Doğasında liderlik var
Üretim ilişkileri toplumsal gelişmeyi belirliyor. Kadının insanlık tarihi boyunca üstlendiği sayısız üretim süreçleri, onun toplumsal gelişiminin her zaman itici ve belirleyici gücü oldu.
Eski çağlardan beri, evin ihtiyaçlarını hep kadın kendi becerisi, kendi elleriyle üretti. Kendi çeyizini yaratmaktan tutun halı, kilim dokumaya kadar hep kadın emeği öne çıkıyor.
Bahçe tarımı deyince kadın sabahtan akşama üreticidir. Eker, otunu yolar, ürünü toplar. Pekmezi, salçayı, tarhanayı, erişteyi, salamurayı, süt-kaymak makinası başında nice tarımsal gıdayı üretir. Çocuğu doğurur, besler büyütür, ev işlerine bakar, pazara gider, ürün de satar, kazancı eve getirir.
Bugünkü tekstil dünyasının temelini de kadınlar attı: Biçti, dikti, ördü. Giysiler, örtüler, ev tekstili onun elinde çeşitlendi. 1930’lardan beri de onlar, tekstil fabrikalarının gözde işçileridir.
Toplumsal yaşamın çeşitli üretim süreçlerinde bilgisiyle, görgüsüyle becerisiyle, emeğiyle yer alan kadın, aynı zamanda söz sahibi olmayı da hak eder. Kadının varoluş mücadelesi de buradan başlamıştır, sürmektedir.Tarlada izi vardır, harmanda sözü olacaktır.
Kadının doğasında liderlik var. Esasında Türkiye’nin 68 Hareketi temelindeki Kemalist Aydınlanma, emeğine ve tarihsel köklerine yabancılaşmamış gençliğin bugün de yoluna ışık olmaktadır.
Kuşku yok ki, kadına gerçek liderliği yine laik gelenek getirdi. Yine Kemalist Devrimin bugün en büyük gençlik örgütü TGB, belki de dünyada ilk defa bir öncü kadını Dilek Çınar’ı kendine lider seçti.
Kurultayın bütün delegelerini, bu tarihi kararlarından dolayı, ben de ayakta alkışlıyorum.