Eğer yeni anayasa yapılacaksa, tek çözüm milli devrimci anayasa

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Yeni Anayasa tartışmalarına ilişkin fikirlerini önceki gün Ulusal Kanal'daki Çıkış Yolu programında açıkladı.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ulusal Kanal’da yayınlanan “Çıkış Yolu” programında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yeni Anayasa” önerisi ile ilgili olarak Aydınlık Gazetesi Ankara Temsilcisi İsmet Özçelik ve Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi Gürkan Demir’in sorularını yanıtladı. Perinçek, Vatan Partisi olarak bu konuda çalışma yaptıklarını ve dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e sunduklarını belirtti. Perinçek yeni Anayasa ile ilgili olarak özetle şu değerlendirmeleri yaptı:

YENİ DÖNEMİN ANAYASASI

Yeni bir anayasa düşünülecekse bu anayasanın temeli Türkiye’nin 2014’ten bu yana yaşadığı süreç olabilir. Türkiye 2014’ten bugüne kadar bir milli devrimin içerisine girdi. Vatanın bütünlüğü, terörü bitirmek, bağımsız ve üreten Türkiye… Yani bu program bir devrim programı. Türkiye’nin 2014’ten bu yana bizim Silivri duvarını yıkmamız, arkasından TSK’nın Amerika’nın piyonları olan PKK’nın ve FETÖ’nün üzerine yürümesi, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı Harekatlarıyla ABD-İsrail Koridoru’nun kesilmesi, Amerikan emperyalizmi ile savaşması, 2016 yılında Gladyo’nun ezilmesi; bunların hepsi devrimci eylemler. Bu bir devrim programının uygulanması. Şimdi de o üretim devrimi ayağına geldik. Bunu anayasallaştırırsak, bu sürecin hedeflerini gerçekleştirirsek, yeni bir anayasa gerçekten de Türkiye’nin ihtiyacı olur.

YASLANACAĞI MİRAS

2014-2021 süreci, tarihe döndüğümüz zaman hangi mirasa yaslanmaktadır? Namık Kemallerle başlayan istiklal mücadeleleri, hürriyet mücadeleleri, 1876 Devrimi, 1908 Devrimi ve arkasından Kemalist devrim dediğimiz İstiklal Savaşı ve 1945’e kadar uzanan sürece dayanmaktadır. Yaşadığımız devrim aslında arkada kalan Milli Demokratik Devrimimizin tamamlanması sürecidir. Bu yeni bir anayasayı düşündürebilir. Bu sürecin anayasasını yaparsak olur.

ANAYASANIN TEMEL FORMÜLÜ

Her anayasanın başında, kurmak istediğiniz devletin ve toplumun bir özeti olur. 1961 Anayasası’nın başında “Demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti” var. 1961 Anayasası'ndan sonra bakın bütün anayasalarda bunlar bir demirbaştır. Şimdi size soruyorum. Bu dörtlü formülde bağımsızlık var mı? Bakın bu hiç sorgulanmıyor. Milli devlet ile ilgili herhangi bir formül var mı? Milli demokratik devrim süreçleri içerisinde yarattığımız bir halkçılık var. O halkçılık; Avrupa’nın, Fransa’nın, Almanya’nın sosyal devletinden çok daha ileri bir şey. Biz halkçılığı bırakıyoruz, sosyal devleti alıyoruz.

ATATÜRK’ÜN YAZDIĞI ANAYASA

Sonra hukuk devleti, peki bizim 200 yıllık devrimimizin formülü ne? 1937 yılı Şubat ayında, Atatürk bu dünyadan gitmeden önce Anayasa'nın 2. Maddesine bizim temel formülü yazdı; Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimcidir. Şimdi bir yanda Batı’dan ithal edilen demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti var. Batı’nın emperyalist süreçlerinde ortaya çıkmış bir formül. Orada bağımsızlık yok çünkü o formülü üretenler bağımsızlığı çiğniyor. Ama Atatürk devriminin formülü cumhuriyetçi; devrim yapıyor, milliyetçi; o milliyetçiliğin ne anlama geldiği Atatürk’ün 1935 programlarında var. Milliyetçilik diyor, Türk Milleti'nin bağımsız yaşamasıdır ve diğer devletlerle uyum içinde çağdaş medeniyetin önünde olmasıdır. Bağımsızlık; bakın diğer formül de bu.

HALKÇILIK

Sosyal devletle, halkçılık farklı. Sosyal devlette, kapitalizmin işçi sınıfına, emekçilere belli tavizler veriyor. Halkçılık öyle değil. Halkçılık, bir devrimin ürettiği, emekçilerin orada inisiyatif sahibi olduğu, emekçilere dayanan bir halk devriminin getirdiği formül. Ondan sonra ne var? Devletçilik. Var mı devletçilik; demokratik, laik, sosyal, hukuk devletinde. Yok çünkü o liberal, liberalizmin formülü. Devletçilik var bizimkinde. Laiklik her ikisinde de var. Peki öbüründe devrimcilik var mı? Bakın bizim Türk devriminin ürettiği temel anayasal formülde cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, laiklik, devletçilik ve devrimcilik var. İşte bu aslında Türkiye’nin 200 yıllık anayasal süreçlerinin iki çarpışan formülüdür.

1961’de o zamanki CHP -bugünkü CHP (gibi) değil ama- milliyetçiliğe karşı çıktı. Milli Birlik Komitesi’ndeki yöneticilerin hepsi milliyetçiliğe oy verdi, ama Kurucu Meclis’teki CHP’li çoğunluk milliyetçiliği koymadı. Türk devletinin temeli olan bağımsızlık, temel formülasyondan çıkarıldı.

BATI’NIN DAYATTIĞI BÖLÜCÜ ANAYASA

2007-2012 yıllarında Batı’nın dayattığı Bölücü-Liberal Anayasa girişimi canlandırılamaz. O Anayasa, 2020 yılı Ocak-Mayıs aylarında CHP-İyi Parti-HDP-Saadet Partisi ortaklığıyla İbrahim Kaboğlu başkanlığında yeniden kotarılmıştı. Türk Milletinin kabul etmediği “Sivil Anayasa” bir kez daha denenemez. “Sivil Anayasa”, susuz deniz gibi bilim dışı bir kavramdır.

Ayrıca o tarihlerde kurulan yeni Anayasa masasını CHP dağıtmadı. CHP ile beraber yapıyorlardı. Biz masayı dağıttık. Biz Vatan Partisi olarak dağıttık. Bölücü bir anayasa yapıyorsunuz dedik. CHP ve Ak Parti o zaman anlaştı.

Benim “Türkiye’nin Anayasa Birikimi” kitabımda da vardır. 2012 yılında bir anayasa taslağı yazdık. Ve onun gerekçelerini de yazdık. 400-500 sayfaydı, bilgisayar çıktısıyla. Ben o zaman hapisteydim. Arkadaşlarımız bunu dönemin Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e iletti.

O zaman yapılmak istenen bölücü anayasaya MHP de karşı çıktı.

İTTİFAK ÇATLAR

Eğer 2012 yılında Türkiye’nin önüne getirilen, Batı’dan Türkiye’ye dayatılan anayasayı Türkiye’nin önüne koyarsanız hem Cumhur İttifakı çatlar hem de Ak Parti içinde bir bunalım olur. O anayasayı bugün CHP ve İyi Parti savunuyor.

Bugün 2007 ve 2012'ye bir gönderme yapmak çok tehlikeli. Böyle bir anayasa yapacağız denildiği zaman, “2014'ten bugüne Tayyip Erdoğan önderliğinde hükümetin yaptığı her şeyin üstü çiziliyor” anlamına gelir. Altı yıldır uyguladıklarının kökten reddi gibi bir anlam çıkar. Devlet Bahçeli'nin de bunu fark ettiği görülüyor. Bahçeli konu ile ilgili hemen bir açıklama yaptı ve olması gereken anayasanın çerçevesini çizdi. Ayrıca ortakla görüş birliğine varılmadan bir yeni anayasa açıklaması yapmak, ortağa emrivaki olur.

HESAPSIZLIK VAR

Ayrıca ben burada çok önemli bir hesapsızlık görüyorum. Bugün Meclis’te Cumhurbaşkanı’nın üçte iki çoğunluğu sağlama şansı yok. Hatta Milliyetçi Hareket Partisi’ni de biraz uzaklaştıran eğilimler ortaya çıkıyor. İnşallah o fazla gelişmez. Türkiye'nin ekonomi meselesi varken, Doğu Akdeniz'de tehlike varken, Anayasa tartışması gündeme uyan bir tartışma değil. Bu tartışma Ak Parti'nin oylarını da etkiler. Eğer 2007, 2012 benzeri anayasa getirecekse Ak Parti’ye alkış, CHP, HDP, İyi Parti’den gelir.

ÖNERİMİZ

Ama biz şimdi burada Vatan Partisi olarak bir tartışma açıyoruz. Yeni bir Anayasanın birinci maddesi şöyle olmalıdır; “Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve Devrimcidir.” Şimdi bunu koydunuz mu anayasanın başına, arkası gelir. Yeni Anayasa, 2014 sonrası Vatan Savaşı sürecinin ve önümüzdeki Üretim Devrimi gündeminin Millî Devrimci Anayasası olabilir. “İkinci İstiklâl Savaşı” koşullarında Yeni Anayasa, ancak Türk Devriminin Anayasa mirası temelinde oluşturulabilir. Vatan Partisi, bu anlayışla Türkiyemiz için Millî Devrimci Anayasa önerisini hazırlamış ve TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek ile TBMM Anayasa Komisyonu Başkanlığına sunmuştur. Bu önerimiz ayrıca kitap halinde basılarak kamuoyunun değerlendirmesine de sunulmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan da, AK Parti MYK’da “siyasette devrimci bir çizgi” izlediklerini onaylayarak, Türkiye’nin sorunlarının çözüm yolunu saptamış bulunmaktadır.

ZAMANI DEĞİL

Bugün Türkiye’de çok ciddi bir ekonomi sorunu ve dış tehditler varken Sayın Cumhurbaşkanının “Türkiye’nin en önemli meselesi anayasadır” tespitine katılmıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Türkiye’nin bütün sorunları anayasalar yüzünden çıktı” tespiti hiç doğru değil. Türkiye’nin sorunlarının kaynağı anayasalar değil. Bu tespitler kendileri ile de çelişiyor. Çünkü anayasa değişikliklerini getirirken “Bu anayasa değişikliklerini yapalım Türkiye’de sorun kalmayacak” dediler. Şimdi “sorunların içinde boğuluyoruz” diye şikayet ediyorlar.

TÜRKİYE’YE EN UYGUN SİSTEM: PARLAMENTER HÜKÜMET SİSTEMİ

Üç tane hükümet sistemi var. Birincisi bütün iktidar Meclis’tedir. Kuvvetli bir Meclis, her şey orada. Meclis’in eksende olduğu bir hükümet sistemi. Başkanlık sistemi bunun karşısında. Güçler arasında kalın duvarlar vardır. Parlamenter sistem ise bunların ortasında. Kuvvetler arasında çok sert ayrımlar yok. Türkiye'ye en uzak sistem Başkanlık sistemidir. Türkiye için en uygunu, bizim Türk devrim geleneğimizin yarattığı Parlamenter Hükümet Sistemi. Türkiye'nin önünde aşırı zorluklar var. Bu zorlukları aşırı demokrasi ile değil kuvvetli yürütme ile aşabiliriz.

‘ANAYASA HUKUKU’ KAVRAMI YANLIŞ

Anayasa hukuku kavramı yanlış bir kavram. Zaten ana kanun diyorsun, sonradan da hukuk diyorsun. 1876’daki adı Kanuni Esasi’ydi, esas kanun, temel kanun. Almanya’daki anayasaya benziyor. Ama Anayasa’nın Türkçe’de en güzel karşılığı “kurucu hukuk”tur. Yani bir devletin kurucu hukuku. Devleti kuran hukuk.

Sonraki Haber