Dizi başka ülkelerde de gösterilsin
'Bu dizi başta Venezuela olmak üzere bizim gibi antiemperyalist bağımsızlık mücadelesi vermiş ülkelerde de gösterilmeli. Eminim büyük etki yapar. Türkiye'ye bakışları değişir. Bizi daha iyi tanırlar... Onlara da güç verir.’
Kurtuluş Savaşını konu alan 'Ya İstiklal Ya Ölüm' dizisine ilişkin yazı dizimizi, Atatürk dönemi Cumhuriyet araştırmacısı Ercan Dolapçı'nın değerlendirmesiyle sürdürüyoruz. Dolapçı, dizinin üç eksende ilerlediğini belirtiyor: İşgal İstanbul'u, İstanbul'da süren yeraltı direnişi, Atatürk ve Ankara... Dolapçı'nın bir önerisi de dizinin antiemperyalist bağımsızlık mücadelesi vermiş ülkelerde de gösterime sokulması.
Ercan Dolapçı'nın yazısını sunuyoruz:
- Dizi tarihi gerçekleri yansıtıyor mu?
Dizi beklediğimden de güzel olmuş. Tarihi olayların filmini çekmek zordur. Hele Atatürk ve Cumhuriyet dönemi daha da zordur. Çünkü yakın tarihtir ve özellikle Atatürk halk tarafından çok sevildiği için onu oynayacak oyuncu ona bir türlü benzetilmez. Oyuncu ne kadar güçlü de olsa bir yerinden eksik bulunur. Geçmişte TRT'nin buna benzer bir dizisi vardı. Orada Atatürk'ü Rutkay Aziz oynamıştı. O da güçlü bir oyuncuydu. O da eleştirilmişti. Bu dizideki Atatürk de çok uygun bir oyuncuya verilmiş. Güçlü bir rol ve Atatürk onun kimliğinde zayıf kalmamış. Tip olarak da benzemiş. Zorlama makyaj ve görüntü oyunları yok. Tarihi şahsiyetlerin benzerleri isabetli olmuş. O fotoğraflara uymuş. Benziyorlar. Rollerine de uygun kişiler. Hele Damat Ferit harika benzetilmiş. Oyuncu cuk diye oturmuş...
Anladığım kadarıyla oyun üç eksende ilerliyor. Biri işgal İstanbul'u, oradaki siyasi olaylar ve kişiler. İkincisi, şimdilik İstanbul'da süren yeraltı direnişi. Üçüncüsü de dizinin baş rolündeki Atatürk ve Ankara... Ankara'daki direniş ve karargâhtaki gelişmeler. Çok iyi kurgu. Örgü... Doğru eksende ilerliyor. Diyaloglar harika. Son derece gerçekçi. Gerçek diyaloglar esas alınmış. Abartı yok. Uydurma yok... Hayali olaylar ve kahramanlar eklenmemiş. İyi bir ekibin iyi bir çalışmayla hazırladığı belli oluyor. Hepsini kutluyorum. Olaylar iyi tespit edilmiş. Ezber, bildik şeylerin dışında çok iyi kurulmuş. İstiklal Harbi mücadelesi zaten muazzam bir tarih. Tarih dersi. Bunu iyi anlayıp perdeye yansıtmak zor değil. Günümüzün tekniğiyle bunu aktarmak daha da kolay. Burada asıl olan gerçeklere sadık kalmaktır. Gerçekler o kadar güçlü ki, onlara sadık kalarak aktarmak filmi zaten güçlü yapar. Bu durum bu dizide de var.
- Mustafa Kemal Paşa karakteri, tarihsel rolüne ve kişiliğine uygun işleniyor mu?
Mustafa Kemal Paşa'nın tarihsel rolü şu ana kadar gayet güzel işlenmiş. Güzel veriliyor. Atatürk'ün rolü gerçekçi şekilde ele alınmış. Ülkenin her kesiminden insanını kazanarak Ankara'ya getirmek, insan kazanmak, Halide Edip'ten Mehmet Akif'e kadar her görüşten insanı yüce bir mücadelede birleştirmek önemliydi. Atatürk bunu başardı. Bu rol gayet güzel veriliyor. Dizide bir diyalogda "Yanımıza çekemediklerimiz, karşımıza geçiyor" demesi çok şeyi anlatıyor. Atatürk'ün kazanıcı rolünü veriyor. Atatürk işte bu! Bu rol malesef bugün bir çok aydın tarafından bile yeterince kavranmış durumda değil. Bu rol görsel bir anlatımda olaylarla verilmesi daha iyi anlaşılır hale geliyor. Bu bile büyük bir hizmet. Yani her şeyi Atatürk tek başına yapmadı. Elinde sihirli değnek yoktu. Dokununca işler yoluna girsin. İnatla, sabırla, akılla ve mantıkla yapıldı işler. Atatürk bu durumu zaferden sonra İzmir'de yaptığı 7 saatlik bir konuşmada çok güzel özetler: "Ben ne yaptımsa sizinle birlikte yaptık. Sizin hayallerinizi gerçekleştirdim." Bunu vermek önemli. Bugünlere anlamlı...
- Dizide öne çıkarılan vurgulardan günümüze çıkan sonuçlar nelerdir?
Dizide bir kere İstanbul'un hali çok iyi işlenmiş. Çok kafa açıcı. Çünkü yıllardır yalancı, sözde tarihçiler Milli Mücadele'yi Vahdettin'in desteğine bağladılar. Atatürk'ü küçümsediler. Ankara'daki mücadeleyi anlamadıkları için hayali kişilere rol biçerek halkı aldatmaya çalıştılar. Bu durum filmin kurgusu içinde yok olup gidiyor. Yani şunu diyeceğim; bu dizide bu yalanı nereye koyacaksınız. Nasıl işleyeceksiniz? Gerçekler o kadar güçlü ki, yalanı bu örgünün içine koyamaz ve ilerletemezsiniz. Buharlaşıyor. Bu açıdan dizi çok önemli. Halkı bilgilendiriyor ve onların kafasını açıyor. Olaylar ve gerçekler kafaya mıh gibi işleniyor. Bu dizinin Ak Parti döneminde yapılması kıymetli. Özellikle muhafazakâr kesimin aydınlatılmasına büyük hizmette bulunuyor. Onlara bu gerçeklerin bu dönemde böylesine bir dizide verilmesi değerli. Çünkü onlar çok yanıltılmaya, zehirlenmeye çalışıldı. Eminim bu diziden sonra çoğunun düşüncesi değişecek, bakışı yerine oturacak. Vay be diyecekler. Atatürk'e daha çok saygı duyacaklar.
Eminim izleyenlerin kafasında Milli Mücadele'nin ne kadar haklı bir mücadele olduğu ve başka çarenin de olmadığı yer edecektir. Bu işin lideri Atatürk, o bu işi halkın her kesiminden insanı birleştirerek başarmış. Cesur, öngörülü ve devrimci bir lider olduğu anlaşılacaktır.
Bugüne en önemli ders, bu iş kolay başarılmadı. Ülkemizin birlik ve bütünlüğüne hepimizin sahip çıkması gerekir... Bugün de birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. Küçük hesapları bir kenara bırakmalıyız. Atatürk bu konuda çok güzel demiş: "Memleket olmasa, partin kaç para eder?"
- Dizi hakkında bir öneriniz olacak mı?
Diziyi izlerken çok heyecanlandım. Aklımda bazı sahneler var. Çok çarpıcı. Keşke onlar da işlense dedim. Diziyi daha da güçlü hale getirir. Bunun birincisi Kara Fatma'nın rolü. İkincisi de Aydın cephesinde Yörük Ali Efe ve Demirci Mehmet Efe'nin karargâhında yaşananlar. Bu iki efe de kendilerini iknaya gelen İngiliz, Fransız ve Yunan generallerini kovarlar. Aralarında geçen diyaloglar çok çarpıcıdır. Bu dizide işlenmezse eksik kalır.
Yörük Ali Efe komutanlarla görüşmek istemez. Onlar geldiğinde ayağa kalkmamak için önce komutanlar salona alınır. Efe en son gelir ve onlar ayağa kalkmak zorunda kalır. Onların "pis" ellerini sıkmamak için eline eldiven geçirir. İkna etmek için "para istiyorsan para verelim" dendiğinde elini tabancasına götürür. Bu söz ona çok ağır gelmiştir.
Demirci Mehmet Efe'nin Nazilli Köşk'teki karargâhına da İngiliz komutan gelir. Bir kadın onu "defol git buradan. Bu sıkıntılar sizin yüzünüzden" diyerek kovar. Bunlara karargâhta bulunan Demirci'nin yaveri Celâl Bayar şahit olur. 3. Cumhurbaşkanımız Bayar, bu olayın ayrıntısını "Ben de Yazdım" isimli anılarında ayrıntısıyla anlatır. Yörük Ali Efe'nin yaşadıklarını da yaveri Şükrü Oğuz Alpkaya şahit olur ve anılarında anlatır. Onun da şahit olduğu olayın çok ayrıntılı diyalogu var. Ben bunları "Devrimin Fedaileri" isimli kitabıma aldım. Ordan da bulabilirler.
Önemli bir önerim de, bu dizi başta Venezuela olmak üzere bizim gibi antiemperyalist bağımsızlık mücadelesi vermiş ülkelerde de gösterilsin. Eminim büyük etki yapar. Türkiye'ye bakışları değişir. Bizi daha iyi tanırlar... Onlara da güç verir...