EBSO Başkanı Yorgancılar’dan enerji maliyetleri uyarısı
EBSO Başkanı Yorgancılar, sanayicilerin yüksek iş gücü ve finansman maliyetlerinin yanında enerji maliyeti artışını taşımasının zor olduğunu belirtti. Yorgancılar, enerji girdilerine zam yapılmasındansa kayıt dışı işlemlerin azaltılarak vergi tabanının genişletilmesinin etkili olacağını söyledi
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar, maliyet enflasyonuna ilişkin uyarılar yaptı. Yorgancılar, sanayicilerin yüksek iş gücü ve finansman maliyetleri yanında enerji maliyetlerindeki olası artışı taşıyabilmesinin oldukça zor olduğunu dile getirdi. Enerji girdilerine zam yapılması yerine kayıt dışı işlemlerin azaltılarak vergi tabanının genişletilmesinin ve vergi hasılatının artırılmasının, enflasyonla mücadelede daha etkili bir uygulama olacağının altını çizen Yorgancılar, “Döviz ihtiyacımız oldukça fazladır ve bunun en önemli kaynağı ihracattır. Dolayısıyla eksik değerlenen değil, gerçekçi değerlenen bir döviz düzeyi gerekiyor.” dedi.
SANAYİCİLERİ ZORLAYAN ÜÇ KONU
Sanayicilerin yüksek enflasyon döneminde üç boyuttan bedel ödediğine dikkat çeken Yorgancılar, şu ifadeleri kullandı:
“Yükselen reel ücretler nedeniyle iş gücü ve artan faizler nedeniyle de finansman maliyetlerinde çok ciddi artışlarla karşılaştık. Kurlardaki artışların da genel olarak enflasyonun altında kalması, yani TL’nin döviz karşısında değerlenmesi söz konusu oldu. Bu durum, yani TL’nin iç değeri düşerken dış değerinin artması, ihracatçılarımızı zorlamaya başladı. Böylesi koşullar geçerliyken sanayicilerin gerek tedarik ve nakil, gerekse üretim aşamalarında temel girdilerinin başında gelen akaryakıt, doğal gaz ve elektrik fiyatlarına zam yapılması hem enflasyonist eğilimleri güçlendirecek hem de ihracatı güçleştirecektir.
“Sanayicilerimizin yüksek iş gücü ve finansman maliyetleri yanında enerji maliyetlerindeki olası artışı taşıyabilmesi oldukça zordur. Ayrıca talebin ve dolayısıyla da talep kaynaklı enflasyonun düşüş eğilime girmesinin beklendiği bir dönemde enerji girdilerine yapılacak zamlar, maliyet kaynaklı enflasyonun artmasına neden olacak ve bu da enflasyonla mücadeleyi sekteye uğratabilecektir.”
ZAM YERİNE KAYIT DIŞILIKLA MÜCADELE
Elektrik ve doğalgaz için verilen sübvansiyonlar nedeniyle devlet bütçesinden önemli bir miktarda kaynak kullanıldığının ve bu nedenle bütçe dengelerinde bozulma yaşandığının farkında olduklarını belirten Yorgancılar, şu vurguları yaptı:
“Enflasyonla mücadelenin yanında gerek bütçe açığının azaltılması, gerekse haksız rekabetin önlenmesi için önümüzdeki dönemde yapılması gereken en önemli şey, kayıt dışı ekonomiyi minimize etmektir. Enerji girdilerine zam yapılması yerine kayıt dışı işlemlerin azaltılarak vergi tabanının genişletilmesi ve böylece vergi hasılatının artırılması, enflasyonla mücadelede daha etkili bir uygulama olacaktır. Yine arazi rantları ile finansal rantların da makul düzeyde vergilendirilmesi sürece, yani enflasyonla mücadeleye olumlu katkı yapacaktır. Enflasyonla mücadelede para politikası imkanlarının önemli ölçüde kullanılmış olması, maliye politikası araçlarının önemini artırmıştır. Bu nedenle kayıt dışı ile mücadele, rantların etkin olarak vergilendirilmesi yoluyla vergi gelirlerinde artışın ve özellikle de kamu harcamalarındaki artışın kontrol altına alınması, enflasyonla mücadelede enflasyonu körükleyecek enerji zamları yerine tercih edilmelidir.”
‘GERÇEKÇİ DÖVİZ DÜZEYİ’
Sanayicilerin karşılaştığı zorluklar üzerindeki kur etkisine de değinen yorgancılar, “Enflasyonla mücadelede gerçek ve kalıcı başarı kurları düşük tutarak sağlanamayacak; çok kez kullanılan bu yöntemin sonucunda yüksek cari açık oluşacak ve eninde sonunda kur artışı yoluyla yeniden enflasyonist süreç yaratacaktır. Döviz ihtiyacımız oldukça fazladır ve bunun en önemli kaynağı ihracattır. Bu nedenlerle uzun vadeli istikrar açısından döviz kurlarını düşük tutmanın anti-enflasyonist etkisinden değil, ihracatı zorlaştırmaması etkisinden faydalanılması daha uygun olacaktır. Bu nedenle eksik değerlenen değil, gerçekçi değerlenen bir döviz düzeyi gerekiyor.” diye konuştu.