Dünyayı nasıl yeriz zirvesi

TANSU BELE / YAZAR

Evet, paylaşma değil artık, son lokma kimde kalacak, kimin olacak diye toplandılar bunlar; Batı’nın NATO kapılarında. Küçük balıklar doyurmuyor giderek büyük balıkları, sıra geldi birbirlerini yemeye. Çok mu karamsarım? Sanmıyorum. Binlerce yılın ötesinden nasıl soruyor Homeros, “Onları birbirlerine düşüren hangi tanrı?”(1) Ben de öyle soruyorum ölümsüz bilgeye; “Kim bunlar, nedir dertleri, ne isterler şu kocamış dünyadan? Neyin peşindeler, ne ararlar? Ne umarlar?”

Bunların kim oldukları ve isimleri hiç önemli değil bence; ister Macron olsun ister Johnson, ister Zelensky ister Churchill ya da Hitler, ister Mussolini, ister Hirohito ister Truman, isterse Biden ya da Gargamel, hiçbir farkları yok Akhilleus ve Hector’dan… Ey Putin! Hector gibi sen de gücünü tanrılardan mı alıyorsun? Putin diyor ki Zelensky’e; “Erkeklik ne demekmiş yarın görecek o; bakalım kargıma göğüs gerebilecek mi? Bana kalırsa vurulup düşecek ilk ağızda, üstüne de arkadaşı yığılacak bir sürü. Yarın bir gün doğsun hele. Yarının Argoslulara yıkım getireceğine inandığım gibi, keşke inanabilsem ölümsüz, hep genç kalacağıma, Athene’yle Apollon gibi saygı göreceğime inanabilsem keşke.”(2)

Truva Savaşı'nı anlatan bir tablo.

Ya ona karşılığı kim veriyor? “Troia’da savaşmak için ordularını Yunanistan’dan getiren ve savaş güçlerini arttırmak için uğraşıp didinen Agamemnon da bakın Akhilleus’a (Hector’a değil) ne diyor: ‘Hep kavga dövüş, savaş işin gücün, en iğrendiğim sensin Zeus’un beslediği kullar içinde.”(3)

Böyle diyorsun da ey yalancı NATO buyurganı Agamemnon, öyleyse ne demeye ordu üstüne ordu, silah üstüne silah yığıyorsun Doğu’nun kapısı Anadolu kıyılarına? Söylesene! Agamemnon’un rolüne soyunmuş NATO imparatoru Biden, haydi şimdi Troya’dan binlerce yıl sonra sen konuş, Anadolu’yu üslerinle çembere alırken ne yapmaya çalışıyorsun? Yığmışsın eski Sovyet ülkelerinden başlayarak, Yunan ve Akdeniz kıyılarına nükleer üslerini, çevirmişsin namlularını Anadolu’ya ve de Rusya’ya, Kafkaslara, Asya’ya; sonra da tıpkı Agamemnon gibi kükrediğini sanıyorsun o kısık, bet sesinle; “Barış, demokrasi, barış demokrasi, barış demokrasi…”

Adını da NATO zirvesi koymuşlar bu Biden sayıklamasının: Hadi canım sen de! Tıpkı Türkiye’yi ikinci paylaşım savaşına sokmayan İsmet Paşa’nın dediği gibi: “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de oradaki yerini alır.” Binlerce yıldan beri yapılagelen savaş üstüne savaş, yine savaş üstüne savaşlardan bu yana olduğu gibi… Troia işgal edildi de Anadolu yenildi mi? Çanakkale geçilmedi de İstanbul işgal edildi, ya Anadolu yenildi mi? Hayır! Yine hayır!Troia’nın duvarında ne yazıyor: “Rüzgar kâh batıdan kâh doğudan eser bu ülkede…”

Odysseia destanının bin yıl sonra bağrından doğduğu Gılgameş (Sümer) destanı da şöyle sesleniyor: “Aradığınız hayatı asla bulamayacaksınız. Tanrılar insanı yarattığında insanın payına ölüm düşmüştür ve tanrılar, hayatı kendi ellerinde tutmuştur.”(4) Baş düşmanı Humbaba’yı haklayan Gılgameş yine de ölmez otunu kaybetmiş, Kirke ise (Odisseas) Kalipso adasından ayrılmak zorunda… Peki, neyin nesidir bu ölmez otu? Yeraltı zenginlikleri mi, doğalgaz mı, petrol mü? Ya Kalipso? Belki de o, dünyanın ta kendisi! Bin yıl sonra Hector, kılıcını ona saplayan, dünyanın en büyük savaşçısı Akhilleus’a diyor ki: “Senin ne olduğun yüzünden belli, demirden bir yürek var göğsünde. Ama uyanık ol, uğramayasın tanrının lanetine. Yiğit de olsan, Paris ile Apollon o gün seni öldürecekler Batı kapıları önünde…”(5)

Ey Apollon, ey Paris; sizler Anadolu çocuğusunuz, bakın Atatürk ne diyor size: “Çağdaş uygarlığı anlayabilmek, dünya yüzünde eski uygarlıkları, bütün insanlığın ilk uygarlıklarını doğru tanıyabilmekle mümkündür.” (6)

Kaynaklar:

(1,2,3,5): Homeros, İlyada.

(4) Gılgameş Destanı.

(6) M. İlmiye Çığ; Uygarlığın Kökeni Sumerliler-1.

Sonraki Haber