‘Dünyayı sanat kurtaracak’

Bu haftaki röportajımızı Londra’da yaşayan ressam Renk Erbil’le yaptık. ‘Sanat benim için hayat anlamına geliyor’ diyen Renk Erbil, fırçayla ilk tanışmasından bu yana olan sanat yolculuğunu Aydınlık Avrupa okurlarına anlattı.

  • Renk Erbil kimdir, nerede doğdu, hangi eğitimleri aldı, nerede yaşıyor?

1973 İstanbul doğumluyum. Ressam Devrim Erbil ve Gülsün Erbil’in tasarımcı ve sanatçı kızıyım. İlkokul öğretimimi Nurettin Teksan’da bitirdikten sonra Saint Pulcherie’de okumaya başladım, o yıllarda Anadolu liseleri ve kolej imtihanları vardı. Amerikan bir annenin kızı olarak bu okullardan birine girmem önemli sayılıyordu, tabiki artık dünya çok farklı yerlere gidiyor, en iyi üniversitelerin bile online (çevrim içi) ders verdiği bir çağda yaşıyoruz. Daha sonrasında annem British Council’dan burs alarak İngiltere’ye yerleşti. Ben ve kardeşim de onunla beraber Londra’ya göç ettik. Londra’da sanat eğitimime Barnet College’de başlayıp daha sonrasında da Reading Üniversitesine bağlı olan Berkshire College of Artand Design’i bitirdim, grafitiye çok düşkündüm. Reading’de büyük bir grafiti yapan sanatçı topluluğu olduğu için ilk seçeneğime Reading’i yazmıştım. Okulda okurken grafiti yapmışlığım çoktur, halen Londra’da yaşıyor ve çalışıyorum.
Londra benim için o kadar özelki kendi galerim ve sanat danışmanlık şirketim var. İsmi de Renklondon.

‘SANATÇI BİR ANNE BABANIN ÇOCUĞUYUM’

  • Peki, resim tutkusu nasıl başladı, resme kabiliyetinizi ne zaman fark ettiniz?

Takdir edersiniz ki sanatçı bir anne ve babanın çocuğu olduğunuzda etrafınızda ilk görüp farkına varıp merak ettiğiniz objeler fırça, boya, tuval gibi sanatçı araç gereçleri oluyor. Annem ve babam farklı sanat dallarıyla da uğraştıkları için, bizim gravür, seramik, mozaik ve fotoğraf atölyelerimiz vardı.
İlk anılarımın içinde gravür makinesi, farklı kağıtlar, darkroom, seramik vernikleri, mozaik taşları, terebentin kokusu büyük yer tutuyordu.
Babam Akademi’de hoca olduğu için, bol bol gittiğim o muhteşem mekandaki çıplak modellerin bacaklarına oturup öğrencilerin bizi çizmeleri gibi herkesin yaşamadığı sıra dışı olan ama hatırlarken ne kadar şanslı olduğumu bana hissettiren anılarım var. Annem ve babam eğitimli oldukları için beni ve kardeşimi çok rahat bıraktılar. Elimize ilk günden fırça ve boya verip resim yapmamızı teşvik ettiler. Orası burası kirlenir, boya olur gibi cümleler bize çok uzak olgulardı. Genlerden gelen avantajımın ailem tarafından farkına varılması da uzun sürmedi. İlk sergimi 6 yaşımda Resim Heykel Müzesi’nde açtım ve televizyonda resmim hakkında konuştum. Bunu söyleyebilecek kaç kişi var ki?

  • Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla artık çocuklarımız çok daha erken yaşta başarılını paylaşıyor, seslerini duyurabiliyor. Peki, resim sizin için ne demek? Ne tarz eserler üretiyorsunuz? Tarzınızın oluşma sürecini anlatır mısınız?

Resim benim için her şeyden önce hayat demek, sanat, hayatımızın bir parçası olarak büyütüldük. Çevremizde hep ressamlar, mimarlar, yazarlar ve yaratıcı insanlar vardı, hep sanat konuşulurdu, hep sergi açılışları olurdu. Londra’da yaşamaya başladıktan sonra da hafta sonlarında annem beni ve kardeşimi ya müzeye ya da galerilere götürür, uzun uzun sanat ve sanatçı hakkında konuşurduk. Ergen yaşlarda her hafta sonunda yapılan bu aktivite bazen beni yoran bir iş gibi gelse de daha sonrasında ne kadar şanslı olduğumun ve çok fazla görgü ve bilgi biriktirdiğimin farkına vardırdı. Aileme bize vermiş oldukları sanat sevgisi için minnettarım. Sanatım seneler geçtikçe evrime uğradı, geometrik öğeler kullandığım, soyut eserlerime kavram yüklemeye başladım. Hatta kendime temalar verip, kavramsal enstalasyonlar yapmaya başladım. Sanatın önderliğini yapan bir aileden gelince sıradanlık size çok uzak oluyor. Benzersiz, eşsiz, otantik olmak zorundasınız, bu yüzden bütün kavramsal eserlerim kendi deneyimlerimden yola çıkarak yapmış olduğum projelerdir. Kavramsal sanatta öncelik kavramdadır ama benim için görselde bir o kadar önemli. Bir makalede çok sevdiğim Amerikan kavramsal sanatçı Sol Le Witt; “Kavramsal bir sanat eseri ancak fikir iyiyse iyidir”, “İşini görsel olarak çekici kılıp kılmamak tamamen sanatçıya kalmıştır” diyor. İyi resim nedir? Bu sorunun cevabının bilincinde büyüyen bir sanatçı olarak, görsellerimin iyi olmasından asla vazgeçmeyen bir sanatçıyım. Toplum bilincinin ağır bastığı, ırkçılık, hümanizm, çevre, cinsiyetçilik, teknoloji-insan ilişkisi, müzik-insan ilişkisi, çok kültürlülük gibi konularla ilgilenen bir sanatçıyım ve projelerimde gerçek hayattan gelen katılımcılarla iş birliği yapmayı çok seviyorum.
Sanatçı, küratör ve tasarımcı olarak tanınıyorum ama bana ne işle uğraşıyorsunuz dediklerinde beni tanımlayan en güzel sıfat, “kreatif düşünen kişi”dir. Kendime en çok yakıştırdığım tanımlama bu şekilde.

  • Gelecek günlerde sergileriniz olacak mı?

Şu an İstanbul’da hala bir sergim devam etmekte, mart ayında Bepanthol’un sponsorluğunda, benim küratörü olduğum ve de resimlerimin de bulunduğu “Tentuval” sergimiz gerçekleşti. İzmir’den yeni döndüm ve The Stay Alacati Warehouse’da Devrim Erbil’in “Primavera” sergisinin küratörlüğünü yaptım, çok güzel geçti. Londra’da ekim ayında Saatchi Gallery’de gerçekleştirdiğimiz “Talondon” sergimizin farklı bir versiyonunu Bodrum’da ağustos ayında gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Yaratıcı eserlerle katılacağım, aynı zamanda heyecan verici NFT ve ilginç içerikli projelerimizle 2022/2023’te sanatseverlerle buluşmaya devam edeceğiz.

‘BAŞARILI OLMAK ÇABA GEREKTİRİR’

  • Gençlere önerileriniz nelerdir?

Başarılı bir insan olmak çaba harcamadan edinilebilecek bir özellik değil. Ben hayatımızın yönünü bizlerin tercihlerimizle belirlediğimizi düşünüyorum. Hatalarımızın da bir öğreti olduğuna inanıyorum. Sorumluluklarımızı bilmek, sıradan bir sanatçı ya da birey olmakla yetinmemek, fark yaratabilmek için biraz fazlaca uğraşmak gerektiğini savunan bir insanım. Genç sanatçı arkadaşlarıma önerilerimi sormuşsunuz, en başta bol bol sergi ve müze gezmeleri, visual kütüphanelerini devamlı geliştirmeleri, kendilerine özgürlük vermeleri, seyahat etmeleri, yarattıkları her eseri sevgiyle yaratmaları bence en önemli unsurlar. Başarılı bir sanat kariyeri içinde hedefler koymaları, öz disiplin, motivasyon ve ilham perileriyle barışık olmalarını öneriyorum. Böylece hayal gücü, zekâ ve kreatif düşüncelerden ortaya çıkan eserler üretirler ve Türk sanatı çok farklı yerlere gider.

  • Son olarak eklemek istedikleriniz var mı?

Yaratıcılık doğuştan gelen bir yetenektir. Düşünceler bakımından çocukluğumuz çok daha özgür olduğumuz bir dönemdir ve birçok şeyi hayal etmeye başlarız. Bu hayallerimizin bir sınırı da yoktur. Sınırsız kreatif hayaller, kulağa ne kadar güzel geliyor değil mi? Çocuklarımızın yaratıcılığını fark edip, destekleyelim. Sanat okumak isteyenlere, sanatçılara destek verelim. Unutmayalım ki, dünyayı sanat kurtaracak, çünkü sanatçı her zaman “Barış”ı tercih eder.

Sonraki Haber