Diyarbakır Anneleri çocuklarının PKK'ya götürülüşünü böyle anlattı: Kayıt HDP'de dağıtım Kobani'de
HDP Diyarbakır İl Binası önünde nöbet tutan aileler, çocuklarının 2014'teki Kobani olayları sırasında dağa götürüldüğünü söyledi. Aileler çocuklarının HDP'de kayıt altına alınıp Kobani'ye gönderildiğini, altı aylık eğitimden sonra dağıtıldıklarını belirtti ve ekledi: HDP'li vekiller sorumlu
Annelerin eylemi, bir yılı aşkın süredir HDP Diyarbakır il binası önünde sürüyor. Aydınlık, ilk günden beri annelerin sesi oldu, her bir kaybın hikayesini dinledi, okura aktardı. PKK’ya savrulan çocukların pek çoğu Kobani olayları sırasında ortadan kaybolmuştu. Aileler, yok halleriyle yol parasını bulmuş buluşturmuş, Kobani denilen cehennemde çocuklarını aramak için yollara düşmüştü. Aralarında kimisi de dayanamayıp ailesini telefonla aramış, Kobani’de olduğunu bildirmişti. Aileler, Aydınlık’a konuştu, kayıp çocuklarının günahını Kobani’ye eli bulaşan HDP milletvekillerine kestiler.
İTİRAFÇI HDP’LİLER İSİM İSİM
Fatma-Şevket Bingöl, oğulları Tuncer’i 2014 yılından beri arıyor. İstanbul Arnavutköy’de oturan aile, çalmadık kapı bırakmamış. “Yaşadıklarımızın, gördüklerimizin tamamını anlatsam saatler sürer” diyen baba Şevket Bingöl, bir nefeste şu kadarını söyledi:
“Ben izini buldum! Burada kayıt, Kobani’den de dağıtım yapıyorlar. Kobani’den de Şengal’e, oraya buraya gönderiyorlardı. Kayıttan sonra Kobani’ye gidişte altı ay eğitime alıyorlar. Oradan da dağıtıyorlar. Şengal, Kuzey Irak, Suriye, neresiyse. Ben izini buldum. Burada ilk kaydını yapmışlar, Kobani’ye götürmüşler. Altı ay sonra Şengal’e göndermişler. Bunu diyen de Arnavutköy’de HDP’li Galip Ateş. Hatice Aslan, Songül Büyükaslanpınar, Enver Karaman... 17 kişi var, 7 kişi yakalandı, biri firari (Latif Yaşa)… 'Şevket Baba, şu an Kobani’de çok nadir çocuk var. Belki bizden iki çocuk var yoktur. Çoğu Şengal’de' dedi. Gerçekten de geri gelen çocuklar HDP’den sonra ilk durağın Kobani olduğunu, daha sonra dağıtıldıklarını aktarmıştı. Bu hafta başında geri gelen 17‘inci çocuk Erkan Akkuş da bir önceki gibi Şengal’den gelmişti.”
KOBANİ'YE GİTTİ SURİYE’DE ÇIKTI
Sevdet Demir’in evladı Fatih Demir, beş yıl önce PKK’ya kurban gitti. Annesi, gün sayıyor, bugün için dedi ki, “Yarın beş yıl bitiyor, altıncı yıla giriyor…” Fatih, ilk gidişinde Kobani’ye vardığını haber vermiş ve birkaç kez arayabilmiş. Daha sonra, demek ki dağıtımı Suriye’ye yapıldı ki, Suriye’den aramış. Bu son olmuş! Öldü mü kaldı mı, ne bilen var ne duyan. Demir ailesinin umut kapısı HDP il binası önündeki eylem ve buradaki çağrıya kulak verip dönen çocuklar.
'KOBANİ’Yİ KURTARDIK ANNE'
Süheyla Demir, Hayal’in annesi. Aile Ağrı kırsalında yaşıyor. Binbir umutla kızlarını pansiyonlu okula göndermişler. Çocuk da yüzlerini kara çıkarmamış, tıkır tıkır okuyormuş. O uğursuz Kobani eylemleri sırasında Hayal, HDP’li vekillerin çağrısına kanıp PKK’ya katılmış. Anne Süheyla, telefonda bir kez daha o korkunç günü andı:
“Gece beni aramıştı, orada olduğunu söylememişti. 'Kobani’yi kurtardık' diye beni aradı. Altı yıl önce 19 Mayıs 2014 günü gitmişti. Beni aradığında ise sömestr tatiliydi sanıyorum. Çünkü diğer çocuklarım evdeydi. En son aradığında ise ‘Bir daha arayamayacağım' dedi. Türkiye dışındaydı herhalde, ama ‘Nerede olduğumu söyleyemem' dedi… Söyletemedik! Kendi gözümüzle gördüğümüz bir şey yoktu, nasıl gitti bilmiyoruz. Biz köy yerinde oturuyoruz. Ne olduysa lisedeki arkadaşlarıyla, pansiyonlu okulda oldu. Orada Şırnaklı fanatik öğrenciler vardı. O ortamda kalınca onlara kandı. Sonuçta gitti…“
Süheyla Demir, HDP önündeki eyleme televizyonda duyup katılan bir anne. Hayal gidince ruh sağlığı, dengesi bozulmuş. Doktorlar, ancak yeni bir bebekle toparlar demişler, küçük Nisa’yı doğurmuş. Nisa onun ilacı olmuş, ama şimdi de küçük çocuğunu korumak için eyleme ara verdiğinden dolayı üzüntülü. Diyarbakır annelerinin eylemini bir kez daha hatırlattı Süheyla Demir ve adeta bir ders verdi:
'PKK’NIN EN BÜYÜK SİLAHI!'
“Size minnettarız, sesimizi duyurdunuz. O eylemle, gidişleri engelledik diye mutluyuz. Hiç olmazsa başka çocukların gitmesini engelledik. İsterdik ki bütün anneler bizim arkamızda olsaydı. Bugünden sonra neden susuyorsunuz? Kadınlar bu korkuyu aşmalı. Bir aile için evlat çok önemli. En büyük kıymeti evladıdır. Bunu kaybedince neden korkacağız? İsterdik ki 81 ilden bütün anneler arka çıksın. Hele bakalım öyle olsaydı HDP Meclis'te nasıl dururdu? Biz Kürtlerin sayesinde orada oturuyorlar. Ama evlatlarımızı kaçırarak en büyük cezayı onlar bize ödetiyor. Çocuklarımızı silah zoruyla PKK değil, onlar kaçırıyor! PKK’nın en büyük silahıdır HDP. PKK dağda olabilir ama gençler içinde HDP çalışıyor.”
'ŞEHİT VEREN ANNELERLE DE BERABERİZ'
Ayşegül Biçer, eylemin ilk gününden beri HDP İl Binası kapısında! Ağır hastalık geçirmiş, ağır ilaçları var. Kendini iyi hissettiği gün eylemde hazır! Oğlu Mustafa ilk gittiğinde Kobani’den haber almışlar. Anne Ayşegül ile ses kayıtlarını dinlemiştik. Kendisi ‘Kobani’deyim Anne, üç ay sonra gelip ailen seni görebilir dediler‘ diye konuşmuştu. Ne üç ay ne beş ay Mustafa’dan hiç ses çıkmadı. Ayşegül Biçer, Kobani gözaltılarını şöyle değerlendirdi:
“Kobani olaylarında şehit veren ailelerimizi de sonuna kadar destekliyoruz. Birlik beraberlik içinde PKK’yı bitireceğiz. Mücadeleyi yükselteceğiz. Dün Yasin Börü’nün mezarına gittim. Şehitlerimiz hepimizin şehididir. Hepsine sahip çıkıyoruz.“
Ayşegül Biçer’e son olarak yedi HDP milletvekili için fezleke girişimini sorduk. Aralarında Pervin Buldan ve Seazi Temelli’nin de olduğunu duyunca “Bugün artık keyfime diyecek yoktur. 40 yıldan beri bu kan dökülüyor. Bunun bitmesi lazım. HDP kapısına mühür vurulmalı. HDP olmayınca PKK’ya katılım yok! Bu eylem başladığından beri giden yok, gelişler çok hızlı. Çok büyük iş yaptık. Pek çok genci kurtardık. Belki kendi evlatlarımız daha gelmedi, ama diğerleri de bizim evladımız…“
DEMİRTAŞ BANA 'KENDİ İRADESİYLE GİTMİŞ' DEDİ!
Süleyman Aydın, 2015 yılında Özkanını PKK’ya kaptırmış bir baba. Altı yıl öncesini, dün gibi hatırlıyor: “Kobani olaylarında bizim çocukları götürdüler. Bu Kobani olaylarında milletvekilleri burada terör estirdiler. Bizim çocuklarımızın gitmesinden sorumlu olan bu milletvekilleridir! Kaç sivilin ölümüne, yaralanmasına, araçların yanmasına neden oldular. Halkı sokağa davet ettiler. Bu çocukların hem gitmesinden hem ölümünden bu vekiller sorumludur. Çocukların dağa gittiğinden hepsinin haberi vardı. Selahattin Demirtaş’ın yanına gittim. Benim oğlan gittiği gün Sur’da bir konuşmaları vardı. Demirtaş açıklama yapıyordu. Bana ‘Kendi iradesiyle gitmiş‘ dedi. Kameralar açıktı. HDP il başkanı, vekilleri, hepsi oradaydı. Şimdi CHP senin tahliyeni mi istiyor! Çocukların gitmesinden bunlar sorumludur. Hiç kusura bakmasın. Devlet artık bunlara artık göz yummayacak!”