Toplantı sonrası yapılan açıklamada, “Karşılıklı görüş alışverişinin yapıldığı toplantı uygulamaların daha verimli hale getirilmesine yönelik olarak oldukça yararlı geçti.” denildi.

BANKALARDA DESTEK İSTEDİ

Toplantıya ilişkin ajanslara sızan bilgilere göre, Kavcıoğlu cari dengenin fazlaya dönmesini takiben enflasyonun da düşeceği konusunda görüşlerini bankacılara aktardı. Piyasa prensiplerine bağlı kalınacağını vurgulayan Başkan Kavcıoğlu’nun, bu konuda “hiçbir şüphenin ve tereddüdün” olmaması gerektiğini aktardı. Toplantıdan sızan bilgilere göre, Merkez Bankası’nın yeni politika konusunda bankaların desteğini talep ettiği ve bazı ekonomist ve akademisyenlerin kamuoyunu yanlış yönlendirdiği konusunda görüş belirtti. Vatandaşların döviz alımlarına ilişkin ise Kavcıoğlu’nun müşterilerin doğru bilgilendirilmesi aşamasında banka şubelerinden de destek istediği belirtildi. Aktarılan bilgilere göre, Kavcıoğlu toplantıda Türkiye’yi “kısır bir döngüde bırakan” yüksek faiz ve cari açık veren tüketime dayalı büyüme modelinin, artık yerini düşük faiz, yüksek istihdam ve üretime dayalı bir büyüme modeline bırakacağını “net olarak” ifade ettiği bildirildi. Kavcıoğlu'nun ayrıca, “Bankacılık sektörümüz dövizdeki volatilitenin altından kalkacak kadar güçlüdür.” mesajı verdiği de not edildi.

PİYASA İÇİNDE İTHAL İKAMESİ

Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Nureddin Nebati ise gelişmeler üzerine piyasalara ve iş dünyasına yönelik mesajlar paylaştı. “2013’ten beri düşük faiz politikamızı her uygulamaya yeltendiğimizde güçlü bir itirazla karşılaştık. Bu sefer bunu uygulamada kararlıyız.” diyen Nebati, Twitter hesabından yaptığı bir dizi paylaşımda şunları kaydetti: “Sadece döviz kurunu baz alan dar bakış açısı yerine büyük bir pencereden değerlendirmemiz gerekiyor. Sadece faiz ve döviz kuru ikilisini esas alan bir makroekonomik yaklaşım yerine düşük faiz yüksek üretim hacmine dayanan temel politika ekseninde yüksek istihdam, yüksek ihracat, düşük cari açık ve düşük dış borç hedeflenmektedir. Düşük faiz avantajı ile birlikte ihracat artışından elde ettiğimiz geliri ithalatımızın en büyük kalemleri olan enerji, ham madde ve ara malı yatırımlarına yönlendireceğiz. Bu sayede hem enflasyon üzerindeki kur baskısını azaltacağız hem de istihdamın artmasını sağlayacağız..” Nebati, bu mesajıyla açık piyasa ekonomisinde ithal ikameci bir politikanın sinyalini vermiş oldu.

MANİPÜLATİF ATAKLAR ZARAR VERMEZ

“Herkesin bildiği gibi ekonomimizin en büyük sorunu cari açıktır. Bu da bizi hep dış borca bağımlı tutmuştur. Mevcut piyasa koşullarında politika faizinin enflasyonun altında tutulmasında herhangi bir sorun yoktur. Talep enflasyonunu azaltmak için faizlerin artırılması gerekirken, küresel salgının neden olduğu arz enflasyonunu azaltmak için faizlerin düşürülmesi gerekmektedir.” görüşlerini dile getiren Bakan Yardımcısı Nebati, mesajlarını şöyle sürdürdü: “Düşük faiz politikamız sonucu TL’ye yapılan manipülatif ataklar ekonomimize ciddi zararlar veremez. Örneğin; bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik oranı yasal ve hedef oranın oldukça üzerindedir. Bunun yanında bankacılık kredilerinin geri dönüşlerinde hiçbir sıkıntı yoktur. Sonkur atağında reel sektörde türbülanslar yaşansa da ekonomimiz tüm gücünü korumaktadır. 2013’ten beri düşük faiz politikamızı her uygulamaya yeltendiğimizde güçlü bir itirazla karşılaştık. Bu sefer bunu uygulamada kararlıyız.”

DÖVİZ POZİSYONUNDAKİ İYİLEŞME SÜRÜYOR

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası finansal istikrar raporunu yayımladı. Raporda reel sektörün döviz pozisyonundaki iyileşmenin sürdüğü bildirildi. Raporda mayıs ayında yayımlanan son rapordan bu yana, iktisadi faaliyetteki güçlü toparlanma eğiliminin aşılamanın hızlanması ve dış talebin desteği ile sürdüğü ifade edildi. İhracattaki canlı seyrin ve turizm sektöründeki toparlanmanın cari işlemler dengesindeki iyileşmeyi de desteklediği vurgulandı. İktisadi faaliyetteki güçlü seyrin reel sektör firmalarının ciro, kârlılık ve likidite göstergelerine olumlu yansıdığı belirtilirken salgınla birlikte artan reel sektör ve hanehalkı borçluluk oranları salgın öncesi seviyelerine gerilediği söylendi. Raporda hanehalkı finansal varlıklarının yükümlülüklerine göre daha fazla artmasının bireylerin borç ödeme kapasitesini desteklediği belirtildi. Raporun Merkez Bankası Başkanı imzalı önsözde 2021 yılında kredi büyümesindeki yavaşlamanın temelde ticari kredilerden kaynaklandığı, para politikasında yakın dönemde yapılan güncellemeler sonrasında ticari kredi büyümesinin toparlandığı ifade edildi. Cari denge ve enflasyon görünümü için önem arz eden bireysel kredi büyümesine yönelik güçlendirilen makroihtiyati çerçevenin etkilerinin de yakından takip edildiği söylendi. TCMB, bankacılık sektörü yabancı para likidite göstergelerinin Mayıs 2013’te “taper tantrum” olarak bilinen finansal çalkantıya göre daha iyi durumda olduğu değerlendirmesini yaptı.

2003-2013 DÖNEMİ İNCELENMELİ

Piyasalarda yaşanan sarsıntı ile birlikte ana akım iktisatçıların görüşleri dışında ekonomide girilen yeni rotaya ilişkin farklı görüşler de gündeme gelmeye başladı. Merkez Bankası'nın “fiyat istikrarı” görevine ilişkin yapılan yorumlara değinen iktisatçı, girişimci Günhan Karakullukçu, şunları söyledi: “Merkez Bankası (TCMB) Kanunu madde 4 çok dar bir açıdan algılanıyor. Nominal ve nisbî fiyat istikrarı bir bütündür. TCMB madde 4'te kastedilen 'fiyat istikrarı' nominal ve nisbî fiyat istikrarını kapsar. Nominal fiyat istikrarını sağlamak için nisbî fiyat istikrarın darmadağın edebilirsin demiyor kanun.” Yale Üniversitesi'nden ekonomi yüksek lisansı bulunanKarakullukçu, Twitter hesabından yaptığı değerlendirede, “2003-2013 döneminde TCMB, madde 4'e, kendi kanununa muhalefet etti. Suç işledi. Nominal fiyat istikrarını sağlayacağım diye nisbî fiyat istikrarını darmadağın etti. TL değerlenirken 'bir şey yapamam' diye yalan söyledi. Yapacakları vardı. Ama, teammüden yanılttı muhataplarını... Darmadağın olan nisbî fiyat istikrarı neticesinde kaynak dağılımları çarpıklaştı. Türkiye, uzun vadede sürdürülemez bir iktisadî güzergaha girdi. Uluslararası ticarete konu mal ve hizmet üreten sektörlerden devşirilen kaynaklar uluslararası ticarete konu olmayanlara tahsis oldu. Mugalata yaşananların, olan bitenin üzerini örtemeyecektir. Türkiye bütün bunları konuşacaktır. Herkes üzerine düşen sorumluluğu kabullenmek zorunda kalacaktır. İki yanlışın bir doğru etmediği tabii ki anlaşılacaktır.” ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber