Ekonominin dirliği ailenin birliği
ZERRİN ÖZTÜRK
Son günlerde dünyanın birçok ülkesinde doğum oranlarının normalin altına düştüğü, nesillerin devamı için gerekli doğum sayısının çok altında kalındığı haberlerini okuyoruz.
Öte yandan insan karşıtı politikalar, Batılı Devletlerce pompalanan ve maddi olarak desteklenen neoliberal bireyci anlayışlarla bütünleşiyor: Feminizmi savunarak propagandasını yapan gruplar, LGBT’nin normalleştirilmesi ve yaygınlaştırılması çalışmaları, özellikle gençlerin uyuşturucu kullanımından doğan sağlık sorunları genç kuşaklarımızı olumsuz etkiliyor.
Kadın doğurganlığını teşvik etmek için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, bir dizi desteği içeren bir “Doğum Destek Paketi” hazırlığı içinde bulunuyor. Ana başlıkları, öğrendiğimiz kadarıyla şöyle: Doğum izninin 1 yıla çıkarılması, 2. ve 3.çocuğa ayrıca kademeli devlet desteği, kreş, çalışan ve kira desteği, kadının özlük hakları ve maaşında düzenleme önerileri esas alınıyor. 0-3 yaş arası dönemle ilgili olarak anneye ve aileye özel desteklerin sağlanması görüşülüyor.
ÖNCE AİLENİN EKONOMİK DİRLİĞİ
Türkiye’nin günlük yaşamını belirleyen işsizlik ve hayat pahalılığı sorunlarını çözüme kavuşturmadıkça, yukarıdaki önlemlerin alınmasının fazla etkili olabilmesinin mümkün olmadığının bilinmesi gerekir.
Önce ailenin dirliği ve birliği için gereken temel sorunların devletçe çözümünün kalıcı biçimde uygulamaya konması gerekiyor ki anne baba çalışma hayatı içinde olsunlar ya da olmasınlar, çocukların güvenli, sağlıklı ortamlarda korunması ve yetiştirilmesi sağlanabilsin.
Birleşmiş Milletler (BM) ise 11 Temmuz 1987’de dünya nüfusunun 5 milyara ulaştığının belirlenmesi üzerine,1989 yılında kararlaştırdığı Dünya Nüfus Günü’nde, hem bugün dünya nüfusunun yaşlılık oranının arttığını saptıyor hem de hamile kalmak istemeyen 225 milyon kadının sağlıklı ve etkili doğum kontrol yöntemleri kullanabilmesi için bilinçlendirme çalışmaları yapıyor.
Dünya nüfusu ile ilgili saptamasıyla uyumlu olarak, kadınlardan bir kısmının hamile kalmak istememesinin nedeni şayet ekonomikse ya da kreş, sağlık desteği bulunmaması gibi durumları söz konusu ise bunların çözüm yollarını sağlaması gerekmez mi? Dünya ölçeğinde 225 milyon kadının çocuk yapmak istememesi azımsanacak bir sayı değildir.
BİR ELİNDE BAYRAĞI ÖBÜR ELİNDE ÇOCUĞU
15-16 Temmuz darbe girişimi gecesi binlerce kadın ardında çocuklarını, eşlerini bırakarak al bayrağı aldı, sokağa çıktı, zalimin karşısına dikildi. Bu fedakârlar ordusunun çalışmaya, insanca yaşamaya, çocuklarını sağlıklı doğurmaya, güven içinde sağlıkla büyütmeye ve okutmaya, mürüvvetlerini görmeye hakları vardır. Gene olsa gene yaparlar. Bir elinde al bayrağı her zaman millet için yola revan olurlar.
Kadınlarımızı hayat pahalılığından kurtaracak somut çözümlere acilen ihtiyaç vardır. Kadınlar pazarda, evde, fabrikada, atölyede, sanatta üretiyor, hem de nasıl! Mesele emeğinin karşılığını alabilmesidir.
O halde, topyekûn üreten milletimizin maddi koşullarının yükseltilmesi ile çözümün temeli oluşturulmalıdır. Dışa bağımlı ekonomik ve siyasal kararlardan bir an önce vazgeçilmesi de bunun önkoşuludur.
Kadının erkeğin, gençliğimizin, yaşlılarımızın, ailelerimizin, hepimizin talebi budur. Çözüm, milli ekonominin üretici olmasında ve gelecek sağlıklı nesillerin yetiştirilmesindedir. İlkemiz, Büyük Milletimizi geleceğe daha güçlü taşıyabilmek için ekonominin dirliğini, ailenin birliğini sağlamaktır.