Diyarbakır'da atılması gereken adımlar

İlk olarak DEDAŞ zülmüne son verilmeli. Arkasından GAP Projesi hayata geçirilmeli. Kapsamlı toprak reformu başlatılmalı. Fabrikalar kurulmalı, çarklar dönmeli. İnsanların içinde 'unutulmuşluğun' keskin bıçağı değil çarklar bileylenmeli!

Bu ilk gidişim değildi. İlki Diyarbakır Ergani de vatani görevini yapan oğlumu görmek içindi. Daha o ilk gidişte Diyarbakır’ın ne kadar saygılı, hürmetli, iyi insanlarla dolu bir şehir olduğunu gör-müştüm.

Şimdi bir kez daha Diyarbakır’dayım. Vatan Partisi Diyarbakır il kurultayı hazırlıkları için 16 gün Diyarbakır’da kaldım.

Kanaat önderlerini ziyaret, sokaklarda bildiri dağıtmak, çok sayıda esnafla sohbet ve tabiki On Gözlü Küprü, Sülüklü Han gibi şahane tarihi mekanları da ziyaret ederek geçen on altı güzel ve yoğun gün...

Diyarbakır.

Diyarbakır insanı.

Diyarbakır’da ayağı toprağına basan mert insanlar.

'VATANSEVERLİĞİ İZMİR'DE DEĞİL BURADA ARAYIN'

Yıllardır iki taraftan da yapılan bölme, ayrıştırma, sindirme ve hatta aşağılama politikasına rağmen vatanına bağlı çok güzel insanlar.

Bildiri için girdiğimiz dükkanda topraktan bilen esnafımızın sözleri hâlâ kulaklarımda: “En vatansever insanlar buradadır. Siz hainliği Batı’da arayın.” demişti.

Batı.

Neden Batı?

Üzerinde düşünelim...

Ve ben de diyorum “Gerçek vatanseverler doğudadır. Batı Dali'nin meşhur tablosunda ABD dünyayı kana bularken uzakta tuvaletini, simokinini giymiş dans eden çifttir...

Dali 'Amerika'nın Doğuşu’

GÜNEŞ IŞIĞI SAÇAN DOĞU

Çok değerli Komutanımız Rahmetli Soner Polat Amiralimiz kitabına kapak yapmıştı. Ben de 13 yıl önce yağlıboya tablosunu yapmıştım. Tablolarındaki anlatımlarına hayran olduğum Dali 'Amerika'nın Doğuşu Tablosu'nda Amerika insan figüründe yumurtadan çıkarken beyaz bezin üzerine kan damlar. Yumurtadan çıkabilmek için bir elini pençe gibi açtığı parmaklarıyla Avrupa’nın üzerine bastırır. O esnada dünyanın üzerinde dıştan yeşil görünen içi kapkara bir örtü vardır. Afrikalı kemikleri sayılacak kadar zayıf bir kadın yaşam belirtisi olmayan yüz ifadesiyle parmağıyla Türkiye'yi gösterir; çocuğu korkuyla annesinin ayaklarına sarılmıştır. Anne diğer koluyla korkan evladını sarmıyor, yanına düşen kolu çaresizliğini gösteriyor. Yukarda yazdığım gibi tablonun taa batısına düşen bir yerde zengin insanlar keyiflerine bakmaktadır.

Tabloda dikkat çeken Afrika’nın erkek aslan başına benzetilerek çizilmesi ve en nihayetinde ufukta Doğu’dan güneşin ışıklarını saçması resmedilmiştir.

İşte bizler Diyarbakır kurultayımız için çalışırken Doğu'dan doğan bu ışığı gördük.

Tutamazsınız, engelleyemez, perdeleyemezsiniz. Güneş yükseliyor, ışıklar karanlığı aydınlatıyor. Karanlığınızla çürütüp yerine ayrılık tohumları attığınız bu kadim ve güzel topraklarda yeşertiyor kardeşlik gelinciklerini, fidanlar boy boy, hepsi her şeye rağmen umutlu, umut dolu. Yakışıklısıyla, güzeliyle bu fidanlar gözlerinizin içine bakıyor “Ben vatanına bağlı, tek isteği saygı görüp sevgiyle kucaklanmak olan evlatlarınızım” diyorlar.

KENDİNE GÜVENEN İNSANLARIN CENNETİ

Yıllarca bu kucaklanmayı görmediği, emperyalizm ve emperyalizmin aparatları tarafından bileylenmiş insanlar yok mu? Var elbet. Ama kucaklanmaya hazır. Güvenmeye, sevmeye hazır. Çünkü hiçbirinin saygısı tükenmemiş. Türkiye'yi bir çok devletten üstün ve samimi gördükleri aşikâr. Yurtdışına gidip çalışan, yaşayan çok. Oraları görüp dönenler çok. Oralarda “Başım gözüm üstüne” denmediğini, kendi başının çaresine bakmak zorunda olduğunu, ailesinin, beklentisiz dostların olmadığını görmüş. Başım, gözüm bu vatana bu güzel insanlara feda olsun durumuna gelmiş iyi yaşamayı bilen, kendine güvenen insanların cenneti Diyarbakır.

Bir adım atılsa on adımla karşılık verecek vefalı insanlar.

Ama siz, biz acil üç adım atmalıyız.

Birinci adımda, DEDAŞ zülmüne son verilmeli. Çaresi bulunmalı ki çaresini Vatan Partisi İl Başkanı Ferdi Tanhan, Diyarbakır'ın orta yerinde yaptığı basın açıklamasında söylüyor.

İkinci adım GAP Projesi acil hayata geçirilmeli. Toprak reformu ilk oralardan başlatılmalı.

Üçüncü adım da fabrikalar kurulmalı, çarklar dönmeli. İnsanların içinde “unutulmuşluğun” keskin bıçağı değil çarklar bileylenmeli.

Bu üç adımın ikisi tüm ülke için acil atılmalı. Mertçe yaşamak için birlikte, üretmeli!

Sonraki Haber