Doğu Perinçek Atlantik medeniyetindeki çürümeyi anlattı: Yırtılan medeniyet
Vatan Partisi lideri Perinçek, vatandaşlarla buluştu, yeni çıkan kitabını imzaladı. Perinçek konuşmasında emperyalist sistemin toplumu parçaladığını belirterek, Asya Çağının yükselişine işaret etti: Sistem, insanı koruyan, insanlığı saklayan her şeyle kavgaya girişiyor.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, önceki gün Ankara’da Alba Otelinde “Atlantik Medeniyeti”nin çürümesini anlattı. Vatan Partisi Ankara İl Başkanlığı’nın düzenlediği konferans canlı tartışmalarla sahne oldu. Perinçek, konuşmasının ardından yeni çıkan kitabı “ABD Yol Ayrımında”yı imzaladı.
DOLAR SALTANATININ ÇÖKÜŞÜ
Perinçek, konuşmasına “Atlantik Medeniyeti için deniz bitti” saptamasıyla başladı ve şunları belirtti:
“Yeni bir dünya kuruluyor. İnsanlığın yelkenlerini artık Asya Çağının rüzgârı dolduruyor. Dolar Saltanatının çöküşü, Batı Medeniyetinin çöküşünün alt başlıklarından biridir. ABD, Dolar saltanatı sayesinde bir haraç sistemi kurmuştu. 15-16. Yüzyılda yükselişe geçen Batı Medeniyeti ömrünü doldurmuş bulunuyor.
CAN ÇEKİŞEN KAPİTALİZM
“Aslında Batı Medeniyetinin inişi, 19. yüzyılın sonlarında başladı. Kapitalizmin emperyalizm dönemine girmesi, sistemin yıkımının da başlangıcıydı. Emperyalizmle birlikte kapitalizmin piyasada eşdeğerlerin değişimine, rekâbete dayanan ilerici özelliği de tarih oldu. Püritenlerin kurduğu kapitalizmin yerini üç kağıtçılık aldı. Emperyalizm, can çekişen kapitalizmdir. Sistemin kapitalizmin doğuşundaki çağ açan karakteri yalnız ekonomide değil, her alanda yıkıma uğradı.
Emperyalizm, serbest piyasayı, üreticiliği, hümanizmi, liberalizmi, romantizmi, rasyonalizmi, demokrasiyi, bilimsel buluşu, demokratik kültürü, elbirliğini, elseverliği, dayanışmayı, aşkı, cinsel eşitliği, umudu ve iyimserliği boğdu. Toplumu parçaladı ve dağıttı.
YABANCILAŞMANIN VARDIĞI YER
“Emperyalist kapitalist sistem, insanı emeğine, üretime, topluma, cinsiyetine ve kendisine yabancılaştırdı. Evet cinsiyetine de yabancılaştırdı. Tıpkı köleci Yunanistan ve Roma’daki gibi sistem tanrılarını eşcinsel yaptı. Topluma göklerden aşağıya kadın ve erkek dışında uydurma cinsiyetler dayattı. Kadını erkek, erkeği kadın yaptı. Daha başka cinsiyetler icat etti. İcat ettiği cinsiyetlere alfabeden harfler taktı, LGBTİ diye başladı ve alfabede harf bırakmayan bir çılgınlığın içine yuvarlandı. Atlantik sistemi, gençliğini bencilliğe, uyuşturucuya, yalnızlaşmaya, kumara, çılgınlığa, anarşistliğe, nihilizme itti, geleceğini karanlıklara gömdü.
SİSTEMİN SON ÇARESİ: TOPLUMU APTALLAŞTIRMAK
“Sistem, insanla o denli derin bir çelişmeye düştü ki, toplumu budalalaştırmaktan başka bir çözüm üretemedi. Sisteme itaat ettirmenin çaresi, insanı aptallaştırmak oldu. Atlantik Sistemi her türden yaratıcılığı yok ediyor, ancak aptalların itaat edebileceği bir düzen kuruyor. Ve o düzeni de aptallaştırdığı toplumun sırtına yüklüyor. Emperyalist sistem, mafyalaştıkça, toplumu tarikatların ve cemaatlerin karanlığına itti. Atlantik Medeniyeti, medeniyet öncesinin büyücülüğünü, falcılığını, muskacılığını, hurafelerini, okus pokusçuluğunu tarih öncesinin izbelerinden çıkarttı ve çürüyen medeniyetinin sunağına koydu.
HASTALIĞIN NORMALLEŞMESİ
“Emperyalist sistem, insanla birlikte üzerinde yaşadığı doğayı da yıkıma uğrattı, denizleri, ırmakları kirletti. Toprağı zehirledi. Ormanların, ağaçların yeşilini dumana boyadı. Normal insanı hasta yaptı.
Batı medeniyeti, artık uyuşturan medeniyettir; karamsarlığa ve umutsuzluğu ittiği gençliğin eline uyuşturucuyu tutuşturuyor. Atlantik sistemi, insanı uyuşturarak ayakta kalmayı deniyor.
OTOMOBİL TOTEMİ
“İnsanlık hiçbir zaman üstüne bindiği araca tapmamıştı. Otomobil totem oldu bu sistemde. Eski ABD Adalet Bakanı Dostum Ramsey Clark’ın bana söylediği gibi, ABD insanı, çocuğunu ve eşini sevmiyor, yalnızca arabasını ve evini seviyor.
KONU KOMŞUNUN YOKOLUŞU
“Emperyalist sistem, karıyı ve kocayı, anayı ve babayı, kaynanayı ve kayınbabayı, oğulu ve kızı, kardaşı ve bacıyı, nişanlıyı ve evliyi, gelini ve damadı, dedeyi ve neneyi, amcayı ve dayıyı, teyzeyi ve halayı, yeğeni ve kuzeni, enişteyi ve baldızı, eltiyi ve bacanağı, dünürü ve sağdıcı, hısımı ve akrabayı, kirveyi ve gönüldeşi, sevgiliyi ve yavukluyu, yerdeşi ve yoldaşı, arkadaşı ve kan kardeşini, konuğu ve komşuyu, eşi ve dostu, soyu ve sopu, aileyi ve boyu, insanî ilişki adına ne varsa hepsini darmadağın etti, hıncını alamadı yırttı ve yaktı. Türkçemizde hâlâ yaşayan bu kavramlar, artık yırtılan Atlantik medeniyetinin sözlüğünde bulunmuyor. Son korona salgını, emperyalist sistemin insanla ilgili her konuda çaresizliğini sergiledi.
YIRTILAN VE DELİNEN AKIL
“Belki de en önemlisi emperyalist kapitalist sistem, aklı ve mantığı kaybetti. Dünya tarihinde insanın giysilerini yırtan bir sistem daha önce görülmemişti. İnsanın avladığı hayvanların derisiyle veya bitkilerle kendisini soğuktan ve sıcaktan korumak için örtündüğü yüz binlerce yıl öncesinden bu yana, ilk kez bir sistem insanın giysisini yırtan bir moda yarattı. Blucinlerin yırtılması ve delinmesi, bir sistemin aklını kaybetmesinin en çarpıcı ve en son işaretidir. Sistem, insanı koruyan, insanlığı saklayan her şeyle kavgaya girişmektedir. Yırtılan ve delinen, yalnız insanın giysisi değil, aklı ve mantığıdır. İnsan kendi giysisindeki yırtığın içinde yırtılmakta, insan o blucindeki deliğe atılarak esir alınmaktadır.
YIRTILAN GÜZELLİK
“Sistem, yalnız insan aklını değil, insanın güzellik duygularını da yırtmaktadır. Rönesans, Naturalizm, Romantizm, Espresyonizm, hepsi tekmelenmiş ve çiğnenmiştir. Sistem artık güzelliği, sayıklamada, boğulmada, karamsarlıkta, umutsuzlukta, cinayette, intiharda ve hiçlikte aramaktadır. Sistem, artık güzelliği yırtıkta ve delikte bulmaktadır. Bu sistem, Havva Anamızın güzelliğini saklayan incir yaprağı dahil bütün kutsallara kirli ellerini uzattı. İnsanı çıplaklığa mahkûm etti. Bu sistem, artık insanlığa yırtık blucinden başka bir şey veremiyor.
YÜZ TANKIYLA GELSE YALINCAĞI SOYAMIYOR
“Yunus Emre’nin dediği gibi 'Yüz Çukallu gelse, yalıncağı soyamaz'. Atalar sözüdür: Yüz zırhlı asker gelse bir çıplağı soyamaz. İsterse yüz bin Amerikan askeri tanklarıyla ve roketleriyle gelsin, bir çıplağı soyamıyor. İşte örneği: ABD ordusu, çıplak Afganistan’ı soyamadı. Yalıncak Afgan halkı, ABD askerinin cakasını, fiyakasını, onurunu soydu ve evine gönderdi.
AYIKLAMAK NEYLESİN ATEŞLE YAKMAYINCA
“Artık Batı Medeniyeti, yırtılan bir medeniyettir! ABD emperyalizmi bu yırtılan medeniyetin yırtılan lideri konumuna düşmüştür. Artık Atlantik sisteminin yırtığını bütün Asya, Afrika ve Latin Amerika elbirliği etse yine yamayamaz. Bir pantolon ki yırtıla, içi dikenle dola, ayıklamak neylesin, od ile yanmayınca! İnsanlık yırtılan medeniyeti ateşe verecektir. Asya’dan yeni bir uygarlık yükseliyor. Asya Uygarlığı, insanlığı emperyalizmin yırtıklarından kurtarmaya geliyor! Asya Uygarlığı, insanlığı blucin deliklerinden kurtarmaya geliyor! Devletlerin bağımsız olduğu, milletlerin kardeş olduğu, insancıl, özgürlükçü, kamucu, paylaşmacı, toplumcu, demokrat uygarlık geliyor!”
TÜRKİYE'Yİ UYUŞTURUCUDAN TEMİZLEYECEĞİZ!
Katılımcılar Perinçek'e konuşmasının ardından sorular yöneltti. Netflix ve benzeri platformlarda yayınlanan bazı dizilerin toplumda yarattığı etkiye ilişkin soruya Perinçek, “İnsanlığımız büyük saldırı altında. İnsan, diğer insana muhtaç. Bu yapımlar insanımızı yalnızlaştırıyor, aşkı katlediyor. Bu saldırıya ideolojik, vatanseverliğimizle yanıt vermeliyiz. Büyük bir ideolojik mücadele içerisindeyiz. Neoliberalizm diye özetleyebileceğimiz emperyalizmin çöküş döneminin ideolojisine karşı biz de devrimci, milli, emekçi ideolojimizle yanıt veriyoruz. Buna önem veriyoruz, önder konumdayız” şeklinde yanıt verdi.
TÜRK GENÇLİĞİNİ KURTARMA HAREKETİ
Perinçek, uyuşturucuya karşı Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin başlattığı, “Madde Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi” kampanyasının önemine vurgu yaparak, şöyle konuştu: “İlk önce insanı yalnızlaştırıyor, sonra eline uyuşturucuyu tutuşturuyor. Uyuşturucuyu basit bir hastalık olarak görmeyelim. Bu hastalık ideoloji ile başlıyor. Bu Türk gençliğini kurtarma mücadelesi. Batıdan gelen bir saldırı şeklinde toplumumuza girdi. Burada toplumsal bir güç var. Türkiye'yi dönüştürmede ateşlenebilecek bir güç söz konusu. Anne, baba, kardeş hepsi uyuşturucudan kurtulmak istiyor. Bunun verdiği bir enerji var. El ele vererek, bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bunu bir toplumsal harekete dönüştüreceğiz. Karar verdik, Türkiye'den uyuşturucuyu temizleyeceğiz. İdeolojik temizlik ve fiziksel temizlik. Damarımızda dolaşan uyuşturucuyu temizleyeceğiz. Sizleri de göreve davet ediyoruz.”
DOĞAYLA ÇARPIŞAN SİSTEM
Bir katılımcı eşcinsel bir gencin ailesiyle yaşadığı olayı anlattı. Perinçek, eşcinselliği “insanı doğasından koparan” bir olay olarak niteleyerek, şöyle konuştu: “İnsanın 46 kromozomu var. İnsanın erkek veya kadın olmasını bir kromozom belirliyor. Bu olay insanı kendisiyle kavgalı hale getiriyor. Doğayla çarpışan bir sistemle insanlık karşı karşıya. İdeolojik planda da 'tek bir cinsiyet var' diye ilan ediyorlar. 'Cinsiyetini sen seçeceksin' diyorlar. Bu sistem insan neslinin, varlığının ortadan kaldırılmasına götürür. Buna karşı toplumumuzu uyaracağız.”
AMİRAL SONER POLAT İÇİN SAYGI DURUŞU
Konferansta vefatının 2. yılında Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı emekli Amiral Soner Polat da unutulmadı. Polat için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Ardından Vatan Partisi Öncü Gençlik'in hazırladığı video klip izletildi. Polat'ın konuşmalarının yer aldığı klip seyirciler tarafından sık sık alkışlarla kesildi.