Doğu Akdeniz’deki senaryoyu bozacak imza
Enerji paylaşım mücadelesinin odağında yer alan Doğu Akdeniz’de ülkemizi devre dışı bırakmaya çalışan ABD destekli senaryoyu bozacak adım atıldı. Libya ile Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakatı imzalandı.
Türkiye “Denizden Komşu” olduğu Libya’nın Birleşmiş Milletlerce (BM) tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası imzaladı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj ile önceki akşam Dolmabahçe Ofisi’nde bir araya geldi. İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre görüşmede, Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında, “Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası” ile iki ülkenin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının muhafazasını hedefleyen “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası” imzalandı.
ANLAŞMA NEDEN ÖNEMLİ
Doğu Akdeniz’de Türkiye ile ABD ve AB’yi karşı karşıya getiren ana sebep, hidrokarbon kaynaklarının paylaşımındaki görüş ayrılığı. ABD’nin, Avrupa ülkelerinin Rus gazına bağımlılığını azaltmak istemesi ve Mısır’da keşfedilen yataklarla birlikte bu bölgeden çıkacak doğalgazın Avrupa pazarı için bir alternatif olabileceği düşüncesi, bu gazın sıvılaştırılmış olarak (LNG) Avrupa’ya taşınması ihtimalini ortaya çıkardı. En uygun ve ekonomik seçenek, bu gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasıydı. Ancak Kıbrıs’ta yaşanan itilafta Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle, bu süreçte yapılan oldubittilerle Türkiye devre dışı bırakılmak istendi. 2004’te AB’ye üye yapılan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Mısır, İsrail ve Lübnan’la Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma anlaşmaları imzaladı. GKRY, hem Türk Kıta Sahanlığını hiçe sayarak hem de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin haklarını gasp ederek tek taraflı parsellediği alanlarda, uluslararası şirketlere arama izni verdi. Bunun üzerine Türkiye önce donanmasını, ardından sondaj gemilerini Doğu Akdeniz’e çıkardı.
Sahada gücünü gösteren Türkiye’nin masada elini zayıflatan en büyük eksiklik, kıyıdaş ülkelerle deniz yetki sınırlandırması anlaşması imzalamamış olmasıydı. Libya ile imzalanan mutabakat, Türkiye’nin diplomaside önünü açacak olan tarihi önemde bir adım.
MAVİ VATAN’DA İLK ANLAŞMA
Emekli Tümamiral Mustafa Özbey “tarihi olay” olarak nitelediği anlaşmanın önemini şöyle anlattı: “Mavi Vatan adını verdiğimiz deniz coğrafyamızda herhangi bir ülkeyle sınırların tescil edilmediği bir geçiş dönemi yaşıyorduk, bu en büyük eksikliğimizdi. Şimdi Libya ile yapılan bu anlaşma Yunanistan, Güney Kıbrıs haydut devleti ve Mısır arasında yapılacak olası bir anlaşmanın önünü kesen tarihi önemde bir durum değişikliği yaratmıştır. Daha da önemlisi mavi vatanda ilk defa Türkiye, başka bir ülkeyle sınır hattının çizildiği bir anlaşma yapmıştır. Bu yönüyle bakıldığında tarihi önemdedir.”
‘MEB’İMİZİN BATI SINIRI ÇİZİLDİ’
Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Cihat Yaycı, ‘Libya, Türkiye’nin Denizden Komşusudur’ isimli kitabında, anlaşmanın önemini şöyle anlatıyor: “Türkiye ile Libya arasında sınırlandırılacak deniz yetki alanı şeridi, Yunanistan ile GKRY-Mısır arasında bir Türk kalkanı şeklinde durmaktadır. Libya ile deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzalanması ile Yunanistan’ın GKRY ve Mısır ile GKRY’nin Libya ile MEB anlaşması yapmasının önü kesilmiş olacak. Ayrıca Doğu Akdeniz’de Türk MEB’inin batı sınırı da belirlenmiş olacaktır.”
ATILMASI GEREKEN ADIMLAR
Yazarımız, emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Türkiye’nin elini masada güçlendirecek söz konusu mutabakatın olası yankılarını değerlendirdi: “Bu gelişme komşumuz Yunanistan’ı rahatsız edecektir. ABD ve AB’nin de bu gelişmeye çok sert tepki vereceğini tahmin edebiliriz. Ama bu hem jeopolitik hem morfolojik bir gerçektir. Gerçekler siyasi yorumlarla değiştirilemez. Türkiye gücünü Donanmasının ve ülkesinin gücünden almaktadır. Bu artık geri dönülmez bir süreci başlatmıştır.”
‘SIRA SURİYE VE LÜBNAN’DA’
Libya’nın meşru hükümeti ile imzalanan bu anlaşmanın en kısa sürede bir mutabakat muhtırası seviyesinden hükümetler arası anlaşmaya çevrilmesi gerektiğini belirten Cem Gürdeniz’e göre benzer bir gelişmeyi Suriye ile yaşamamız aciliyet arz etmekte: “Dilerim hükümetimiz en kısa zamanla meşru Suriye Hükümeti ile böyle bir deniz sınırlandırma anlaşması yapma sürecini başlatır. Benzer gelişmelerin KKTC Hükümeti ve Lübnan arasında yaşanmasını beklemek, bu dönemin deniz jeopolitiğine fikir üreten insanlar olarak en büyük beklentimizdir.
“Türkiye’nin Mısır’la özellikle 2010 sonrası başlayan, karşılıklı rekabete dayanan ve dostane olmayan dış politika pradigmasını terk etmesi de bölgenin istikrarı ve barışı için önemlidir. Türkiye’nin son dönemdeki en büyük başarılarından biri Pakistan donanmasını Akdeniz Tatbikatı’na çekebilmesidir. Bu çok büyük bir donanma diplomasisi başarısıdır. Ancak görüldüğü kadarıyla Pakistan’ın Türkiye’nin yanında yer alması, Akdeniz’de bir Müslüman-Hıristiyan bloklaşması algısı sürecini tetiklemiştir. Bunu tetikleyen de karşı bloktur. Ama karşı blok Mısır gibi büyük bir Müslüman ülkenin Yunanistan’la ittifak halinde Türkiye aleyhine tatbikatlar yaptığını görmezden gelmektedir. O nedenle bölgede Hıristiyan-Müslüman kamplaşması gibi bir pradigmaya asla izin verilmeden Türkiye’nin Akdeniz Kalkanı tatbikatına dost ve müttefik ülkeleri dahil etmesi, bu süreçte çok önemlidir.”
“Önce bu anlaşmanın tadını çıkaralım” diyen Mustafa Özbey ise daha sonra atılması gereken adımlarla ilgili şunları söyledi: “En büyük dezavantajımız, muhataplarımızla yaşadığımız sorun. Kıbrıs’ın statüsü nedeniyle Güney Kıbrıs’ı haklı olarak tanımıyoruz ve bir anlaşma olası değil. Bu süreçten sonra Türkiye önce Suriye ile, KKTC de Lübnan ile anlaşma yapmanın yollarını aramalı.”
'BM'NİN TANIDIĞI TARAFLA İMZALANDI'
Emekli Tümamiral Mustafa Özbey, Libya’da yaşanan iç savaşın anlaşmayı uluslararası arenada tartışmalı hale getirip getirmeyeceği ile ilgili şunları söyledi: “Bu anlaşma Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin resmi olarak tanıdığı tarafla imzalandı. Dolayısıyla anlaşmaya itiraz edeceklerin eli zayıf. İç savaşın diğer tarafı Hafter, BM tarafından resmi olarak tanınmıyor.”
ANLAŞMANIN MİMARI
Cem Gürdeniz, Libya ile varılan mutabakata giden süreçte 2010’da, Cihat Yaycı’nın büyük emeği olduğuna dikkat çekti: “Hem kendisini hem de ona bu alanda çalışma imkanı sunan dönemin Deniz Kuvvetleri Konutanı Oramiral Uğur Yiğit’i kutluyorum.”
Türkiye’nin deniz yetki alanlarına ilişkin politika üretilmesine kaynak teşkil eden çalışmalarıyla tanınan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı, “Sorular ve Cevaplar ile Münhasır Ekonomik Bölge Kavramı” ismini taşıyan kitapla Doğu Akdeniz’deki hukuki çerçeveyi çizerek, Münhasır Ekonomik Bölge ilanı ile kıyıdaş ülkelerin elde edeceği kazanımları anlattı. Yaycı “Libya, Türkiye’nin Denizden Komşusudur” isimli kitabında da Libya ile atılacak imzanın, Yunanistan-GKRY ikilisinin Türkiye’nin haklarını gasp ederek Doğu Akdeniz’i paylaşma senaryosunu bozacağını vurguladı.
Mustafa Özbey ise “anlaşmanın teknik mimarı” dediği Yaycı’nın yanında Cem Gürdeniz’in de mavi vatandaki emeklerine dikkat çekti: “Cem Gürdeniz mavi vatan kavramını adeta tüm vatandaşlara ezberleten bir slogan haline getirmiş ve deniz bilincinin artmasına çok büyük emeği geçmiştir.”