Özel okullarda kayıt kuyruğu: ‘Yığılmanın çözümü İlköğretimde yönlendirme’
Eğitimci Zekeriya Çakmak, öncelikle temel eğitimin sekiz yıla çıkarılması, ardından öğrencileri yeteneklerine göre değişik alanlara ve o alana uygun liselere yönlendirmek amacıyla planlama yapılması gerektiğini söyledi.
2023 lise yerleştirme sınavında 562 aday tam puan aldı, adı öne çıkan özel liselere kayıt başvurularında yığılma oldu. Ön kayıt listesindeki öğrencilerle aynı puanı almış olan, tam puanla ön kayıt yaptırmak isteyen yüzlerce öğrenci yedek listeye kaldı. LGS ölçme sistemine göre aralarında hiçbir puan farkı olmayan öğrencilerden bir bölümü hayallerindeki okula kavuşurken, diğerleri başka okullara gitmek zorunda kalacak.
Aynı puanı alan öğrenciler arasındaki eleme ise öncelikle yaş durumuna göre ‘en son doğan ilk sıraya’ kuralına göre yapılıyor. İkinci ölçüt olarak, son sınıfta okula devam durumu dikkate alınıyor. Yine de eşitlik varsa ortaöğretim başarı puanı, yılsonu başarı puanı, ulusal ve uluslar arası etkinliklere katılma durumu gibi ölçütler dikkate alınıyor.
Özel liselerde ikinci ön kayıt dönemi dün başladı. Yedek listelerde aynı puanda onlarca aday bulunuyor. Herhangi bir özel lisede ön kayıt listesine girmiş olup da kayıt yaptırmaktan vazgeçen olursa, yedek listeden adaylar, yukarıda belirttiğimiz ölçütler dikkate alınarak, sırasıyla söz konusu okula kayıt yaptırabilecek.
SINAVLAR SEÇİCİ DEĞİL SIRALAYICI
Eğitimci Zekeriya Çakmak, LGS’nin ‘seçici-eleyici’ bir sınav olmaktan çıkıp ‘sıralayıcı’ bir sınav haline gelmesinin, aynı puanlarda yığılmaya yol açtığını söyledi. LGS’de 500 tam puan alan öğrenci sayısı 2021’de 97, 2022’de 193 iken 2023’te 562’ye çıktı.
Aynı zamanda eski Eğitim-İş İstanbul 4 no.lu Şube Başkanı olan Çakmak, “Üst dilimlerdeki okullardaki yığılma, temelde, ilkokulda başlayacak yönlendirme ile çözülür” dedi. Çakmak, öncelikle temel eğitimin sekiz yıla çıkarılması ve okul idaresiyle rehberlik birimlerinin ve ders öğretmenlerinin, bir plan dahilinde öğrencileri yeteneklerine göre değişik alanlara ve o alana uygun liselere yönlendirilmesi gerektiğini söyledi.
OKULLARIMIZ HAZIRLIK KURSU GİBİ!
Mevcut eğitim anlayışıyla öğrencilerin yeteneklerini açığa çıkarmanın da mümkün olmadığını ifade eden Çakmak, şöyle sürdürdü: “Dershane sistemi okullara taşındı, okullarımız hazırlık kursu haline getirildi. Eğitim, sınava dönük yapılıyor. Ortaokul liseye hazırlık, lise üniversiteye hazırlık. Oysa eğitim anlayışının ve eğitim sisteminin, öğrencilere kazandırılacak değerleri ifade etmesi gerekiyor. Eğitimin yeniden masaya yatırılması, değerler sistemi olarak baştan planlanması lazım. İlköğretimin ve lisenin, çocuğun kimliğinin, kişiliğinin oluşup oturduğu dönemler olduğu göz önünde bulundurulmalı. Ayrıca sekiz yıllık ilköğretim düzeyinde meslek okulları, imam hatipler tamamen kaldırılmalı. ”
TÜRKİYE’NİN İHTİYAÇLARI İKKATE ALINMALI
Zekeriya Çakmak, yeni eğitim sistemi oluşturulurken Türkiye’nin ihtiyaçlarının; sanayinin, tarımın ve diğer sektörlerin ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguladı. “Bu bakışla meslek liselerine ağırlık verilmeli” diyen Çakmak, şöyle konuştu: “Eğitim anlayışı, ‘soru çözen öğrenci’ yetiştirmekten, ‘sorun çözen öğrenci’ yetiştirmeye evrilmeli. Toplumun, sorun çözen bireylere ihtiyacı var.” Eğitimci Çakmak, mevcut eğitim sisteminde durumu ise şöyle anlattı:
“İlk, ortaokul ve lisede 20 milyon öğrenci var. 14-15 milyonu takdir ve teşekkür alabiliyorlar. Ama sınavda başarı çok düşük. Eskiden sınavlarda yapan, hak ettiğini alabiliyordu. Sınıf geçmenin de tekrar değerlendirilmesi lazım. Sınava dönük eğitimin tamamen ortadan kaldırılması gerekiyor. Eğitimde niceliğin yerine niteliğin, kalitenin önemsenmesi gerekiyor.”
EĞİTİM META OLDU KALİTE BOZULDU
Zekeriya Çakmak, eğitimde 1980’lerde başlayan özelleştirmenin, kamusal eğitimden vazgeçilmesinin, bizi bugüne getirdiğini vurguladı. Eğitim alınıp satılan bir meta haline gelince özel okullarda da niteliğin düştüğüne dikkat çeken Çakmak, şöyle konuştu: “Okul öncesi seviyesinde yıllık 350 bin liraları bulan okullar var. Buna karşılık pek çok özel eğitim kurumunda öğretmen maaşları, kamudakilerin üçte ikisi bile değil. Sosyal hakları, çalışma düzenleri, kamu okullarının çok gerisinde. O kadar çok atama bekleyen öğretmen var ki bu durumun yakın vadede kolay kolay düzelmesi de zor görünüyor.”