Bırakın çocuğunuzun canı sıkılsın

Ekran bağımlılığı sorununun çocuklardaki etkisini konuştuğumuz İlker Küçük, can sıkıntısına karşı çocuklara tablet ve telefon verilmesinin, çocukların keşfetme, sorgulama gibi beceriler kazanmasını önlediğini söyledi

Bağımlılıklar arasında sigara, alkol, kumar, uyuşturucu kadar önemli, farkında olmasak da bunlardan daha yaygın, son yıllarda çok duyduğumuz bir tür, ‘ekran bağımlılığı’… Televizyonlar için söylenen ‘aptal kutusu’ terimini belki artık tablet, telefon, bilgisayar gibi cihazları da kapsayacak şekilde güncellemek gerekiyor.
Çocuklarda ekran bağımlılığının sonuçlarını Uzman Psikolog İlker Küçük’e sorduk...

İlker Küçük

ZİHİNSEL GELİŞİM VE DUYGU BOZUKLUKLARI

- Adından başlayalım, ‘dijital bağımlılık’, ‘teknoloji bağımlılığı’, ‘ekran bağımlılığı’… Farkları nedir? Çocuklar üzerinde hangisi, ne kadar tehdit?

Birbirine yakın kavramlardır; ‘teknoloji bağımlılığı’ daha kapsayıcı olarak diğerlerini içine alır. Teknoloji, bizlere yardımcı olabilecek her türlü alet, araç ve gereçleri kapsayan bilgiye verilen addır. Son yüzyılda yaşanan teknolojik gelişim süreci insanoğlunun yaşamına büyük kolaylıklar getirmiştir. Konfor alanları genişlemiş, zaman açısından büyük kazançlar elde edilmiştir.

İletişim ve haberleşme teknolojilerinin gelişmesiyle hayatımıza giren ‘dijital’ kavramıysa önceleri ‘sayısal’ anlamına gelmekte iken 2000’li yıllarda ulaşılabilir bilginin sanal ortama aktarılması sonrası otomatik ve elektronik anlamlarında kullanılmaktadır.

Hepimizin evlerinde televizyon, tablet, bilgisayar, cep telefonu gibi hem teknolojik hem dijital hem de ekranı olan eşyalardan birçoğu belki hepsi var. Bu cihazlar evlerimize nicelik ve nitelik olarak her geçen gün daha çok girerken ekranları da adeta hayatlarımızı kaplıyor. Cihazların ve ekranlarının bize zararları yer yer yararlarının önüne geçiyor. Çocuklarımız ekranlı, dijital, teknolojik araçların bağımlısı olmaya başlıyor.

Özellikle dijital oyun bağımlılığı, online oyunların aşırı oynanması sonucunda çocuklarımızda kontrol edilemeyecek düzeyde duygu ve davranış bozuklukları meydana geliyor. Bu oyunların zihinsel gelişimde neden olduğu bozukluklarla ciddi sağlık sorunları yaşanabiliyor.

BECERİ GELİŞİMİ GECİKİYOR

- Çocuklarda ekran bağımlılığı nasıl gelişiyor ve sonuçları ne oluyor?

Çocuklarımız neredeyse doğduğu anda ekranla tanışıyorlar ve küçük yaşlardan itibaren ekran bağımlısı olabiliyorlar. Bağımlılık, ebeveynler tarafından kendi işlerini yaparken çocuğu oyalamak, yemek yemeyen çocuğa yemek yedirmek veya yerinde durmuyorsa, hareketliyse biraz sakin durmasını sağlayabilmek için çocukların ekran karşısına oturtulmasıyla başlıyor. Zamanla televizyon, tablet, bilgisayar, telefon gibi her türlü ekranla gelişiyor.

Uzun süre ekran karşısında zaman geçiren çocukların gelişim alanlarında gerilemeler oluyor. Fiziksel, sosyal, duygusal, motor ve konuşma becerilerinde gecikmeler, bazılarında da bozulmalar gözlemleniyor. Ayrıca belirgin şekilde bilişsel bozukluk, yaratıcı düşüncenin gelişmemesi ve gerçek dünyaya uyum güçlüğü gibi birçok sorunun oluşmasına neden olabiliyor.

ÇOCUĞUN CANI SIKILMALI

- Yaratıcı düşüncenin gelişmemesinin ekran bağımlılığıyla ilişkisini açar mısınız?

Çocukların en sevdiğim özelliği meraktır. Merak, hepimizi öğrenmeye sevk eden ve geliştiren en etkili katalizördür. Çocuk merak ettikçe sorgular ve düşünür. Hayal gücünü de kullanarak deneyimlere açık hale gelir, bağımsızlık duygusu gelişmeye başlar. Kendini ve hayatı keşfe yönelik çabaları, yaratıcılıklarını besler.

Ellerinde telefon ve tablet olan çocuklar canları sıkılmayacağı için bir şeyleri keşfetme yolculuğuna başlamayabilirler. Veya can sıkıntısına karşı ilk akla düşen araçlar olarak tabletler ve telefonlar çocuklarda keşfetme, sorgulama gibi becerilerin kazanılmasını baskılayabilir. Bir şeyleri sorgulamayıp düşünmeyecekleri için yaratıcılıkları sınırlı gelişir. Tabii ki merak eden, araştıran, öğrenmek isteyen çocuklarımız için bilinçli kullanılan telefon ve tabletler kendilerine yardım edebilecek en önemli araçlardır.

KAYGI POMPALAYAN İÇERİKLERE SAVUNMASIZ

- Bir de sosyal medya var; çocuklarda kaygı, korku, öfke, panik gibi eğilimleri artırdığı söyleniyor, doğru mudur?

Çocukların beyninde korku ve kaygıyla başa çıkan bölüm yetişkinlerinki kadar dayanıklı ve dirençli değildir. Çocukların sosyal medyada, özellikle kaygı ve endişe pompalayan içeriklere karşı savunmasız oldukları bir gerçektir. Özellikle bilinçsiz, ölçüsüz, kontrolsüz kullanılma durumlarında kaygı bozuklukları, hiperaktivite ve odaklanma sorunları, arkadaşlara karşı toleranslı olamama, saldırganlık eğilimlerinin yükseldiği çok sayıda araştırmayla kanıtlanmıştır.

Bu olumsuzlukların önüne sosyal medya okuryazarlık eğitimiyle geçilebilir. Sadece çocuklar için değil, her yaştan insan için eğlence ve boş zaman geçirme aracı olarak kullanılan sosyal medya uygulamaları aslında çok önemli iletişim ve haberleşme araçlarıdır. Bilinçli ve kontrollü kullanıldıklarında bizlere çok yardımcı olurlar. Burada sorun bilinçli ve kontrollü bir şekilde kullanılmadığında ortaya çıkmaktadır. Sosyal yaşamdan uzaklaşmadan, aşırı kullanıma kaçmadan, güvenli bir şekilde kullanmak sosyal medyadan kaynaklanabilecek olumsuzlukların önüne geçer.

EKRANI SINIRLANDIRIRKEN YARARLI ALAN AÇALIM

- Sınır koymak, yasaklamak çözüm müdür ve yeterli midir? Çocuklarımızın bağımlı olmaması için, bağımlılıktan kurtulmak için neler yapmalıyız?

Bağımlılıktan uzak bir hayat için biz yetişkinler öncelikle kendi davranışlarımızı gözden geçirmeliyiz. Çocuklara kötü örnek olmamaya dikkat etmeliyiz. Çocuklar gelişimleri itibarıyla içine düştükleri sorunları göremezler, ebeveynlerinin neler yaptığına bakarlar. Yaptığımız her davranışın çocuklar üzerinde örnek oluşturacağını unutmamalıyız. Davranışlarımızla onlara bilinçli kullanımı öğretmeliyiz. Bağımlılık karşısında alınacak bireysel önlemler önemlidir.

Bir alanı sınırlandırırken yararlı olabilecek yeni alanları açabilmek gerekir. Sosyal ilişkiler ve yüz yüze akran iletişimi artırılmalıdır. Etkileşimli oyunlar, hobi ve yeni aktiviteler geliştirilmesine yardımcı olunmalıdır. İlgi alanlarını keşfetmesine destek olarak kültürel ve sanatsal alanlara yönlendirilebilir. Ekran süresi planlanarak süresi kısıtlanabilir, bağımlılık yapan teknolojik araçlara erişim sınırlandırılabilir. Bu önlemlerle daha kontrollü ve akılcı kullanım mümkündür.

Bağımlılığın getirdiği fiziksel, ruhsal ve sosyal sorunlarla baş edilemediği durumlarda profesyonel destek alınabilir. Unutulmamalıdır ki bağımlılıklar çözümsüz değildir. Kamu otoritesini ilgilendiren bir çözüm olarak da dijital okuryazarlık ve sosyal medya okuryazarlığı eğitimlerini, ilkokuldan üniversiteye kadar her kademede ve yeni gelişmelere paralel sürekli güncelleyerek müfredatlara almak önerilebilir.

Sonraki Haber