Dışişleri Bakanı Fidan'dan BRICS açıklaması

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin dış ticaret hacminin en yüksek olduğu iki ülkenin Çin ve Rusya olduğunu belirterek, Türkiye'nin BRICS üyesi ülkelerle görüşmeler ve müzakereler yaptığını kaydetti

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Habertürk canlı yayınında kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Fidan, Türkiye'nin BRICS'e katılmasını "eksen kayması" olarak görenler olduğunu ancak Türkiye'nin dış politikasında eksen kaymasını gündemden çıkaralı çok uzun zaman olduğunu, Türkiye'nin BRICS meselesine bakarken özellikle alternatif ekonomik platformların dünyada nasıl şekillendiğini çok yakından takip ettiğini belirtti. Fidan, BRICS'in G7'nin bir alternatifi olup olmadığına ilişkin soruya, "G7 daha fazla siyasi konuların, aynı stratejik hedefleri, aynı medeniyet alanını düşünen ülkelerin bir araya geldiği bir yer. BRICS ise biraz da o noktada ekonomik amaçlı başlamış bir platform, bir kural temelde yapısal bir hali yok" yanıtını verdi.

'DIŞ TİCARET HACMİ EN YÜKSEK İKİ ÜLKE'

BRICS'in AB'ye göre bütün medeniyetleri, ırkları, dinleri içerisinde barındıran bir platform olduğunu dile getiren Fidan, platformun AB'de olduğu gibi yapısal hale getirildiğinde, kurumsal hale dönüştürüldüğünde ciddi fayda üretebileceğini anlattı. Fidan, Türkiye'nin buradaki tutumunun, arayışının, diyaloglarının son derece normal olduğunun altını çizerek, Türkiye'nin BRICS üyesi ülkelerle ikili ilişkilerinin özellikle ekonomik alanda iyi düzeyde tutulmaya çalışıldığını söyledi. Türkiye'nin dış ticaret hacminin en yüksek olduğu iki ülkenin Çin ve Rusya olduğunu belirten Fidan, Türkiye'nin BRICS üyesi ülkelerle görüşmeler ve müzakereler yaptığını kaydetti.

SON OKUDUĞU KİTAP ‘I CHİNG’

Fidan, BRICS+ toplantısına katılmak üzere gittiği Rusya ziyaretinde Moskova ve Nijniy Novgorod’ta temaslarda bulunduğunu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus devlet sisteminde önemli birçok aktörle bir araya geldiğini anımsattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilerleyen günlerde Putin ile Kazakistan’da bir araya gelme ihtimalinin olduğuna işaret eden Fidan, Rusya'yla ilişkilerde şu anda özellikle Suriye, Ukrayna, ikili işbirliğinde enerji konuları, ticaret hacmiyle ilgili meseleler ve Rusya'daki Türk firmaların durumunun fevkalade önemli olduğunu vurguladı.

Fidan, Çin ve Rusya seyahati sırasında, savaş başka bir ülkeye sıçramasa da giderek savaş üzerinde dünyadaki bölünmenin arttığını gördüğünü aktararak, "Çin, Rusya, Kore, İran, bunlar artık bir diyalog partneri olmanın ötesinde artık dayanışmaya doğru, daha böyle yapısal bir ortaklığa doğru gidiyorlar. Tabii, bu aslında savaşın meydana getirdiği bir yaygınlaşma." diye konuştu. Son okuduğu kitabın ne olduğuna dair soruya da yanıt veren Fidan, Çin kültürüyle alakalı "I Ching" (Değişimler Kitabı) adlı çok orijinal bir kitap okuduğunu kaydetti.

'PKK'YLA MÜCADELEDE ETKİN AKTÖR OLABİLİR'

Fidan, Suriye'deki durumu da değerlendirerek, "Suriye'yle ilgili esas itibarıyla Rusların da bizim tarafın da şu ana kadar başardığı en önemli şey, rejimle muhalifler arasındaki savaşın şu an itibarıyla devam etmiyor oluşu." dedi. Fidan şöyle konuştu:

"Biraz daha istikrara kavuşmuş, iktidarıyla, muhalefetiyle bütünleşik bir hale gelmiş Suriye'nin özellikle PKK terörüyle mücadelede daha etkin bir aktör olacağını düşünüyoruz. Dediğim gibi, Suriye'de Rusya'nın bulunuşu, İran'ın bulunuşu, İsrail'in sürekli operasyon yapıyor oluşu, çeşitli milis gruplarının bulunuşu, biraz daha meseleyi karmaşık hale getiriyor. Bu karmaşıklık içerisinde bizim kendi milli çıkarlarımızı koruyacak şekilde sürekli bir dinamik politika izlememiz önemli."

'YPG KONUSUNDA PROBLEMLİ OLDUĞUMUZ ÜLKELER'

Türkiye'nin PKK/YPG terör örgütü üzerinden NATO müttefikleriyle ilgili arasında bir güven problemi yaşandığına ilişkin soruyu yanıtlayan Fidan, "YPG konusunda problemli olduğumuz ülkeler, Amerika, İngiltere, biraz da Fransa. (ABD ve İngiltere) Sizin terörle mücadelenizdeki hassasiyetin daha fazlasını biz PKK ile mücadelede taşıyoruz, sınırımızın hemen öbür tarafında. Bizim burada herhangi bir pazarlık içerisinde olmamız asla söz konusu değil. Bu tehdit kendisi ortadan kendi kendini kaldırana kadar veya başka şekilde kaldırana kadar biz mücadele etmeye devam edeceğiz."

'TAVSİYEMİZ BU İŞLERDEN UZAK DURMALARI'

Fidan, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Gazze'ye yönelik operasyonların parçası olmasına ilişkin şunları kaydetti:

"Buranın operasyon merkezi haline dönmüş olması... 7 Ekim'den sonra, İsrail'in başlattığı ilk operasyonlardan sonra biz, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin özellikle Gazze'ye yönelik operasyonlarda belli ülkelerin kullandığı bir üs olmasını istihbari raporlarla hep görüyoruz. Orada Gazze'ye yönelik istihbari uçuşların, askeri uçuşların sürekli yapıldığını. Bunu gündeme getirince biz, birdenbire burayı lojistik üs ilan ettiler, Gazze'ye yönelik. Aslında biz o zaman da dedik yani bu lojistik üs operasyonu, oranın aslında bir askeri üs olma özelliğini gizleyen bir faaliyet haline açıkçası dönüşmüş oldu.

Buranın ve Yunan adalarının Orta Doğu'ya yönelik operasyonlar için kullanılıyor olmasının ne Kıbrıs Rum Kesimi'ne ne Yunanistan'a faydası olur. Bizim tavsiyemiz, Yunanlılara da söyledik, buralardan, bu işlerden uzak durması çünkü Orta Doğu'daki devam eden savaşlara bu şekilde siz müdahil olduğunuz zaman, taraf olduğunuz zaman bu ateş gelir, sizi de bulur. Zaten biz de aynı coğrafyadayız, gelir bizi de bulur."

FETÖ İLE MÜCADELE

Fidan, "ByLock"un deşifre edilmesi ve FETÖ'yle mücadeleye ilişkin, "ByLock"un deşifre edilmesinin FETÖ'yle mücadelede dönüm noktası olduğunun altını çizerek, bu sayede FETÖ'nün hayalet örgütü olmaktan çıktığını vurguladı. "ByLock"a ilişkin istihbarat aldıklarında deşifre edilebilmesi için özel teknik birim kurduklarını anlatan Fidan, farklı yöntemler deneyerek deşifre etmeyi başardıklarını söyledi.

Fidan, 7 Şubat 2012'de ifadeye çağrılması hakkında, "Örgütün aslında sisteme yönelik niyetlerini büyük bir operasyona geçirdiği bir ilk hamlelerden biri oldu." dedi. Daha önce de İsrail tarafından hedef alındığını söyleyen Fidan, bu işi daha sonra FETÖ'nün devraldığını kaydetti. Fidan, "Onlar şunu görüyorlardı, bizim sistemde onların emniyet istihbaratı ve diğer yerlerde oluşturmaya başladıkları o imparatorluğa artık göz yummayacağımızı, buradaki gidişatı gördüğümüzü yani devlette bir paralel yapının asla var olmayacağı meselesindeki hassasiyetimizi biliyorlardı." ifadelerini kullandı.

'CASUSLUKLA MÜCADELENİN UZMANI MİT'

Türkiye içinde neşet eden hiçbir tehdidin ayakta kalamayacağını ancak dışarıdan kendisine dayanak bulduğunda orada yaşamayı sürdürebildiğini belirten Fidan, Türkiye'nin uğraşması gereken tehdidin dışarıda olduğunu dile getirdi. Fidan, bu bağlamda dış istihbarat faaliyetlerini geliştirmeye odaklandıklarını anlatarak, teknik yöntemlerle ilgili de insan yetiştirilmesi ve altyapı oluşturulmasına dair yoğun çalışmalar yürüttüklerini söyledi.

MİT'in diğer kurum ve kuruluşlarla daha yakından ve senkronize çalışmasının faydalarını gördüklerini kaydeden Fidan, istihbarat faaliyetlerinin dış politika araçlarından biri olduğuna ve MİT ile Dışişleri Bakanlığı arasındaki entegrasyon ve koordinasyonun da iyi gittiğine dikkati çekti. İç ve dış istihbaratın ayrılmasının Türkiye'ye uygun olup olmadığına ilişkin Fidan, içeride emniyet ve jandarmanın konsolide olduğunu ve güzel işbirliği yürüttüğünü belirterek, "Milli İstihbarat Teşkilatının sınırlı imkan ve kabiliyetlerini yurt dışına daha fazla ayırması fevkalade önemli. Casuslukla mücadelenin şu anda uzmanı Milli İstihbarat Teşkilatı. Burada da muazzam işler yapılıyor" ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber