Ekonomistler, Merkez Bankası'nın faiz kararını değerlendirdi

Ekonomistler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) politika faizini indirmesine gerekçe olarak, enflasyondaki yükselişin geçici unsurlara bağlı olması, ticari kredilerin öngörülenden fazla daralması ve bireysel kredileri sınırlamaya yönelik tedbirlerin alınmasını gösterdiğini bildirdi.

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini 100 baz puan indirerek yüzde 18 düzeyine düşürdü.

Karar metninde, söz konusu karara gerekçe olarak; enflasyonun geçici olduğu, güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin devam ettiği ve parasal duruşun sıkılığının ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başladığı gösterildi.

Kurul'un, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirdiği kaydedilen açıklamada, "Bu çerçevede para politikası duruşunda güncellemeye ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesi yapılmış ve politika faizinde indirim yapılmasına karar verilmiştir." ifadeleri kullanıldı.

AA Finans analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, konuya ilişkin karar öncesi gerçekleştirilen anketlerde medyan beklentinin politika faizinin sabit kalacağı yönünde olduğunu hatırlatarak, kararın Türk lirasını baskılayabileceğini aktardı.

'TCMB, YIL SONUNDA FAİZİ YÜZDE 16'YA İNDİREBİLİR'

Para politikası duruşuna ilişkin mesaj cümlesinin "'TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir." şeklinde değiştiğini kaydeden Bürümcekçi, Merkez Bankası'nın ilk adımı "büyük" attığını ve yıl sonuna kadar politika faizini yüzde 16'ya kadar indirme planı olabileceği değerlendirmesinde bulundu.

Bürümcekçi, politika faizi 100 baz puan düşerken, faiz koridorunun genişliğinin ise 600 baz puan olarak korunduğunu belirterek, "Benzer şekilde, haftalık swap ihalelerinde uygulanacak faizin de politika faizine paralel yüzde 18,0 seviyesinde, Açık Piyasa İşlemleri (APİ) ortalama fonlama maliyetinin ve gecelik repo faizlerinin de bu seviye civarında oluşmaya başlayacaktır." ifadelerini kullandı.

'BUNDAN SONRA PARA POLİTİKASI DURUŞU ÇEKİRDEK ENFLASYON ODAKLI OLACAK'

Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu da, piyasa beklentilerinin aksine 100 baz puanlık bir indirim geldiğini belirterek, "Baktığımızda cari işlemler dengesindeki iyileşmeye ve gıda fiyatları başta olmak üzere enflasyonun daha çok geçici faktörlerden kaynaklandığına işaret eden bir açıklama görüyoruz." dedi.

Faizin 100 baz puan indirilmesinin, özellikle genel gıda ve enerji fiyatları hariç enflasyon olarak adlandırılan çekirdek enflasyona odaklanıldığını gösterdiğini bildiren Aslanoğlu, "Bundan sonra da bu gösterge etrafında, buna bağlı bir politika izleme ihtimali artmış görünüyor." ifadesini kullandı.

Aslanoğlu, bu hamlenin biraz sürpriz olduğunu, daha önce piyasaların hep manşet enflasyona odaklandığını kaydederek, şunları söyledi:

"Bu çerçevede özellikle gıda ve enerji fiyatlarının önümüzdeki dönemde artma ihtimali, bunların arızi olmama ihtimali de yüksek. Bu açıdan manşetle çekirdek arasındaki farkın açıldığını görebiliriz. Para politikasının seyri konusunda merkez bankası açısından da piyasalar açısından da daha zorlu bir süreç bizi bekliyor."

'FAİZ İNDİRİMİ DOLAR/TL'DE FİYATLANMAYA BAŞLAMIŞTI

AA Finans Analisti ve stratejist Cüneyt Paksoy, son birkaç gündür faiz indiriminin dolar/TL'de fiyatlanmaya başlandığını kaydederek, Merkez Bankası'nın da tercihini bu yönde kullandığını ifade etti.

Küresel enflasyonun geçici olduğunun düşünülmesi ve baz etkisinin enflasyonu baskılayacağı beklentisiyle 100 baz puanlık indirim yapıldığını kaydeden Paksoy, "Yılın son iki ayında 50 ya da 100 baz puanlık bir indirimi zaten global ölçekteki kurumlar da bekliyordu. Eylül'de bu adımın gelmiş olmasını, daha önce atılmış adımlarla enflasyondaki dengenin korunacağı varsayımıyla büyümenin ve büyümede gelinen noktanın korunmasına ilişkin bir adım olarak görebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

Paksoy, gelecek süreçte veri akışı, global enflasyonunun seyri ve petrol fiyatları ile kur geçişkenliği gibi konuların enflasyon üzerindeki etkilerinin Merkez Bankası tarafından takip edileceğini bildirdi.

Küresel faiz oranlarının yükselmeye devam etmesi halinde Merkez Bankası'nın da para politikası duruşunu güncellemek durumunda kalabileceğini belirten Paksoy, şimdilik bu yönde bir tercih yapılmadığını dile getirdi.

Sonraki Haber