Çavuşoğlu: 'Suriye'nin bölünmesine izin veremeyiz'
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Hatay'a gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Eğer biz olmasaydık Libya bugün bir Suriye olurdu. Eğer Trablus'ta yapılan saldırıyı biz püskürtmeseydik olurdu. Ama bugün Libya'yla deniz yetki alanları anlaşması imzalıyoruz.” ifadelerini kullandı
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önceki gün Hatay'da STK temsilcileri ve iş insanlarıyla buluştu. Sınırda yaşanan gelişmelere değinen Çavuşoğlu, “Biz, etrafımızdaki krizlere rağmen büyüyen, gelişen ve güçlenen bir ülke olduk çok şükür. Milletimizin girişimciliği ve çalışkanlığıyla, devletimizin feraseti ve derinliği en güçlü yanlarımızdır.” diye konuştu. Ekonominin güç merkezinin Asya'ya kaydığını ve buna duyarsız kalmadıklarını belirten Çavuşoğlu, bölgede hem siyasi gücü artırmayı hem de ekonomik ilişkileri büyütmeyi amaçladıklarını vurguladı.
'BİZ OLMASAYDIK LİBYA BUGÜN SURİYE OLURDU'
Suriye'de yaşanan drama dikkati çeken Çavuşoğlu, benzer dramların Libya'da ve Irak'ta olduğunu söyledi. Bunların daha da derinleşmemesi, diğer ülkelerin de bu duruma düşmemesi için canla başla çaba sarf ettiklerini vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle sürdürdü:
“Eğer biz olmasaydık Libya bugün bir Suriye olurdu, eğer Trablus'a yapılan saldırıyı püskürtmeseydik olurdu. Ama bugün Libya ile Deniz Yetki Antlaşmaları imzalıyoruz. Hidrokarbon antlaşması imzaladık. Birileri kuduruyor da sana ne? Ben istediğim ülkeyle antlaşma imzalarım. Libya Hükümeti Malta ile imzalayınca sorun yok, bizimle imzalayınca 'Bu hükümet antlaşma imzalayamaz.' diyor. Yani bu ayrıcalık sadece Avrupa Birliği üyelerinde mi var? Malta'nın kendisi bile şaşırdı bu tepkilere, çünkü Malta dürüst ve adaletli bir tutum sergileyen bir ülke. Kendisi küçük, nüfusu küçük bir ada devleti ama ilkeli duruşuyla saygın bir ülke. Onlar da şaşırdılar. Sonuçta Suriye'nin ülkemize yönelik bir terör yuvası haline gelmesine de izin vermememiz gerekiyor. Suriye'nin bölünmesine izin vermememiz gerekiyor. Özellikle Suriye'nin kuzeydoğusunda PKK'ya, YPG'ye, PYD'ye ülkeyi bölmesi için ayrılıkçı gündemini devam ettirmesi için verilen desteklerin de farkındayız. Buna da engel olmak için her türlü tedbiri alıyoruz ve alacağız. Nasıl kuzeyde terör koridorları kurmak isteyenler önce DEAŞ'tı, sonra PKK, bunlara darbe vurarak güvenlik koridorları kurduysak, Suriye'nin de bölünmesine izin veremeyiz. Suriye'nin sınır ve toprak bütünlüğünü destekliyoruz..”
SURİYE'NİN GÜVENLİĞİ
Suriye meselesinin siyasi şekilde çözülmesinin hayati derecede önemli olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, “BM Güvenlik Konseyi kararı çerçevesinde rejimle muhalefetin bir anayasa ve sonra bir seçim süreci dahil hepsini içeren bir yol haritası konusunda uzlaşması gerektiğini söylüyoruz. Bundan rahatsız olanlar da var. Başka bir çare var mı onu söyleyin? Bu iç savaş 50 yıl daha sürsün mü? Suriye'nin birliği ve bütünlüğünün devam etmesi için; teröristlerden bahsetmiyorum terörist teröristtir; ama ılımlı muhaliflerle rejimin bir yol haritası üzerinde mutabakata varması gerekiyor. Ancak Suriye'de birliği, beraberliği bu şekilde tesis edebiliriz. Ancak ülkesine dönmek isteyen Türkiye'deki Suriyeliler dahil bu şekilde onları ülkelerine güvenli bir şekilde döndürebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Çavuşoğlu, Suriye'de geçiş sürecinin başlamasının uzlaşma bakımından da önemli aşama olacağını belirterek, şunları kaydetti:
“BM gözetiminde adil ve şeffaf bir seçimin Suriye'de yapılması için gerekli desteği vereceğiz. Bu amaçla kurulmasına öncülük ettiğimiz Anayasa Komitesi'nin de, 9 turda bir netice alınmadı, bu önümüzdeki turlarda netice alması için gerekli çalışmaları sürdüreceğiz garantör ülkelerle birlikte. Bu konuyu en son geçen ay New York'ta Rus ve İranlı mevkidaşlarımla da görüştük. 'Bakınız, Astana Platformu' diyoruz. Astana Platformu'na alternatif oluşturmak isteyenler var. Biz bu platformda esir takası dahil, Anayasa Komisyonu birçok mesafe katettik ama sonuç yok. Eğer sonuç odaklı olmazsa Astana Platformu da zayıflar ve ortadan kaybolur. Dolayısıyla 'sonuç odaklı adımların atılmasının zamanı geldi ve geçti bile' diye uyarılarımızı da yaptık. Yine Suriye'nin Özel Temsilcisi Pedersen ile de aynı şekilde çalışıyoruz. O toplantıya o da katılmıştı.”
“Hiçbir ülke kendi topraklarına bu kadar göçmen gelmesini istemez çünkü yönetmesi de zor, işin birçok boyutu var.” diyen Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
“Ekonomik, güvenlik boyutu var. Bu iş bir sosyal problem. Siyasi problem olmaya da başladı, siyasiler de kullanıyor. Sadece göçmen düşmanlığıyla bu sorunların çözülmeyeceği aşikar. Bu sorun, göçmen sorunu dünyada devam edecek bir sorundur. Pandemi öncesinde 80 milyon olan dünyada göçmen ve mülteci sayısı pandemiden sonra 100 milyonu geçti. Ukrayna savaşıyla ülkesini terk eden insanlar buna dahil değil. Küresel sistemin de buna bir çare bulamadığı aşikar. Dolayısıyla bununla da baş etmek, politikalar üretmek durumundayız. Yani bu sorunların aşılması Hatay'ımızın üstlendiği yükün azaltılması bakımından da önemlidir.”