Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Esad’ın muhalefetle anlaşması ön şart değil
Dışişleri Bakanı Fidan Türkiye Suriye ilişkilerinde normalleşmeyle ilgili önemli ayrıntıları paylaştı. Fidan ‘şaka değil’ diyerek nükleer savaş uyarısında da bulundu
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, nükleer risk olduğunu belirterek, “Bu bir şaka değil.” diye uyardı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olası görüşmesine ilişkin, “Suriye tarafı hazır ve açık gözükmüyor.” dedi. Esad’ın muhalefetle anlaşmasının Türkiye için bir ön şart sağlamadığını kaydetti.
Biden’ın füze kararını ise Trump’la almadığı görüşünü dile getirdi.
Fidan gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Fidan gazetecilerin sorularını yanıtladı. Rusya Devlet Başkanı “küresel savaş” ifadesini kullandığı hatırlatıldı.
“Size göre küresel savaş var mı? Nükleer doktrini onayladıktan sonra dört maddenin üçü yerine gelmiş vaziyette. Pentagon, balistik füzeleri kullandığını önceden bildirdiğini ifade etmesine rağmen, siz bir nükleer doktrinin hayata geçirilme riskini görüyor musunuz? Küresel savaş başladı mı ve nükleer savaş tehlikesini ne kadar gerçekçi buluyorsunuz doktrin çerçevesinde?” diye soruldu.
Fidan özetle şunları kaydetti:
“Putin'in ifade ettiği küresel savaş riski, -tabii ki savaşı geniş manasıyla kullanmak koşuluyla- sürekli bizim de uyardığımız bir konu. Ukrayna'da devam eden savaşın, Gazze'de devam eden savaşın artık fay hatlarını giderek derinleştirdiğini ve belli aktörleri bir araya getirdiğini, kutuplaşmanın arttığını görüyoruz. Dolayısıyla belli kanatlar artık birbirini gözlemeye başlıyorlar. Bu manada bir küresel yaygınlaşma var.
"Şimdi yani Kuzey Kore'nin dünyanın öbür ucundan savaşa aktif taraf olmasını görüyoruz askerlerini göndererek. Amerika'nın baştan beri gönderdiği silahlar, Avrupa'nın gönderdiği silahlar, savaşa açıktan taraf oldukları bir durumu ortaya çıkardı. Şu anda hem ekonomik hem siyasi hem de sıcak savaş olarak devam eden topyekûn bir mücadele var.
"Bunu kelimenin geniş anlamıyla bir küresel savaş olarak nitelendirmek mümkün. Önemli olan bunun şiddetinin artmaması. Belli yerlerdeki ekonomik ve siyasal savaşın, sıcak savaşa dönüşmemesini emin etmek. Şimdi her iki taraf da elini yükselterek bir gerçekliği ortaya koyuyor.”
SIKINTILI BİR KONU
Fidan, Biden’ın füze kararının ise Trump ile alınmadığı görüşünü dile getirdi. Fidan şunları söyledi:
“Demokratların belli konularda atmak istedikleri adımları, şimdi seçim baskısı olmadan attıkları kanaatindeyim. Burada nükleer bir risk var mı? Açıkçası nükleer adı konuşulmaya başladığı andan itibaren nükleer risk oluşur. Adam şunu söylüyor: ‘Siz benim topraklarımın içerisinde benim tolere edebileceğimden daha fazla füze ve saldırı yaparsanız, benim bunu durdurmamın yolu, elimdeki araçlarla olmuyorsa, diğer bir üst aracı kullanırım’. Bunu açıktan söylüyor. Bu bir şaka değil. Karşı taraf ise ‘Senin elinde nükleer silah var, sen beni nükleerle tehdit ediyorsun diye istediğin yeri işgal etmene de ben izin vermem’ diyor.
"Oldukça sıkıntılı bir konu. Tabii Batılıların en çok endişe ettikleri konulardan biri de Rusların bu kadar asker karşılığında Kuzey Kore'ye ne verdikleri veya verecekleri konusu. O şunun için önemli. Eğer Kore yarımadasında, bölgede şu anda inşa edilmiş mevcut dengeyi bozacak bir oyun değiştirici hamle yapılmış olursa, bu sefer yani Amerika için, Batılılar için yeni bir ilave cephe daha açılmış olacak. Yani bu cephe illa sıcak savaşın olduğu bir cephe olmasa da ama sıcak savaşa hazır olmayı gerektirecek. Güney Kore'ye de daha farklı kabiliyetleri kazandırmayı gerektirecek bir yaklaşma olacak.”
RUSYA-ÇİN YAKINLAŞMASI
Amerikalı eski Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in, “Bizim bir numaralı önceliğimiz ne yapıp edip Rusya ile Çin'in bir araya gelmesini önlemek” dediğini anımsatan Fidan ABD’nin önümüzdeki dönemde izleyeceği politikalarla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:
“Cumhuriyetçiler Çin'e yönelik yoğun baskı politikasını tercih eden taraftalar. Demokratlar ise neredeyse bir rejim değişikliğine gitmeyi arzulayacak kadar Rusya’ya baskı yapılmasından yana. Şimdi, Çinliler de Amerikan yönetimlerinden payına düşen gerilimi alıyorlar. Ruslar zaten aldılar. Biden giderayak daha ileri tedbirler geliştiriyor. Netice itibarıyla Rusya ve Çin’in şu anda Amerika'ya karşı daha farklı iş birlikleri arayışı içinde olmasını gerektirecek sebepleri bizzat Amerika üretiyor. Şimdi ABD bunu ne tür bir politikayla ya da hangi diplomatik adımla başarabilecek, onu göreceğiz. Bu adımların her biri bizi yakından ilgilendiriyor. Bunu çok yakından takip ediyoruz. Benim gördüğüm kadarıyla Trump’un dört beş hamlesi olabilir. Her bir hamlenin de kendine göre artıları eksileri var.”
AMERİKA ARAYIŞA GİREBİLİR
Rusya ile yeni Amerikan Yönetimi arasında Suriye konusunda birtakım pazarlıklar olabileceğine dönük iddiaları da değerlendiren Fidan, “Ukrayna-Rusya savaşında bir donma ya da yumuşama olursa, Suriye meselesinde de belki başka konuları konuşabilirler. Yani bu, ihtimal dışı değil. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Amerikalıların tabii bölgeden çıkarken üzerine yatırım yaptıkları aktörün zarar görmesini önleyecek birtakım arayışlara girmeleri de pekâlâ mümkün.” dedi.
“Esad rejimiyle, istihbarat birimleri haricinde, diplomatik yönden herhangi bir temas söz konusu mu” diye de soruldu. Fidan şöyle yanıt verdi: “Suriye tarafı, özellikle şu süreç içerisinde belli konuları çok fazla değerlendirmeye hazır ve açık gözükmüyor. Yani kendi muhalefetiyle görüşmeye bile açık değil. Ben bunları anlattığım zaman, ‘Türkiye, Esad'ın muhalefetle anlaşmasını ön şart koşuyor’ diyenler oluyor. Hayır, bu bir ön şart olarak değil. Ama benim sorunumu halletmesinin yolu pratikte bu türden bir şeyden geçiyor. Yani bana şöyle demesi çözüm değil: ‘Ya biz seninle anlaşalım, sen bana güven. Ben terörle mücadele edeceğim, sen de benim sınırlarımdan çık, gerisine karışma’. Çünkü bunun gerçeklikte hiçbir bir karşılığı yok.”
REJİM DEĞİŞİKLİĞİ
Fidan, ilişkilerin normalleşmesinde Rusya’nın ya da İran’ın bir rolü olma ihtimaline ilişkin de şunları söyledi:
“Suriye'ye yapacağı telkinle de biraz alakalı bir konu. Ne yönde telkin yaparlar, nasıl yaparlar? Açıkçası görüştüğümüz zaman onlarla konuşuyoruz. İran’ın Suriye'deki önceliklerinin arasında Türkiye ile Suriye'nin normalleşmesi yok. Rusya açısından da şu anda bölgede zaten bir ateşkes olduğu ve ciddi bir tehdit çok fazla kendini göstermediği için, o türden bir konu gündemde yok. Biz Türkiye olarak bu hususta iyi niyetimizi ortaya koymuş bir ülkeyiz. Yani bizim saldırganlık veya işgal gibi bir derdimiz yok. Rejim değişikliği gibi bir derdimiz yok.”
ÜÇLÜ İŞBİRLİĞİ
“Suriye, Irak ve Türkiye üçü birbirine kara hududu olan ülkeler. Üç ülkenin de bir araya gelip belli konuları daha yapısal şekilde konuşmaları gerekiyor. Arap Baharı’ndan önce bu vardı. Şimdi yeniden hareketlendirmek gerekiyor. Özellikle Irak ve Suriye arasındaki sınır güvenliği fevkalade önemli. Terörle mücadele, silah kaçakçılığını engellemek önemli. Bu konuda Irak'ın da çok muzdarip olduğu konular var. Yani bir üçlü işbirliği mekanizmasını biz açıkçası destekliyoruz.”