Dizi oyuncusunun sorununu biliyoruz çocuğumuzunkini bilmiyoruz
'Öğrenci eğer mutlu bir evden gelir, okulda da mutlu bir ortama girerse sonuç güzel olacak. Ebeveynlik çocuğa yemek yedirmek, zamanını kontrol etmek değildir. Ebeveynlik doğal ve mutlu ortamı yakalamaktır. Dijitalden korkmak değil, doğru kullanmayı öğrenmek gerekiyor.'
Yeni eğitim öğretim yılının başlamasıyla birlikte milyonlarca ailede telaş, hareketlilik ve elbette sıkıntılar başladı. Hayat pahalılığı, eğitim masrafları, kitaplar, kırtasiye malzemeleri, özel okul ücretleri, servisler gibi maddi konuların yanında başka konular da var. Çocukların psikolojik durumları, bu durumlar karşısında ailelerin hazırlıkları, çocukları hayata hazırlamanın sorumlulukları, akademik başarıya giden yolun taşlarından bahsediyoruz. Çocuklarda ergenlik dönemiyle birlikte daha çok önümüze gelen bu konularda ebeveynler olarak neleri ne kadar biliyor ve yerine getiriyoruz? Sorularımızı psikolojik danışman ve rehberlik uzmanı, 30 yıllık eğitimci, eğitim yöneticisi Aynur Teziş’e yönelttik.
- Eğitimle ilgili yapılabilecek en genel tavsiye nedir; cesaret mi, merak mı, disiplin mi, plan program mı, neyin üstünde durmak çocuk için esas olmalıdır?
Bu soruyu ben “mutluluk” diye cevaplamak istiyorum. Son dönemde biraz aile desteklerinin azaldığını gözlemliyorum. Ailelere daha bilinçli ve gayretli davranmalarını öneriyorum. Öğrenci eğer mutlu bir evden gelirse okulda da mutlu bir ortama girerse otomatik olarak sonuç güzel olacaktır. Güler yüz, sevgi dolu sohbetler, problem çözücü yaklaşımlar her şeyde olduğu gibi eğitimde de kilittir diye düşünüyorum. Eğitim yaşla ve yerle sınırlı değil; hayatın her anında ve her yerinde bunun içindeyiz. Biz velilerimize “ders çalış”, “spor yap”, “ödevini yap”, “çabuk yat” gibi emir cümlelerinin dışına çıkmayı öneriyoruz. Bu sözleri beyin olumsuz ve ters algılıyor. Bunların yerine daha olumlu, sohbete açık, motive edici olmak gerekiyor. Başarı sadece akademik düşünülmemeli, mutlu olmak gerekiyor, değer vermek, değer görmek, önemsendiğini hissetmek, kendin olarak önemsenmek… Önce bunlar geliyor, arkasından başarı.
- Bahsettiğiniz olumlu özellikler çocuğa nasıl kazandırılır?
Çocuklar emirleri, tavsiyeleri değil davranışları takip eder. Doğumundan itibaren çocuğunuz sizin gölgenizdir. Eğer anne baba doğru davranıyorsa, güzel konuşuyorsa, kendileri de sorumluluklarını biliyorsa, mesela zamanında yatıp kalkıyorsa, kitap okuyorsa, karşıdakine saygı gösteriyor, değer veriyorsa çocuk da böyle gelişir. Öğretmenler ve veliler olarak çocuklara doğru rol modelleri kendimizden başlayarak göstermemiz gerekiyor. Çocuk ne kadar önem ve değer görürse o kadar önem ve değer verecektir hem çevresine hem sorumluluklarına. Zor bir dönemden geçiyoruz, kaotik bir ortam, anne babaların çok fazla çalışması, büyükşehirde yaşamanın problemleri, ekonomik zorluklar tamam ama problemlerden şikâyet etmek yerine çözümlerden konuşmak gerekiyor. Güler yüzlü olmak, güçlü ilişkilere, güçlü iletişime önem vermek, evde dizi seyretmek yerine sohbet etmek, birbirini dinlemek, sorunları anlamak, çözüm geliştirmek… TV’deki dizi oyuncusunun sorununu biliyoruz ama çocuğumuzunkini bilmiyoruz. Ebeveynlik çocuğa yemek yedirmek, onun işini ve zamanını kontrol etmek değildir, ebeveynlik doğal ve mutlu ortamı yakalamaktır. Başarı, sadece diplomayla ölçülmez. İyi arkadaşlar edinmek, sorumluluk sahibi olmak, aidiyet hissine sahip olmak, aile kavramını iyi oturtmak, ben değil biz olmayı öğrenmek, bütün bunlar akademik başarının da iyi bir mesleğe sahip olmanın da temelidir.
- İyi bir meslek için üniversite sınavlarını da kazanmak gerekiyor ama...
İyi derken, karşıdakine bir şeyler verebilen, onun varoluşuna hizmet eden insanlar yetiştirmeyi kastediyorum. Üniversite sınavlarına gelince, bunun için disiplin, yanı sıra hedef belirlemek gerekiyor. Hedefi doğru belirlemek gerekiyor ki bunun teknikleri var, okullarımızda, rehberlik servislerinde uygulanmaktadır. Sonrasında hedefe uygun plan ortaya konur ve öğrenci yukarda anlattığımız altyapıyla birlikte bu planı uygulamaya çalışır. Gerek hedef gerek planlar çocuğun durumuna göre revize edilebilir. Gelişmeler periyodik raporlarla velilere aktarılır. Çocuk evde ne yapıyor, mesela telefonla oynuyor mu, bilgisayarı ne kadar ve hangi amaçla kullanıyor, dışarda ne kadar zaman geçiriyor gibi şeyler velilerden öğrenilir. Yanlış, eksik durum olursa rehberlik servisi tarafından müdahale edilip düzeltilmeye çalışılır. Okul, öğrenci ve aile arasında koordinasyon sağlanır. Başarı için bu üçünü birbirinin olmazsa olmazı görmek gerekir.
- Ekran bağımlılığı hakkında ne söylersiniz? Yasak, sınır olmalı mıdır?
Yasak, istek doğurur. Hiçbir şey yasaklanmamalı ama çocuğa anlatılmalı. Ekran bağımlılığı sadece öğrencilere özgü değil, hepimizin elinde telefonlar bütün gün sosyal medyanın içindeyiz. Ders sırasında öğrencinin telefonla mesafeli olması gerekir, bunda sorun yok. Sonrası içinse dijital okuryazarlık eğitimleri çocuklara mutlaka verilmeli; bilgiyi bulma, anlama, analiz etme, üretme ve paylaşma becerileri çocuklara kazandırılmalıdır. Çocuk bilinçlendikçe çözümünü kendi bulacaktır. Çağımız teknoloji çağı, gelecek dijitalde, teknoloji ile bağı asla kopmamalıdır çocuğun. Dijitalden korkmak değil, onu doğru kullanmayı öğrenmek gerekmektedir.