EĞİTİM-İŞ yargı kararını tanımadı: Savunma hakkına gasp yeniden ihraç!
Diyarbakır annelerini ziyaret eden öğretmenler hakkında üyesi oldukları Eğitim-İş Sendikası'nın yargıdan dönen ihraç kararı hukuksuzca yinelendi. Bu kez öğretmenlerin savunmaları dahi alınmadı. Öğretmenler, sendika hakkında suç duyurusunda bulundu.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı Eğitim-İş Sendikası, Diyarbakır annelerini ziyaret eden öğretmenlerin yargıdan dönen ihraç kararını bu kez yasa, tüzük dinlemeden yineledi.
Evlatlarını PKK'nın elinden kurtarmak için Diyarbakır HDP il binası önünde oturma eylemi yapan anneleri ziyaret ettikleri için Eğitim-İş Sendikası tarafından haklarında ihraç kararı verilen 7 öğretmenin ihracı mahkemeden dönmüş, sendikanın ihraç kararını bozan mahkeme kararına itiraz eden Eğitim-İş’in talebi de reddedilmişti. Eğitim-İş Sendikası öğretmenlerin savunmasına dahi başvurmadan yeniden ihracına karar verdi. Hepimizin Sendikası Grubu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına hukuksuz karar hakkında suç duyurusunda bulundu.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonuna bağlı sendikalarda örgütlü Hepimizin Sendikası Grubunun, 21 Eylül 2019’da, Diyarbakır annelerine destek ziyaretinde bulunması konfederasyonu rahatsız etmişti. Üç öğretmenin Eğitim-İş Sendikası’ndan ihracı talep edilmiş, öğretmenlerin anneleri ziyaretinin ardından Konfederasyona bağlı sendikalarda örgütlü diğer gruplar ve Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, Hepimizin Sendikası’nı hedef almıştı. Mehmet Balık, sendika gruplarından mesaj göndererek, Hepimizin Sendikası grubu üyeleri hakkında hukuki süreç başlatılacağını söylemişti.
YARGI ÖĞRETMENLERİ HAKLI BULMUŞTU
Ardından başlatılan disiplin sürecinde Birleşik Kamu-İş’e bağlı sendikalara üye 7 kişiyi disipline sevk edildi. Eğitim-İş Merkez Disiplin Kurulu, sendikanın Eskişehir Şube Örgütlenme Sekreteri Ayla Salmanlı, İzmir 1 Nolu Basın-Yayın ve Uluslararası İlişkiler Sekreteri Bülent Turan ve eski İstanbul Şube Başkanı Erkan Aksoy’un ihracı istemini Eğitim-İş Genel Kurulu’na gönderdi. Disiplin süreci sonunda ihraç kararı verildi. İhraç kararını yargıya taşıyan öğretmenleri mahkeme haklı buldu, karar bozuldu.
Sendika ise ihracı iptal eden kararı temyiz etti. Dosyayı değerlendiren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi, öğretmenleri haklı bularak yerel mahkemenin kararının yerinde olduğuna hükmetti. Mahkeme, davalı tarafın istinaf dilekçesini oybirliği ile reddetti.
SAVUNMALARI İSTENMEDİ
Öğretmenler lehine sonuçlanan yargı sürecinin ardından Eğitim-İş Sendikası bu kez hukuksuz bir yola başvurdu. 6386 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendika ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ve Anayasayı çiğneyen bir karara imza atan Merkez Disiplin Kurulu, öğretmenlerin savunmasını dahi istemedi. Kurul aldığı ihraç kararını sendikanın genel kuruluna gönderdi.
Konuya ilişkin açıklama yapan Hepimizin Sendikası Grubu Eğitim-İş Sendikası içinde yetkiyi elinde bulunduran dar grupçu anlayışın sınıf mücadelesi ruhuna aykırı olarak kasten ve alenen 'sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasının engellenmesi suçunun' işlendiğini kaydetti. Açıklamada şunlar kaydedildi: "Eğitim-İş içinde Türkiye gerçeklerinden, tam bağımsız Türkiye mücadelesinden kopmuş, Diyarbakır analarına sırtını dönmüş olan kariyerist, dar grupçu anlayış sendikanın disiplin kurulunu vatanseverlerin tasfiyenin aracı haline getirmiş ve Diyarbakır analarını ziyaret eden ve onlara destek veren Hepimizin Sendikası Grubuyla hareket eden 7 üyesini ihraç etmiş, yöneticilikleri ellerinden alınarak seçimle elde ettikleri hakları gasp edilmiş ve kongre sürecinde bu hakkın doğal sonuçları ortadan kaldırılmıştır. Ankara 21. İş Mahkemesi 17 Kasım 2020 günü gerekçeli kararında Hepimizin Sendikası grubunun Diyarbakır analarını ziyaretini haklı ve sendika tüzüğüne, Anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun bulmuştur. İstinaf Mahkemesi de Ankara 21. İş Mahkemesinin kararını kesinleştirmiştir."
'ALENİ SUÇ'
Yargı kararlarına rağmen ikinci kez başlatılan soruşturmada savunma dahi alınmadan 6 üye hakkında Merkez Disiplin Kurulunca ihraç kararı alındığı belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Bu karar sendika tüzüğüne ve disiplin yönetmeliğine dayanan bir karar değildir. Kurultay delegesinin iradesini yönlendirme, yargının, Anayasanın 26. maddesindeki düşünce ve ifade özgürlüğü kararını tanımama, sendikal hakkı çiğneme girişimidir. Bu girişim açık, aleni bir suçtur. Yıllarca işverene karşı mücadele ile elde ettiğimiz sendikal hakkımızın dar grupçu anlayış ile hareket eden bir avuç koltuk sevdalısı kişi tarafından engellenmesini seyretmeyeceğiz. Eğitim-İş içinde sınıf mücadelesine barikat kuran sendikal hak ve özgürlükleri çiğnemede sorumluluğu bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunduk."
"Büyük mücadelelerle elde edilen haklarımızın bu kadar kolay çiğnenmesine izin vermeyeceğiz" denilen açıklamanı devamında şöyle denildi: "Bu girişimlerde rol alanlara yaptıklarının hesabını yasal yollarla soracağız. Eğitim-İş'i tüzüğümüzün ilkeleri doğrultusunda; kendi çıkarlarını sendikanın çıkarlarının önüne koyan, Türkiye karşıtı tutum ve davranış içinde olan kariyerist kişilerden kurtaracağız. Sendikamız Eğitim-İş tam bağımsız ve demokratik Türkiye mücadelesinde onurlu yerini alacaktır."