Dünyanın dört bir yanından ziyaretçi ağırlıyor

Kolombiyalı Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez'in doğduğu Müze Ev, her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turistin ilgisini çekiyor ve özenle korunuyor.

Dünyanın dört bir yanından ziyaretçi ağırlıyor

Kolombiyalı Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez'in doğduğu "Müze Ev", her yıl yüzlerce yerli ve yabancı turistin ilgisini çekiyor ve özenle korunuyor. Marquez'in doğduğu ev, Santa Marta'ya 83 kilometre uzaklıktaki Aracataca kasabasında yer alıyor. Aracataca, Marquez'e Nobel Edebiyat Ödülü kazandıran "Yüzyıllık Yalnızlık" adlı eseriyle de ünlüdür.

MARQUEZ'İN DOĞDUĞU EV

Latin Amerika'da "Gabo" lakabıyla tanınan Marquez, fakir bir ailenin 11 çocuğunun en büyüğü olarak 6 Mart 1927'de Aracataca kasabasındaki bu evde dünyaya geldi ve nenesi ile dedesi tarafından büyütüldü.

Marquez, 8 yaşına kadar Aracataca'daki bu evde yaşadı. Dedesi, emekli Albay Nicolas Marquez tarafından 1912'de satın alınan bu geniş ev, 20 Temmuz 1925'te çıkan bir yangında tamamen kül oldu. Aile evi daha dayanıklı malzemelerle yeniden inşa etmek zorunda kaldı.

Talebin yüksek olması nedeniyle her gün açık olan Müze Ev, ücretsiz ziyaret ediliyor fakat rehberlik hizmeti sembolik bir ücret karşılığında veriliyor. Marquez'in doğduğu kasabaya gelen ziyaretçiler, müzeyi gezdikten sonra çevredeki restoranlara uğruyor ve genellikle hediyelik eşya almadan bölgeden ayrılmıyor. Kasabayı canlandıran ve bir cazibe merkezine dönüştüren Müze Ev, bölgenin ekonomik kalkınmasına da katkı sağlıyor.

Aracataca Belediyesi tarafından 25 Mart 2010'da açılan Müze Ev, Marquez'in yaşam öyküsünü anlattığı son eseri "Anlatmak İçin Yaşamak"a uygun olarak yeniden inşa edildi. Müze Ev'in hayata geçirilmesi için önce bir grup uzman seçildi. Bu uzmanlar, Marquez'in anıları ve eserleri üzerine araştırmalar yapmanın yanı sıra yazarın ailesi ve arkadaşlarıyla da görüştü. Valilik tarafından satın alınan ev, gerekli restorasyon tamamlandıktan sonra kültürel miras olarak kayıtlara geçirildi ve turizme kazandırılmak için müze ev olarak kullanılmasına karar verildi.

Gabo, 18 Şubat 1950'de büyükannesi ve büyükbabasının evini satmak için Aracataca'ya giderken annesinin de ona eşlik ettiğini ve bu yürüyüşün belki de hayatının en önemli kararını almasına vesile olduğunu belirtmişti. Yazar Marquez, "Anlatmak İçin Yaşamak" kitabında yürüyüş anısını şöyle anlatıyor:

"Ne annem ne de ben, sadece iki günlük bu masum yolculuğun benim için bu kadar belirleyici olacağını hayal bile edemezdik; öyle ki, en uzun ve en titiz hayat bile onu anlatmayı bitirmeme yetmezdi, şimdi, yetmiş beş yaşını çoktan geçmiş biri olarak biliyorum ki bu, yazar kariyerimde aldığım en önemli karardı. Yani: bütün hayatımda."

Dede Nicolas Marquez'in misafirlerini ağırladığı odası, kişisel ofisi, çalışma masası, elektrikli vantilatör, döner sandalye, kitaplık ve sözlük ilk girişte ziyaretçilerin dikkatini çekiyor.

Marquez, ünlü "Yüzyıllık Yalnızlık" kitabında çocukluk anılarının geçtiği bu evde dedesiyle olan ilişkisini anlatırken, çocukluk dünyasındaki hayal gücünü, masumiyeti ve çevresindeki insanların onun yeteneklerini nasıl gördüğünü şöyle ifade ediyor:

"Dedem, gümüş işlediği dükkanının bir duvarını beyaza boyattı ve benim keyfimce resim yapabilmem için renkli kalemler, ardından da bir suluboya takımı aldı. O ünlü altın balıklarını yaparken ben de çizim yapıyordum. Bir keresinde, torununun ressam olacağını söylediğini duymuştum, ama bu beni şaşırtmamıştı; çünkü ressamların sadece kapıları boyayan kişiler olduklarını sanıyordum."

Müze'ye gelen ziyaretçiler, evin odalarını birbirine bağlayan koridoru, yatak odasını, Gabo'nun teyzesi Francisca Simodosea ile paylaştığı odasını ve kileri gezebiliyor.

Müzede yer alan "Altın Balıkların Simgeselliği" Gabo'nun eserlerinde bir metafor olarak çıktığı yani sabır, emek ve hayal gücünü temsil ettiği belirtilir.

Sonraki Haber